Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, 01.07.2020 tarihinde Kamu-Sen Tv Youtube kanalının canlı yayınına katıldı.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’u ziyaret ettiğini söyleyen Geylan bir hafta gibi kısa bir sürede EBA TV’yi hayata geçirdiği için başta sayın Ziya Selçuk ve bütün eğitim çalışanlarına teşekkür etti. Programda Ziya Selçuk’u ziyareti hakkında bilgi veren Geylan, ziyaretimizin bir amacının da salgın döneminde olağanüstü bir performans sergileyen eğitim çalışanlarına teşekkür etmek olduğunu belirtti. Geylan, “16 Mart’ta okulların zorunlu olarak tatil edilmesinden bir hafta sonra 18 milyon öğrencimize uzaktan eğitim hizmeti faaliyete girdi. Bu kadar kısa sürede bu hizmeti hayata geçirmek başlı başına teşekkürü hak ediyor. Bu nedenle Sayın Bakanın nezdinde tüm meslektaşlarımıza milletimiz adına teşekkürlerimizi ifade ettim.”
Türk milletinin birlikte yaşama arzusu her türlü farklılığı potasında eritebilecek kadar güçlüdür.
Sivas katliamında hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet dileyen Geylan, sözlerini şöyle sürdürdü:“2 Temmuz 1993 yılında Sivas’ta Türkiye tarihine kara bir gün olarak kaydedilen Madımak katliamı yaşandı. Tam 27 yıl önce 33 kişinin öldüğü Madımak Oteli katliamı tarihimizin utanç vesikasıdır. Madımak Oteli’nde hayatını kaybedenlere bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. Ülkemiz zaman zaman etnik unsurlarla, zaman zaman da mezhepsel ya da ideolojik saiklerle kutuplaştırılmaya yönelik çok sayıda provokasyonla karşı karşıya kaldı. Ancak milletimizin irfanı her defasında bu provokasyonları eritmeyi başardı. Buradan şu çağrıyı yapıyorum: Biz biriz, beraberiz. Türk milletinin birlikte yaşama arzusu her türlü farklılığı potasında eritebilecek kadar güçlüdür. İnşallah bundan sonra bu tür provokasyonlarla bir daha karşı karşıya kalmayız. Şayet kalırsak, milletimiz beraberlik ülküsünü, inancını, azmini korumalıdır” diye konuştu.
İdari teklifler uygulanmayacak ise neden soruşturma yapıyoruz?
Genel Başkan Geylan, onlarca okul müdürü hakkında görevden alınma kararlarının uygulanmadığına da dikkat çekerek, uzun zamandır bu konuda bir zafiyet olduğunu söyledi. Geylan, “Bakınız; bir kurum yöneticisi hakkında soruşturma açılıyor. Bu soruşturmada müfettiş görevlendiriliyor. Soruşturma neticelendiriliyor. Bunun sonucunda müfettiş ‘iddialar sübut bulmuştur, mesnetlidir’ diyor ve bu kişinin yöneticilik görevinden alınarak, yer değişikliğine tabi tutulmasına karar veriyor. Buna rağmen kişinin sendikal mensubiyeti nedeniyle müfettişlerin soruşturma neticesinde sübut etmiş idari teklifi kamu idaresi tarafından uygulanmıyor. İdari teklifler uygulanmayacak ise neden soruşturma yapıyoruz? Bu süreçlerin sendikal yapılar üzerinden yürütülmesi çok yanlış.
Dışarıdan yapıların kamuyu yönetme arzusu hadsizliktir!
Bakanlık merkez teşkilatının ortaya koyduğu iradenin taşra teşkilatında da aynı doğrultuda ilerlemesinin önemli olduğuna dikkat çeken Geylan, “Bu iradenin tüm kademelere sirayet etmesi lazım.
Proje okullarının da Yönetici Atama Yönetmeliği’ne tabi olmaması nedeniyle liyakatsiz, ehliyetsiz insanlar tarafından yönetildiğini bildiren Geylan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye genelinde 940 proje okulunun 829’u bir sendika üyesi. Türkiye genelinde ile ve ilçe müdürlüklerimizde görevlendirme usulü ile çalışan şube müdürü sayısı 534. 534 şube milli eğitim müdürünün 434’ü bir sendikanın üyesi. 185 ilçe milli eğitim müdürü vekaleten görev yapıyor ve bunların 148 tanesi yine bir sendikanın üyesi. 28 tane il milli eğitim müdür yardımcısı geçici görevli, bunların 23’ü yine bir sendikanın üyesi. Bu demek oluyor ki, Milli Eğitim Bakanlığı’nın taşra teşkilatına hakim olan irade bakanlık merkez teşkilatı iradesi değil. Bu yöneticilerin çoğu bir sendikanın emir eri olarak hareket ediyor. Buradan sesleniyorum: Eğer ki sendikacılık yapacaksanız, görevinizden ayrılacaksınız!
Kamu gücünü ve devletin makamını kullanarak sendikacılık yapılmaz. O makamlar kamu yöneticilerine devletin bir emanetidir. Kamu yöneticileri devletin emanetinin saygınlığını korumak ile yükümlüdür. Eğer bu beceriyi ortaya koyamıyorlar ise erdemli bir tutum sergileyerek, istifa etsinler! Bu noktada yapılması gereken liyakate dayalı bir yönetici atama yönetmeliğini hayata geçirip, bundan da taviz verilmemesidir. Okul müdür yardımcılığından, bakanlık üst bürokrasisine kadar bütün yönetici pozisyonları yetkinliğe, donanıma ve birikime dayalı bir sisteme oturtulmalıdır. Kamu kurumlarını kamu yöneticileri yönetir. Dışarıdan yapıların -ister sendika, ister siyasi parti, ister vakıf, cemiyet olsun- kamu kurumlarını yönetme arzusu ve girişimi hadsizliktir! Bu durum devlet terbiyemize uymaz. Dolayısıyla bu hadsizliğe ülkeyi yöneten siyasi idarenin müsaade etmemesi lazım” şeklinde sürdürdü.