Kamu kurumlarını çalışanların gözünde değerli kılan özellikler ya da tefekkür zamanı
Bu köşede zaman zaman kamu ile özel sektörü kıyaslayarak özel sektörde hayata geçirilen bazı uygulamaların kamu kurumlarında niçin uygulanmadığını sorguladığımız olmaktadır. Bu yazımızda da bir araştırma sonucunu kamuya uyarlamaya çalışacağız.
Sorularla kamu kurumlarını çalışanların gözünde değerli kılan özellikler
Küçük bir araştırma ile Gallup tarafından 2.500 işletme üzerinde yapılan araştırmayı bulabilirsiniz. Bu araştırmada şirketleri çalışanların gözünde değerli kılan özelliklere maddeler halinde yer verilmiştir. Araştırma, özel sektöre yönelik olarak yapılmış olsa da büyük oranda kamu ile benzerlik özellikler arz etmektedir. Bu nedenle kamu kurumlarını çalışanların gözünde değerli kılan özellikleri 10 başlıkta açıklamaya çalışacağız.
1. Benden tam olarak ne beklendiğini biliyor muyum?
Maalesef kamuda çalışanların büyük bir çoğunluğu kendisinden tam olarak nasıl bir iş beklendiğini bilmemektedir. Bu nedenle kendisinden tam olarak hangi işlerin beklendiğini bilen bir kamu çalışına mı yoksa amirin her aklına geleni talimatlandırdığı bir kamu çalışanı mı daha etkili çalışır? Bu sorunun kamuda karşılığı norm kadrodur. Hangi çalışandan ne istediğimizi öğrenmenin yolu norm kadro çalışması olup, bunun için de iş analizleri ve iş tanımlarının yapılması gerekmektedir. Ancak, kamuda yapılan her norm kadro çalışması sonrasında iş tanımlarının belirlenmesinden ziyade garip bir şekilde çalışan sayısının çok az olduğunun raporlanmaya gayret edildiğini görürüz.
2. İşimi doğru şekilde yapmak için gerekli donanıma sahip miyim?
Adama göre iş mi yoksa işe göre adam mı sorusunun cevabı kritik öneme sahiptir. Bu soruya doğru cevap verilebilmesi için öncelikle iş tanımı dolayısıyla da norm kadro çalışmasının yapılması gerekiyor. Birçok kamu kurumunun bu konuyu basite aldığı için çok fazla kaynak israfı yapıldığını söyleyebiliriz. Çok basit işlerin çok nitelikli personele yaptırılması ne kadar yanlışsa nitelik gerektiren işlerin de niteliksiz personele yaptırılmaya çalışılması o kadar yanlıştır.
Kamu çalışanları zaman zaman hizmet içi eğitimlerle günün ihtiyaçları çerçevesinde yetiştirilmeye çalışılır. Ancak hizmet içi eğitimler büyük oranda amaç dışına çıkmıştır. Özellikle il dışlarında ve tatil beldelerinde yapılan eğitimlerin masaya yatırılması kaçınılmaz hale gelmiştir. Bu bağlamda Pandemi süreci kamuda çok ciddi değişiklikler yapılması gerektiğini ortaya çıkarmıştır.
3. En iyi yaptığım şeyi her gün yapabilme imkanım var mıdır?
Bu soruya olumlu cevap verilmeden verimli ve etkin bir çalışma yapılamaz ve başarıya ulaşılamaz. Her çalışan başarılı olacağını düşündüğü işi yapmaktan mutluluk duyar. Bu nedenle çalışanların görev dağılımı oldukça önemlidir. Birçok kurumda görev dağılımında gerekli özen gösterilmediği için çalışanların iş tatmininde sıkıntılar görülmektedir. Başarılı olacakları işler yerine öğrenimleriyle ve geçmiş deneyimleriyle çok alakalı olmayan işlerde çalıştırılmaya zorlanan çok fazla çalışana rastlamak mümkündür. Maalesef görev dağılımında çoğu zaman amirlerin kaprisleri kurumların çıkarlarının önüne geçebilmektedir. Yine birçok kurumda çalışanlar her gün işleri daha iyi yaparımdan ziyade amirlerin şerrinden nasıl emin olurum diye düşünerek işe gitmektedirler. Bugün başıma ne gelecek vb. düşüncelerle işe giden bir çalışanın ruh halini düşünebiliyor musunuz?
4. Son bir ay içinde yaptığım iyi bir şey için takdir gördüm mü?
Son zamanlarda kamu kurumlarında marifet iltifat denkleminin çalıştığı noktasında ciddi endişeler oluşmuştur. Özellikle birçok kurumda bırakın takdiri tekdir edilmesek diye dua edilir hale gelmiştir. Halbuki personel başarısında takdir edilmek ve adam yerine konulmak olmazsa olmazdır. Rahmetli Kadir Topbaş'ın sık sık ifade ettiği "insanlar çok şeyi affeder adam yerine konulmamayı affetmez" düsturu gereğince her çalışan adam yerine konulmayı ve takdir edilmeyi hak ettiği için gereği yapılmalıdır. Bunun bir lütuftan ziyade hak olarak görülmesi gerekiyor.
