Polis memuru olarak görev yapan sanık ...'in, kooperatif başkanı, nakliye firması sahibi, kamyon şoförü gibi sıfatları bulunan ve görevli olduğu güzergahı kullanan diğer sanıkların araçlarına kural ihlali, tonaj fazlalığı veya araçtaki herhangi bir eksiklik ve benzeri sebeplerle ceza yazılmaması için elden ya da bankadan havale suretiyle para aldığı iddia ve kabul edilen somut olayda yerel mahkemece rüşvetten mahkumiyet verilmiştir.
Yargıtay bu kararı bozmuştur. Yargıtay'a göre;
Henüz kural ihlaline konu kabahat gerçekleşmeden, gerçekleşme ihtimaline binaen şarta bağlı rüşvet sözleşmesinin yapılamaz.
Rüşvet suçunun oluşabilmesi için görev gereklerine aykırı olarak belirli bir işin yapılması veya yapılmaması karşılığında çıkar sağlanacağı konusunda taraflar arasında işin yapılmasından önce veya yapılması sırasında gerçekleştirilmiş bir anlaşma bulunması gerekir.
T.C.
YARGITAY
BEŞİNCİ CEZA DAİRESİ
ESAS : 2016/7375
KARAR : 2021/3167
TARİH : 28.06.2021
MAHKEMESİ: Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ: Sanık ... hakkında rüşvet alma (yirmi kez), diğer sanıklar haklarında rüşvet verme (sanıklardan ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...haklarında ikişer, ... hakkında üç, ... ve ... haklarında dörder, diğer sanıklar hakkında ise birer kez)
HÜKÜM : Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... haklarında atılı suçlardan beraat, sanık ... hakkında rüşvet alma (yedi kez) ve zincirleme şekilde rüşvet alma (üç kez), sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... haklarında rüşvet verme, sanıklar ... ve ... haklarında zincirleme şekilde rüşvet verme suçlarından mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;
CMK'nin 260/1. maddesine göre rüşvet verme suçundan açılan kamu davalarında katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş olan Hazinenin kanun yoluna başvurma hakkının bulunması ve sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... haklarında verilen beraat hükümlerinin vekili tarafından temyiz edilmesi karşısında, 3628 sayılı Kanun'un 18. maddesindeki "...Hazine avukatının yazılı başvuruda bulunması halinde Maliye Bakanlığı, başvuru tarihinde müdahil sıfatını kazanır" düzenlemesinin verdiği yetkiye ve CMK'nin 237/2. maddesine dayanılarak Hazinenin anılan sanıklar hakkında rüşvet verme suçundan açılan kamu davalarına katılan olarak KABULÜNE, rüşvet verme suçundan açılan kamu davalarında katılan sıfatını alabilecek surette doğrudan zarar görmesi söz konusu olmayan, bu nedenle anılan suça yönelik verilen beraat hükümlerini temyiz etme hakkı bulunmadığı anlaşılan İçişleri Bakanlığının vekili aracılığıyla yaptığı temyiz istemi ile sanıklar ... ve ... müdafilerin süresinden sonra vaki ve ..., ..., ..., ... ve ... müdafilerin sonuç ceza miktarı itibarıyla da koşulları bulunmayan duruşmalı inceleme taleplerinin 5320 sayılı Yasa'nın 8/1. maddesi de gözetilerek 1412 sayılı CMUK'un 317 ve 318. maddeleri uyarınca ayrı ayrı REDDİNE, incelemenin katılan Hazine vekilinin rüşvet verme suçundan kurulan beraat, O yer Cumhuriyet savcısının rüşvet verme suçundan verilen beraat ile sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... haklarında rüşvet verme ve rüşvet alma suçlarından verilen mahkumiyet, sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... müdafilerin ise adı geçen sanıklar haklarında verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarıyla sınırlı ve duruşmasız olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... haklarında kurulan hükümlere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Suç