TÜSİADın 41. Genel Kurul Toplantısına katılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bir zamanlar kendi yaşadıklarının başkalarına da yaşatılmaması için mücadele ettiklerini söyledi. Erdoğan, Hiç kimsenin yaşam tarzına müdahale etmeyiz, edilmesine de müsaade etmeyiz; bu noktadaki endişeler tamamen yersizdir dedi. Ekonomi ile, demokratikleşme, laiklik gibi alanlarda da topluma güvensizlik pompalandığını, bu yönde sürekli test edildiklerini, samimiyet sınavına tabi tutulduklarını anlatan Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: KİŞİSEL YARGILARI DAYATMAK HAKSIZLIKTIRŞunun çok iyi anlaşılması gerektiğini düşünüyorum. Bizim şahsi olarak bazı meseleler karşısındaki tavrımız, duruşumuz, bakışımız nettir ama biz şunu söylüyoruz şahsi yaklaşımları, kişisel anlayışları toplumun tümüne empoze etmek baskıdır, zulümdür, haksızlıktır. Ben, kendi iç dünyamda, ailem içinde alkole karşı bir tavır belirlemiş olabilirim. Benim arkadaşlarım, partimiz, kendi kişisel dünyalarında olaya farklı bakıyor olabilir ama bu muhafazakar kimliğimizin yanında biz demokratız ve kişisel yargılarımızı topluma empoze etmemek noktasında son derece hassas bir duruş sergiledik, sergiliyoruz. Hiç kimse bunları birbirine karıştırmasın. Aynı zamanda demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti Devletini de Anayasa ve yasalar çerçevesinde yönettiğimizi ifade etmek istedim.ANAYASANIN 58. MADDESİNİ HATIRLATTI Erdoğan, Anayasanın 58. Maddesinin Gençliğin korunması maddesi olduğunu ve burada Devlet gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır denildiğini hatırlatarak, Bunu ben söylemiyorum, bizden önce yapılmış olan bir Anayasa maddesi, gençliğin korunmasına yönelik 58. Madde... Bunu yapmak bizim görevimiz, biz bunu yapıyoruz dedi.Erdoğan, Amerika, AB ülkelerindeki uygulama neyse şu anda yapılanın da o olduğunu belirterek, Amerikada 21 yaşın altında olan gençlere marketlerde orada burada alkollü içki veremezler, vermiyorlar ama bizde önüne gelen rahatlıkla gidip bunu alabilir, bir mani yok. Şimdi bunu engellemeye yönelik atılan bir adımı (İşte bak, gördünüz bunlar şeriat getiriyor Türkiyeye...) Sıkılmadan, utanmadan bunu bile söylüyorlar. Biz özgürlüklerin başkasının özgürlük alanı sınırında durması gerektiğini biliyoruz. Hani şair diyor ya biz tüzüklerle çarpışarak büyüdük. Biz tüzüklerle çarpışarak büyüdük, yasalarla çarpışarak büyüdük.EYLEMCİLERİN NE KADARI ÖĞRENCİYumurtalı eylemlere de değinen Başbakan, YÖK Başkanının toplantısına üniversitelerin gençlik konseyi başkanları katıldı ama dışarıda da 40-50 kişilik grup gösteri yaptı. Rektörlerle yaptığımız toplantılarda dışarıda yapılan gösteriler gibi. YÖK Başkanı üniversitelerden, okullardan seçilmiş konsey başkanı olan gençlerle toplantı yapıyor. Dışarıda eylem yapanların ne kadarı öğrencidir, ne kadarı değildir bilemem ama içeride olanlar, gençler tarafından seçilmiş üniversite gençlik konseyi başkanlarıdır diye konuştu. DIŞLANMANIN NE OLDUĞUNU İYİ BİLİRİZ Erdoğan, Kılık kıyafetimize müdahale edildi, yaşam tarzımıza müdahale edildi, fikirlerimiz aşağılandı, mahkum edildi, mahpus edildi. Biz, bize yapılanların hiç kimseye yapılmamasını savunduğumuz için milletimizin çoğunluğu tarafından iktidara getirildik. Kimsenin kılık kıyafetine karışılmasın dedik, kimsenin yeme içmesine müdahale edilmesin dedik, konuşanlar susturulmasın, düşünceler mahkum edilmesin dedik. Şu anda, birilerinin son derece yanlış ve yanlı şekilde iddia ettiği gibi, eğer yaşam tarzlarına müdahale edersek, kendimizi, kendi kimliğimizi, muhafazakar demokrat ilkelerimizi inkar etmiş oluruz. Şu anda, yaşam tarzlarına müdahale başlığı altında yürütülen kampanya, açık söylüyorum, geçmişte defalarca yapılmış, tezgaha konmuş, bayat bir kampanyadır dedi.BAYAT BİR TEZGAHİstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminin de yalanları, iftiraları, ithamları püskürtmekle geçtiğini ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti: Ben burada, TÜSİAD Genel Kurulunda bir kez daha ifade ediyorum; Biz, damdan düşerek geldik, damdan düşmenin ne olduğunu biliriz. İşte onun için, hiçkimsenin yaşam tarzına müdahale etmeyiz, edilmesine de müsaade etmeyiz. Bu noktadaki endişeler tamamen yersizdir. Bu noktadaki endişeler, tıpkı ekonomide yapıldığı gibi, kasıtlı bir propagandanın, niyet okuyuculuğunun eseridir, bayat bir tezgahtır. Biz, bize yapılanların hiç kimseye yapılmamasını savunduğumuz için milletimizin çoğunluğu tarafından iktidara getirildik. Danıştay hukuku çiğnedi vicdanları yaraladı Hukuk, insanların eğitim almasının teminatıdır. Hukuk insanların eğitim hakkını kısıtlamaz. Dolayısıyla bu karar, öncelikle hukuksuzluktur. 