5. Yöneticim bana insan olarak değer veriyor mu?
Amirlerin her çalışanın öncelikle insan olduğunu merkeze alınarak davranış geliştirmesi gerekmektedir. Özetle sana yapılmasını istemediğini sen de astlarına yapmamalısın. Uygulamanın istisnalar dışında böyle olduğunu iddia eden çıkmayacaktır. Çoğu zaman koltuğa oturanlar biranda başkalaşım geçiriyor ve biranda buranın en yeteneklisi benim diye düşüncelere dalıyorlar. Çevresinde birazda gaz verenler varsa tutabilene aşk olsun. Bu tıynette olanlar için çalışan, eşrefi mahlukattan ziyade daha da yükselmeleri için sadece sıçrama tahtasından ibarettir. Eğer yöneticiler zayıf karakterli ve hatır senedi gibiyse Allah çalışanlara sabır versin.
6. Herhangi biri, beni gelişmem için cesaretlendiriyor mu?
Temel sorulardan birisi de amirlerin emri altındakilerini yetiştirme sorumluluğu için neler yaptığı ile çalışanların gelişiminde önlerini açıp açmadığıdır. Amir kalitesi düşünce, bırakın astları eğitmeyi ve gelişimine destek sağlamayı tam aksi uygulamalar yaşanmaktadır. Kimi amirler çalıştıkları mesai arkadaşlarının kalitesine kalite katmaya çalışırken kimileri de çalışanların mevcut kalitesini törpüler hale gelmiştir. Bu nedenle amirlerin astlarım beni yerimden eder mi kompleksine kapılmadan astlarının gelişimine katkı sağlamaları ve önlerini açmaları gerekiyor.
7. Görüşlerim hesaba katılıyor mu?
Daha önce de ifade ettiğimiz gibi çalışanın adam yerine konulması ve görüşlerinin dikkate alınması motivasyon ve başarıda olmazsa olmazdır. Görüş ve önerilerinin dikkate alındığını düşünen çalışanlar daha üretken olacaklardır. Bunun yanında astlarının görüş ve önerilerini sanki kendi görüşleri gibi sunanlar da az değildir.
8. Kurumumun misyonu, bana işimin önemli olduğunu hissettiriyor mu?
Emek harcanan ve karşılığında da maişet kazanılan her iş önemlidir. Bunun için bir kurumun en alttaki çalışanından en üstteki yöneticisine kadar her çalışanın halk önünde konser veren sanatçı hassasiyetiyle hareket etmesi gerekiyor. Dolayısıyla da her çalışana yaptığı işin ne kadar önemli olduğu hissettirilmelidir.
9. Birlikte çalıştığım kişiler, yaptıkları işin çok kaliteli olmasına önem veriyorlar mı?
Dikkat edileceği üzere sorular birbiri içerisine girmiştir. Birine verilen cevap bir diğerini de ilgilendirebiliyor. Kurum yöneticileri o kadar önemlidir ki ya sabahtan akşama kadar çalışanlara dedikodu yaptırır ya da sabahtan akşama kadar kurumun hedeflerine ulaşılması için çalıştırır. Yani yöneticinin kalitesi çalışanın kalitesini, çalışan kalitesi ise işin kalitesini tetiklemektedir. Bu nedenle düşük profilli yöneticilerin olduğu kurumlarda iş kalitesi dip yapar, önem verilen konular işten ve kurum çıkarlarından ziyade başka alanlara kayar.
10. İşyerinde "çok iyi arkadaşım" diyebileceğim biri var mı?
İşyerlerini güllük gülistanlık bir yer haline getirecek olanlar yöneticilerdir. Bazı yöneticiler birbirleriyle anlaşamayacak karakterdeki insanları aynı oramda çalışarak kendilerince denge oluştururlar. Bazıları da işi merkeze alarak birlikte çalışabilecek karakterdeki kişileri aynı ortamda çalıştırarak sinerji oluştururlar. Eğer çalışanın iyi anlaşabildiği arkadaşları yoksa ya da yok edilemeye çalışılıyorsa nitelikli çalışanların o işte tutulması ya da verim alınması çok zordur. Kaldı ki bu durumda çalışanın bir ayağı işe giderken diğeri geri kalır.
Sonuç olarak 10 soru dikkatle incelendiğinde yönetici kalitesinin olmazsa olmaz bir yere konumlandırıldığı görülecektir. Kötü bir ustanın elinde kaliteli malzemenin heba olacağı gibi kötü bir yöneticinin olduğu kurumlarda da çalışanların kalitesi bir yere kadar anlam ifade edecektir. Yani kurum yöneticileri ne kadar kalitesiyle çalışanların kalitesi ve iş yapma kapasitesi o kadar artmaktadır. Bir kurumu işlevsiz kılmanın ya da avare yapmanın en pratik yolu da işten güçten anlamayan, temsil ve tanıtım meraklısı bir yöneticiyi atamak olduğu unutulmamalıdır. Ümit ederim ki ne demek istediğimi anlayan ve tefekkür eden birileri çıkar. (Yeni Şafak)