Ya da YÖK'ü ve ÖSYM'yi hedef tahtası haline getirmek. Başarı ya da başarısızlığı, neye göre belirliyoruz? Giriş sınavlarına göre. Peki bu giriş sınavları, sağlıklı bir ölçme değerlendirme yapıyor mu? Evet demek mümkün değil. Kaplumbağa ile tavşan arasındaki yarış ne kadar adilse, OKS, YGS, LYS ve benzeri sınavlar da o kadar adil. Şırnak Lisesi öğrencisi ile Robert ya da Galatasaray Lisesi öğrencisini aynı sınava sokup, birine başarılı, diğerine başarısız demek hiç doğru değil. Daha da önemlisi, sistemin tümünü eleştirmek ve gereğini yerine getirmek yerine, birbirimizi suçlamak, yanlışların en büyüğü. Peki çözüme yönelik olarak, kırk yıldır, bir arpa boyu bile yol alınamayan bu konuda, mutlu sona nasıl ulaşılır? Her şeyden önce samimi bir irade gerekiyor. O olursa gerisi zaten kendiliğinden gelecektir.
YÖK, ÖSYM ve MEB, tümüyle sınıfta kaldı da, öğretmeniyle, öğrencisiyle, velisiyle, siyasetçileri ve medyasıyla biz geçtik mi?
Sabah, akşam televizyon başından ayrılmayan ve diziler dışında dünyası olmayanlar için bu önemli bir sorun değil mi?
Bu çocuklar, hepimizin çocukları ve ülkemizin geleceği değiller mi?
Peki onlar ne yapıyor?..
Eğer ille de bir sorumlu arıyorsak, hepimiz sorumluyuz da, çözüm üretecek olan kim?
Asıl önemli olan da o değil mi? Ama onlar da şikayete başlarsa, işte o zaman tuz da koktu noktasına gelinir ki, en vahim olanı da bu!..
Abbas GÜÇLÜ-Milliyet