Derneğimizin web sitesinde gezinirken Eğitim Müfettişleri için çıkarılan yeni yönetmelikten bahseden yazıya takıldı gözüm.Yeni yönetmeliğe göre sekiz yılını dolduran eğitim müfettişleri rotasyona tabi imiş ve yer değiştireceklermiş.Müfettişler sayısı Bakanlığımızın genel Personel sayısı içinde az bile olsa ifa ettikleri görevle önemli bir zümreyi oluştururlar. Gerek denetim, gerekse rehberlik ağırlıklı işlevleri eğitim camiamız içinde önemli bir boşluğu doldururlar.Kimi zaman biz MEB merkez ve taşra yöneticileri de onların bilgi ve tecrübelerinden yararlanırız.Teori ve uygulamada -varsa hatalar -bilgileriyle düzeltiriz.Hele yeni müfettiş profili,kendi ile barışık,kaprislerden uzak,eksik aramaktan çok rehberliğe ağırlık veren,bilgili ,donanımlı,kendini yenileyen,iletişime açık,ortak amaçlara hizmet eden,evrak ve prosedürlerden çok sürece ve sonuca odaklanan bu yeni profil ,genç müfettişler eğitim sistemimiz için gerçekten bir kazanım.Onların aynı hedefe kilitlenmişcesine yaptıkları hak arama mücadeleleri ve sonuçta elde ettikleri kazanımlar(3600 ek gösterge,25 saat ek ders vb) bizlere de inşallah örnek olur.
Yeni yönetmeliğin çıktığını ve Resmi Gazetede yayımlandığını görünce “Darısı Milli Eğitim Müdürleri,Şube Müdürleri,Müdür Yardımcılarının başına” temennisine katılmamak mümkün mü?
“Deh dedi gitmez Yönetmelikleri” başlıklı yazımda da belirttiğim gibi demek ki bu ülkenin koca MEB ‘ı isterse; geç de olsa “Deh! Deyince yürüyen bir yönetmelik çıkarabilirmiş. “Herkesi memnun etmese bile çoğunluğun arzularına cevap veren bir yönetmelik yazılabiliyormuş, yayınlanabiliyormuş. Bunu önce Okul Müdürlerinin yer değişikliğinde,sonra Eğitim Müfettişleri yönetmeliğinde görmek gerçekten biz Şube Müdürlerini umutlandırdı.Darısı bizlerin başına!
Daha önce yazdım .Yine yazıyorum.Bizim MEB ‘nda bu işleri çok kısa sürede,insan zihninde soru işareti bırakmayacak kalitede bir atama ve yer değiştirme yönetmeliğini hazırlayacak binlerce yönetici vardır.Bunda asla şüphemiz yok.Öyle sanıyorum ki eksik olan sadece siyasi irade.Aslında çok da yetkisi ve gücü olmayan taşra yöneticilikleri “avcı mantığı “ile kimseye kaptırılmak istenmiyor.
Bilirsiniz, avcılar keklik avlamaya gideceklerinde güzel öten iyi bir “hemcins kekliği(kuşu)”yanlarında götürürler.Tuzaklama sistemini kurar ve ellerindeki kekliği öttürtmeye başlarlar.İşbirlikçi keklik öttükçe etraftaki saf hemcinsleri “nedir bu gürültü” mantığı ile meraklanıp ,avcının kucağına doğru gelir ve avcının küçük bir hamlesi ile tuzağa düşerler.Aslında kendilerini tuzağa düşüren ,avcının ferasetinden çok hemcinslerinin çığırtkanlığı ve işbirliğidir.Her kademede siyasiler bu makamları ellerindeki işbirlikçi keklik gibi görmeye devam ediyorlar ve keklikler ötmeye devam ettikçe aslında hemcinslerinin başı yanıyor,tuzağa düşüyor,istediklerini bir türlü alamıyorlar.Bu durum hem atama ve yer değiştirmede hem de özlük haklarının iyileştirilmesinde böyle bir kısırdöngü ile devam edip gidiyor.
Benzer bir durum ne yazık ki MEB açtığı sınavla Şube Müdürü olan,atanan,2000 yılından beri atandıkları yerlerde ne zaman yer değiştirebileceğiz? diye bekleyen arkadaşlarımızın yer değişikliğini sağlayacak,yönetmelik çıkarsa ,hak etmediği halde bir şekilde T faktörünün gücü ile bu makamlara görevlendirilen arkadaşlarımıza belli ki yer kalmayacak.Bunun telaşı ciddi olarak rahatsız ediyor bir kısım arkadaşlarımızı.Zira ne zaman web sayfamızda bu konu ile ilgili iki satır bir yazı çıksa, yorumlar önce onlardan geliyor…Akla ziyan,hiçbir mantığı olmayan argümanlarla bazen seviyesi dibe vuran yorumlar.Sınav kazanmış ,yıllarını bu işe vermiş,eğitim yönetimi kursuna katılarak sertifika almış,binlerce Müdür, şube müdürü beklerken birileri onların gidebilecekleri makamları bedavadan doldurmuş…”Bedava pekmez baldan tatlı olurmuş”Bedava makamlar da baldan daha tatlı” geliyor.