tarihinde polis memuru olarak görev yapan sanık ...'in, kooperatif başkanı, nakliye firması sahibi, kamyon şoförü gibi sıfatları bulunan ve görevli olduğu güzergahı kullanan diğer sanıkların araçlarına kural ihlali, tonaj fazlalığı veya araçtaki herhangi bir eksiklik ve benzeri sebeplerle ceza yazılmaması için elden ya da bankadan havale suretiyle para aldığı iddia ve kabul edilen somut olayda rüşvet alma ve rüşvet verme suçlarından beraat ve mahkumiyet hükümleri kurulmuş ise de; henüz kural ihlaline konu kabahat gerçekleşmeden, gerçekleşme ihtimaline binaen şarta bağlı rüşvet sözleşmesinin yapılamayacağı, suçun oluşabilmesi için görev gereklerine aykırı olarak belirli bir işin yapılması veya yapılmaması karşılığında çıkar sağlanacağı konusunda taraflar arasında işin yapılmasından önce veya yapılması sırasında gerçekleştirilmiş bir anlaşma bulunması gerektiği, ayrıca
5237 sayılı TCK'nin rüşveti tanımlayan ve 05/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun ile değişiklik yapılıncaya kadar yürürlükte kalan 252/3. maddesinde "Rüşvet, bir kamu görevlisinin, görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlamasıdır" denilerek sadece nitelikli rüşvete yer verildiği, kamu görevlisinin yapması gereken bir işi yapması ya da yapmaması gereken işi yapmaması için yarar sağlanmasının (05/07/2012 tarihine kadar) rüşvet suçu kapsamından çıkarıldığı cihetle; rüşvet verdiği iddia edilen sanıklar yönünden kural ihlali gerçekleştirdikleri hususunda tespit yapılmadığı gibi dosyada bu hususta başkaca bir delil de bulunmadığı, suç tarihleri de nazara alındığında sanık ...'ın eyleminin aynı Yasa'nın 6352 sayılı Yasa'dan önce 257/3. maddesinde düzenlenen görevinin gereklerine uygun davranmak için çıkar sağlama suçunu oluşturduğu, diğer sanıkların eylemlerinin ise anılan suça azmettirme olduğu, bu suçun söz konusu maddede öngörülen cezasının üst sınırı itibarıyla aynı Kanun'un 66/1-e ve 67/4. maddelerinde belirtilen 8 yıllık asli ve 12 yıllık ilaveli dava zamanaşımı sürelerine tabi olduğu, suç tarihleri ile inceleme günü arasında ilaveli dava zamanaşımı süresinin gerçekleştiği anlaşıldığından hükümlerin 5237 sayılı TCK'nin 7/2 ve 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddeleri de gözetilmek suretiyle CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Yasa'nın 322/1 ve 5271 sayılı CMK'nin 223/8. maddeleri gereğince sanıklar hakkında açılan kamu davalarının zamanaşımı nedeniyle ayrı ayrı DÜŞMESİNE,
Sanıklar ..., ... ve ... haklarında kurulan hükümlere yönelik temyiz incelemesinde ise;
Sanık ...'un hükümden sonra 07/08/2017 tarihinde öldüğü UYAP sisteminden temin edilen nüfus kaydından anlaşıldığından, bu husus mahallinde araştırılarak sonucuna göre 5237 sayılı TCK'nin 64 ve 5271 sayılı CMK'nin 223/8. maddeleri uyarınca bir karar verilmesi lüzumu,
Sanık ...'ın hükümden önce 03/08/2011 tarihinde, sanık ...'in ise 06/08/2010 tarihinde öldüğü UYAP sisteminden temin edilen nüfus kayıtlarından anlaşıldığından, bu hususlar mahallinde araştırılarak sonucuna göre 5237 sayılı TCK'nin 64 ve 5271 sayılı CMK'nin 223/8. maddeleri uyarınca bir karar verilmesi yerine, yargılamaya devamla yazılı şekilde beraat ve mahkumiyet hükümleri kurulması,
Kanuna aykırı, sanık ... müdafi, katılan Hazine vekili ve O yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, sair yönleri incelenmeyen hükümlerin 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gözetilerek CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA 28/06/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi. (memurlar.net)