125. Maddeye de aykırıdırBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, Danıştayın verdiği ALES sınavıyla ilgili kararı da Vicdanları yaralayan, evrensel hukuk normlarını çiğneyen, yargıya güveni bir kez daha sorgulatacak nitelikte bir karar olarak değerlendirdi.ANAYASAYA AYKIRI, KANUNSUZAnayasanın 125. Maddesini hatırlatan Erdoğan, Danıştaş kararının Anayasaya aykırı olduğuna dikkat çekti. Kararın aynı zamanda kanunsuz olduğunu söyleyen Erdoğan şöyle devam etti:HUKUK EĞİTİMİN TEMİNATIDIRHukuk, insanların eğitim almasının teminatıdır. Hukuk insanların eğitim hakkını kısıtlamaz. Dolayısıyla bu karar, öncelikle hukuksuzluktur. Anayasa ve yasalarda, kılık kıyafete ilişkin tek bir düzenleme bulunmazken, tek bir kısıtlama bulunmazken; Anayasanın 125. Maddesi ortadayken, yasalara, Anayasaya aykırı alınan bu karar, aynı zamanda kanunsuzdur.DİNK ZANLISI 36 SAATTE YAKALANDITÜSİAD Başkanı Ümit Boynerin yargıya ilişkin değerlendirmelerine de cevap veren Başbakan Erdoğan, Gazeteci Uğur Mumcu döneminde AK Partinin iktidarda olmadığını ama Hrant Dink olayında zanlıları 36 saatte yakalayarak yargıya teslim ettiklerini anlattı.Yargıyı ideolojilerden kurtarmamız lazım Başbakan Erdoğan, Yargının siyasallaşması, asıl budur. Bizim 8 yıldır düzeltmeye, değiştirmeye çalıştığımız manzara işte budur. İktidar yargıyı siyasallaştırıyor diye itiraz edenler, aslında yargıdaki siyasallaşmanın, kapalı devrenin devamını isteyenlerdir. Biz istiyoruz ki yargı, belli ideolojilerin, belli kesimlerin değil, milletin yargısı olsun diye konuştu. Yargı reformu yapmakta kararlıyız Başbakan Erdoğan, Yargı reformu konusunda kararlı olduklarını ifade etti. Yargıtay, Danıştay ve Anayasa Mahkemesi ile ilgili bazı adımların atılacağını vurguladıYargı reformuyla ilgili çalışmalara da değinen Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:Bu ülkede zaman aşımından istifade ile işi yırtan, kurtaran bir anlayışı kabul etmemiz mümkün değildir. Zaman aşımı anlayışı yargının iflasıdır. Ne demek zaman aşımı? Alırsın öncelikler sırasına, zaman aşımı mı yaklaşıyor önce onu bitirirsin, karara bağlarsın, ondan sonra da hem mağdur olanı bu noktada rahatlatırsın hem de kendin; ben bu işi başardım dersin. Zaman aşımına girmiştir deyip kararı vermek suretiyle kendini kurtaramazsın. Yargı burada tarihi bir vebalın altındadır. Bunu bütün samimiyetimle söylüyorum ve zaman aşımı anlayışını da ben doğrusu kabullenemiyorum, böyle bir şey olamaz. Şu anda 1 milyon 600 bin dosya Yargıtayda bekliyor. Böyle bir şey olur mu? Niye bitirmediniz arkadaş?DÜZELTMEKTE KARARLIYIZYargıtay, Danıştay ve Anayasa Mahkemesiyle ilgili bazı adımları atmakta kararlı olduklarını fade eden Erdoğan, Tutukluluk süresinin dolması nedeniyle yapılan son tahliyeler, millet nezdinde hukuk sisteminin bir kez daha sorgulanmasını, yargının, özellikle yüksek yargının bir kez daha sorgulanmasını gündeme getirdi. Bu tutuklulukla alakalı serbest bırakılanları Allah aşkına biz mi serbest bıraktık? Bunlar yargının elindeki yasalara göre süresi gelenleri serbest bırakma eylemi... diye konuştu.İdeolojik yaklaşıma örnek gösterdi Başbakan, Terör örgütü mensupları, iş yoğunluğu gerekçesiyle serbest bırakılırken, kimi dosyalar jet hızıyla karara bağlanabiliyor. Benimle ilgili 2002 seçimlerinde Diyarbakırdan dosya 24 saatte Ankaraya getirildi ve Yargıtay 24 saatte kararı verdi ve seçime girmemi engelledi. Sayın Erbakan ile ilgili 5 günde karar verdiler. Cihaner ile ilgili işi bağladılar. Onları yaparken bayağı mahirsiniz de burada niye mahir değilsiniz diye sordu.star