İçi beni ,dışı eli yakar “misali dışarıdan cazip görünüyor.İçine girenler ise “nasıl kaçarım?”ın hesabını yapıyor.Çünkü bu şartlarda Şube Müdürlüğü Milli Eğitim Müdürlüğü Müdür Yardımcılığı, bir fıkrada olduğu gibi yenebilecek bir şey değil.Hani duymuşsunuzdur.Adamın biri havuç tarlasına girmiş,bakmış.O güne kadar da hiç havuç görmemiş ve yememiş.Sormuş etrafındakilere:
-Nedir bunlar üstü yeşil,altı sarı,kazık gibi ?
- Yanındakiler :Havuç beyim demiş. …
-Merakını gidermek için bakmış ,bir tane sökmüş yerden ,ısırmış,çiğnemiş…
-Vallahi bu tada bu k…z..k yenmez demiş.
Elbette siyasiler akıllı insanlar…Hayat devam ediyor.Hayatın sürekliliği avlanma zorunluluğunu beraberinde getiriyor.Eğer yönetmeliği bir kez çıkartsalar,ellerindeki bu “çığırtkan ,işbirlikçi keklik” uçmuş olacak.Avın sürekliliği kesintiye uğrayacak.İyisi mi biz bu makamları ellerimizde tutalım…Bizim adamımız,bizim müdürümüz.Bizim kötümüz elin yabancısından iyidir,mantığıyla kekliği besleyip ,çığırtmaya devam ediyorlar…En basit yer değişikliği taleplerinde bile gidilecek ilin Milletvekillerinin referanslarının istenmesi bunun en açık kanıtıdır.Bu işlerin gereği referans mıdır? Kariyer ve liyakat mı dır?Eğer referans ise verdiğiniz siciller,ödüller,belgeler ne işe yarar?
Yönetmeliğin diğer bir önemli hususu ise artık Eğitim Müfettişi alımlarındaki Mülakat sınavlarının Kameralarla kayıt altına alınacak olması..Bunu duyunca şaşırmadım.Bizim Bakanlık bürokratlarının sanırım önceki yıl Müfettiş Yardımcısı alımlarında yaptıkları vicdanlarını sızlatmış olmalı ki; böyle bir durumu Eğitim Müfettişleri yönetmeliğine de koymuşlar.Elbette bu kamera kayıt işlemlerinin yönetmeliğe girmesinde İdare Mahkemeleri ve Danıştay kararlarının zorlayıcı birer unsur olarak etkisi inkar edilemez.Üzücü olan ise şu fani alemin mahkemesinden tırsanların, gerçek mahkemeyi gale almayan tutumları…
Demem o ki; bu dünya ,gerçek sahibinin fermanıyla biz insanlara duyurduğu gibi, gelip geçici…Gerçek yaşam ,başarı ve başarısızlık,ödül ve ceza ise bu oyalanma dünyasının ardından ölümle gelen yeni yaşam.Hakkım varsa,- ki var olduğuna inanıyorum- orada her olup biteni kiramen katibin melekleri ile kayıt altına alan Rabb’imin huzurunda alacağım.
Ey bu sınavlarda görev alan faniler!..Bu dünyanın kayıt kameraları ile bir sınavı bir görevi kaydetmek, olup biteni suya yazmak gibidir.Silinebilir.Tahrip edilebilir.Zamanla unutulup gidebilir.Gerçek kameraları ve sağ ve solunuzda her anınızı kaydeden kameramanların görüntüleri ile karşılaştığınızda,Ali’nin külahını Veli’ye,Veli’nin külahını Ali’ye giydirdiğiniz,giydirmek için kılıflar bulduğunuz, alaverelerinizi nasıl gizleyeceksiniz?
Okuyun kitabınızı dendiğinde neyi ,nasıl, kime okuyacaksınız?
Eğer okuma biliyorsanız?
Unutmayın bu okuma sizin bildiğiniz klasik okumalardan farklı.Uzmanlık isteyen bir okuma.Hani her okuyan haber spikeri olamadığı gibi,sizinde yaptıklarınızı okumanız gerçekten ciddi uzmanlık gerektirebilir.
Hep HAKKI ve hep GERÇEKLERİ okumanız dileğiyle…
Takısız,takıntısız ,billur gibi bir sesle…
Nerden gelmiştik bu okuma meselesine?..
Eğitim Müfettişleri Başkanlığı yönetmeliğinin okunması mevzusu idi değil mi?
Hayırlı okumalar efendim!
Emin KÜÇÜK
Tokat-Reşadiye Milli Eğitim Şube Müdürü