Ahmet Ünlü
Yöneticinizin koltuğu sırtına mı dikili?
Yöneticiler bulundukları görevleri bir gün bırakacağını düşünerek görevlerini yerine getirmelidirler. Bulunulan göreve katkı sağlamadığının düşünüldüğü an görevi bırakma anı gelmiştir. Ancak, genel olarak her yöneticide ben olmazsam bu kurum batar anlayışı hakimdir. Dolayısıyla bulunduğu koltuğu ne pahasına olursa olsun bırakmama eğiliminde olan yöneticilerden çekinilmelidir. Yönetici hangi mevkide bulunuyorsa bulunsun görevinin hakkını veremiyorsa sorumluluklarını yerine getiremiyorsa görevinden ayrılması gerektiğini de bilmek zorundadır. Bazen yöneticinin oturduğu koltuk yöneticiye yönetici de bu koltuğa yük oluşturmaya başladıysa ayrılma vakti çoktan gelmiştir. Ya başından beri bu durum geçerliyse ne olacak?
Yöneticiniz kamu gücünü kullanıyor mu?
Bazı yöneticiler kamu gücünü kullanma sevdasına kapılırlar. Bu iş o kadar çığırından çıkar ki yapılan işlerde özel sektör tehdit dahi edilir. Unvanlar sık sık kullanılır ve kimlik çok sık dışarı çıkar. Sen benim hangi yetkilerimin olduğunu biliyor musun iması yapılır. Bu tipler çok tehlikelidir ve kamunun yüz karasıdır.
Yöneticinizin karar verme yeteneği var mı?
Nitelikli yöneticiler karar vermede zorlanmazlar. Bazı yöneticiler karar vermekte o kadar çok zorlanırlar ve karar verilmesi gereken konular o kadar çok birikir ki artık karar verilmesi gereken konular yönetilemez hale gelirler. Bazı yöneticiler de o kadar hızlı karar verirler ki verilen kararların faturası çok ağır olur. Yani ne anlık karar verilmeli ne de işi bıktırmamalıdır.
Yöneticiniz yetki devrinden korkar mı?
Bazı yöneticiler vardır ki yetki devrinde son derece cimridir. Bu tipler her yazıda kendisinin adının ve imzasının bulunmasından son derece keyif alırlar. Astlarına güvenmeyerek yetki devrinde bulunmayıp her yazıda yer alan ismiyle reklam yapma peşinde koşmak yönetsel becerilerde zayıflık alameti olarak algılanır.
Bazı yöneticiler de yetki devrinde o kadar ileri gitmiştir ki çalıştıkları kurumlarda misafir konumuna düşerler. Hemen hemen bütün yetkileri devrederek sürekli temsil ve tanıtım peşinde koşarlar. Hatta elektronik imzanın olduğu kurumlarda kendilerine gelen imzaları da başkaları kullanır.
Yöneticileriniz zor zamanlarda astlarını satar mı?
Bazı zamanlar vardır ki yöneticinin bütün karakterini ortaya çıkarır. Bakanın imzaladığı bir yazıda yanlışlık yapılmışsa, amiriniz bu tür yanlışlıklar her zaman olabilir, çalışılan yerde hata da olabilir diyerek sorumluluk bana aittir mi diyor yoksa bütün fatura astlara mı çıkıyor? Bu sorunun cevabı yöneticinin karakterini ortaya çıkaran önemli bir mihenk taşıdır. Bazen yönetimde çok sıkıntılı anlar yaşanır. Son derece sıkıntılı ve sorumluluk gerektiren bir konunun çözüm sürecinde yöneticiniz rapor alıp gidiyor mu? Astlarını sorunlu konularla baş başa bırakıyor mu? Astlar sıkıntı zamanlarında yöneticimiz bizi satar diye düşünüyor mu? Bu soruların cevabı da karakter testinde son derece önemlidir. Zor zamanlarda renk değiştiren yöneticiler, nasıl olsa amirler sürekli şeref verir, hesabı ise memurlar verir kuralını sürekli işletirler. Dolayısıyla yapılan hatalardan da astlar sorumludur. Amirin işi gücü yok da her yazıyı kontrol mü edecek? İyi bir amir zaten işten ziyade personeli yönetir ve olaylara kuşbakışı bakar. Amirin işten anlaması da beklenmemelidir. Önemli olan astları sürekli çalıştırmak ve üstleri idare etmektir. Yine bu tipler Şefin kurallarını işletirler. Yani birinci kural; amir her zaman haklıdır, ikinci kuralsa haksız olunan durumlarda birinci kuralın uygulanmasıdır.
Yöneticiniz ekip çalışmasına yatkın mı?
