KAPANAN KÖY OKULLARI
Köyler dağınıktır Anadolu'da. Hele Karadeniz'deysen mahallenin biri bir tepede, diğeri diğer tepededir. Arada patika yollar vardır. Birbirine bağlar mahalleleri. Doğudaysan mezralar vardır. Karla kaplı köyler. İç Anadolu'da sarı bozkırlar, uçsuz bucaksız düzlükler, uzak uzak mesafelerde köyler vardır. Ege'de, Akdeniz'de köyler vardır makiliklerinde keçiler yayılır. Her biri buram buram Anadolu kokar. Toprak kokar. Her biri tarihten alır geleneklerini. Alır getirir günümüze.
Uzak uzak bu köylerde eskisi kadar yoğun olmasa da insanlar yaşar. Köylüler. Ekmeğini topraktan çıkaran bu güneş yanığı insanlar, insanlarımız..
"Köylü milletin efendisidir",
Kalkınma köyden başlayacaktır,
Her köyde okul olmalıdır.
Oldu da...
Kaç öğrenci olursa olsun, her köye bir okul açıldı.
Köy kıraathanesi, cami ve okul her köyün sosyal üçlüsü oldu.
Köy çocukları dağlardan, patikalardan her sabah çıkıp çıkıp geldiler okullara. Ellerinde poşet içine konulmuş kitapları ile ayaklarında kıl çorap, lastik ayakkabıları ile karları yara yara okula ulaştılar. Yüzlerinde o kadar zorluğa rağmen, en azından anneciğinin yanından, sıcacık yuvasından gelmenin ve tekrar oraya döneceğinin verdiği güvenle ve soğuktan kızarmış yanaklarıyla mutluydular.
Çıkınlarında köy ekmeği, yumurta, peynir.
Hepsi kendi ürünleri, doğal, sıcacık ve güzel kokulu.
Bir çok köyde okullar bir sınıflı ya da iki sınıflıydı. Öğretmen de ya bir, ya da iki olabilirdi. Okulun bahçesinde bir çeşme olurdu. Suyu dağdan, doğal kaynak gözelerinden gelirdi. Köye her gelen öğretmen ağaç diker ve onlara bakardı. O nedenle okul, köyün en güzel yeriydi. Yeşillikti. Köyün sosyal alanıydı. Bir de küçük lojmanı vardı, öğretmen kalabilsin diye. İstisnasız her köy okulunun bir de köpeği olurdu. Öğretmenlerin bakıp beslediği, arkadaşı, koruyucusu bir köpek..
Yukarıdaki satırları her okuyanın aklından okuduğu okul, çocukluğu, köyü ve öğretmenleri geçmiş olmalı. Okulun yemyeşil bahçesinde oynadığı oyunlar. Kurduğu arkadaşlıklar..
O köy için o küçücük okul, dünyaya açılan bir pencere, geleceğe giden güvenli bir yoldu. Bir çok çocuk bu yoldan ilerleyerek güzel yerlere ve yaşamlara ulaşabildi.
Sonra ne oldu biliyorsunuz. Köy okulları kapandı. öğrenciler merkezi okullara taşındılar. Pansiyon, yatılı okullar ve yurtlarla çocuklar ailelerinden güven ortamlarından ve sıcak aile ortamından koparıldılar. Okullar ne kadar modern teknoloji ile donatıldı ise o kadar da soğuklaştı. Belki tezekle yanıyordu köy okullarının sobası ama kaloriferden daha da çok ısıtıyordu çocukların yüreklerini.
Bir bir kapandı köy okulları. Bin bir emekle yapılmış bahçe çitleri ve kapısı artık tamir edilmez oldu. Okul binası bakımsızlıktan yıkılmaya yüz tuttu. her düşen bir parçada anılar da yok oluyordu. Okulla birlikte köyün geçmişi, okulda okuyanların anıları da bir bir yıkılıyordu.
Bu durum şehirde farklı mı ? Değil.. Küçük olarak düşünülen okul derhal yıkılıyor yerine devasa okul yapılıyor. Peki o okulda okuyanların anıları, o okullarda çalışan öğretmenlerin anıları ? Hepsi yıkım ekiplerince yerle bir ediliyor. Çok fazla şey istiyorum değil mi? Farkındayım...
Ama güzel şeyler de oluyor. Örneğin kapatılan bazı köy okulları bir proje kapsamında tadilat yapılarak yeniden hizmete açılıyor. Resim okulu yapılıyor, sanat okulu olarak değerlendiriliyor, proje okulu yapılıyor ya da kamp okulları olarak hizmete girdikleri oluyor.
Çocuklar şehirlerde devasa okullarda devasa sorunlarla artık karşı karşıyalar. Her türlü melanet okul bahçelerine kadar ulaşmış durumda. Bunları tek tek söylemeyeceğim. Eğitim ile bir şekilde ilgilenen her kes bu sorunların farkında.
Sadece bir temenni ile bitireceğim. Yetmişli yılların fabrika tarzı şehir okullarında olmadığı olamayacağı görüldü. Köy okullarımıza geri dönelim. Köy okullarımızı yeniden açalım. En azından bu felsefe ile okulları kuralım. Çocukları yurtlardan, yatılı okullardan kurtaralım. Ayrıca günümüzde orman okulları, doğa merkezli okullar, hayvanlarla iç içe okullar, yaparak yaşayarak eğitim veren okullar alternatif bir yöntem olarak türemedi mi? Öyle değil mi? Bu neyin ihtiyacıdır sizce?
Şehre göç etmekle şehirli olunmadığı gibi, köy okullarını kapatmakla da eğitimin niteliği yükselmedi.
Açalım köy okullarını yeniden, gerekirse öğretmenleri taşıyalım...
Hüseyin ÖZKAN