Bazı yöneticiler vardır ki kendisi olmadığı zaman işlerin tıkanacağını ve yürümeyeceğini düşünürler. Hatta yurt dışına çıktığı halde vekalet bırakmayan yöneticiler olduğu gibi yıllarca yıllık izin kullanmayan ve bunu övünç kaynağı olarak söyleyen yöneticileri de görmüşsünüzdür. Bir yöneticinin her şeyi kendisinin yaptığına ve başarının kendisinden kaynaklandığına inanması öncelikle yöneticiyi yalnızlığa iter. Yöneticinin başarıda katkısı oldukça önemlidir, ancak başarıda katkısı bulunan takım arkadaşlarının yok sayılması ise şampiyon olan takımın sadece teknik direktörün şampiyonluğu kazandığını iddia etmesi gibi bir şeydir.
Her işi kendisi yapmaya çalışan ve kimsenin yaptığını beğenmeyen yöneticiler, bir müddet sonra kurumların sorunu haline gelirler. Yani sorun çözdüğünü zanneden yöneticiler farkına varmadan sorun haline gelirler. Astlarının yetişmesine zemin hazırlamayan, acaba yerimi alırlar mı diye astlarından endişe eden, onları motive etmeyen, ekip çalışmasında mesafe alamayan, her toplantıda fırça atacak personel arayan yöneticilerin ilk fırsatta bir terapiste gitmesini öneririz. Bu tipler toplantıyı kendi fikirlerini tasdik ettirmek için yaparlar ve farklı fikirlere asla tahammül edemezler.
Yöneticiniz iletişim kurmada sıkıntı çekiyor mu?
Yönetici iletişim kurmada sıkıntı çekmiyorsa başarı kendiliğinden gelecektir. Etkin iletişim beraberinde güven duygusunu getirir. Güven duyulmayan yöneticiler etkin iletişim kuramazlar. Çünkü, verilen her talimatının altında bir şeyler aranır ve her talimatı zihinsel arka planda sorgulanır. Bu durumu özetleyen ifade ise "yönetimde güven, denetimde şüphe esastır" ilkesidir.
Eğer yönetici fikirlerini ve talimatlarını astlarının zihinlerine ve yüreklerine nakşederek iletebilirse iletişim çok rahat sağlanır. Sevilen ve güven duyulan bir yöneticinin talimatı astlara zahiren yük getirse de zevkle yerine getirilir.
Yine tedirgin yöneticilerle iletişim kurmak oldukça zordur ve yöneticinin tedirginliği astlara yıldırım hızıyla yansır. Astlarının her işinden şüphelenen yöneticilerle çalışmak ve iletişim kurmak oldukça zordur. Yani sizin ne anlattığınızdan ziyade nasıl anlaşıldığınız oldukça önemlidir. Bir de oturduğu koltuğu dolduramayan işportacı yöneticilerle iletişim oldukça zordur. Çünkü, bunlar işten çok uzak oldukları için konuyu anlamazlar ve anlamak için gayret te göstermezler.
Yöneticiniz cesur mu?
Yöneticinin cesur olması hiçbir şeyden korkmaması değildir. Cesaretin en önemli özelliği korkunun yönetilebilmesidir. Sürekli üstlerinden korkan ve astlarına aslan kesilen yöneticilerle uygulamada sıklıkla karşılaşılır. Cesur yöneticiler, kendisini ve astlarını risklerden koruyan ve yönetim riskini minimize ederler. Zamanında gerekli tedbirleri almayan yöneticilerin cesaret gösterisinin illizyon gösterisinden farkı yoktur.
Yöneticinin "cesaretle" "dayılanmayı" birbirinden ayırt etmesi önemli bir beceridir. Zamanında gerekli tedbirleri almayan, performans hedeflerini gerçekleştiremeyen yöneticilerin yapabileceği seçenek ya görevi bırakmak ya da dayılanmaktır. Bir de imza atmaktan korkan yönetici tiplemesi vardır ki bunların davranışı bazen paranoya halini alır.
Yöneticiniz astlarını takdir eder mi?
Astlarını şımartmaktan korktuğu için sürekli astlarına mesafe koyduğunu ifade eden bir yönetici bilerek veya bilmeyerek kendisini kandırıyordur. Astlarını şımartmaktan korkmak veya personelin gayretini yok sayarak sürekli hataları ön plana çıkartmak yorgun ve bezgin bir personel kitlesi oluşturur. Sonuçta gayretli ve becerikli personelin motivasyonu bozulduğu için bu personelin alanı boşaltmasıyla ikinci sınıf personelle çalışmak zorunda kalınır ki bu duruma yalakaların köşe kapması da diyebiliriz.
YeniŞafak