Mililyet Gazetesi Köşe Yazarı Tunca Bengin yazısında:
Fetullahçı Terör Örgütü'yle yapılan mücadelede önemli mesafeler kat edildi. Silahlı Kuvvetler'den ihraç edilen FETÖ'cü sayısı 20 bini geçti, haklarında idari ve adli işlemleri süren binlerce de asker var. Operasyonların arkası kesilmiyor ve gözaltına alınanların sayısı da sürekli artıyor. Bu bağlamda, önceki gün ankesörlü/kontörlü sabit hat soruşturmaları kapsamında birçok ilde gerçekleştirilen son operasyonlarda da aralarında albay, yarbay, binbaşı, yüzbaşı, üsteğmen, teğmen, astsubay ve uzman çavuşların da bulunduğu 295 muvazzaf asker daha gözaltına alındı. Bu arada etkin pişmanlıktan faydalanarak FETÖ hakkında önemli bilgiler veren, yani itirafçı olan binlerce de FETÖ'cü var. Örneğin, çok sayıdaki ankesörlü, sabit hat operasyonları kapsamında bugüne dek gözaltına alınan 20 binden fazla FETÖ'cünün yüzde 45'nin itirafçı olduğu söyleniyor. Bunlar da gösteriyor ki örgütün çözülmeyi engellemek amacıyla üyelerine dönük "Dayanın, sabredin" baskıları da artık kar etmiyor ve itirafçı sayısı da sürekli artıyor. Dolayısıyla, bu noktada da bu kadar gizli, ordunun kılcal damarlarına kadar sızmış bir örgütün etkin pişmanlıktan yararlanmak isteyen üyelerine, söylediklerinin doğruluğuna nasıl inanılacağı ve de itirafçı olan bu FETÖ'cülere ne olduğu, mesela göreve dönüyorlar mı gibisinden sorular akla geliyor. Dün bu konuyu Hava Kuvvetleri Komutanlığı eski Başsavcısı, emekli Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok'a sordum Öncelikle söylediği şuydu:
"Savcılarımız, güvenlik kuvvetlerimiz de FETÖ'nün kılcal damarlarına kadar girdiler. Dolayısıyla, kimin ne söylediğini, doğru mu söylüyor, yalan mı söylüyor, verdiği bilgi bizim bildiğimiz şey mi yoksa yepyeni bir bilgi mi, bunu anlayabilecek artık çok bilgi birikimimiz var. O yüzden de itirafçıların savcıları ya da güvenlik güçlerini kandırması söz konusu değil, ancak bu verilen bilgiler ne kadar yararlı, değil, bu hemen elimizdeki bilgilerle kıyaslanıyor, ondan sonra da itirafçının ceza indiriminden yararlanıp yararlanamayacağı araştırılıyor, değerlendirilip, öyle bir kabul görüyor. Burada şunu gördü bu örgüt: TSK içerisinde artık var olmalarına imkan tanınmamak için her türlü operasyon, çalışma yapılıyor. O nedenle de ilk dönemlerdeki direnişlerinden vazgeçtiler. Çoğu ellerinde olan bu bilgileri savcılarımıza veriyor, savcı arkadaşlarımız emniyetteki arkadaşlarımızla bunları değerlendirip, bir karar veriyorlar. Öncelikle söyleyeyim; itirafçılık müessesi çok yararlı oldu. Hatta bunun genişletilmesi gerektiğini düşünüyorum çünkü böylesine çok gizli bir yapılanma içerisinde olan örgütün kendi içerisinden çözülmesi bunun sonlandırılması için en iyi en etkili yollardan birisi."
İtirafçı sayısının yüksekliği iyi bir gelişme anlamında mı?
"Evet. Tabii burada insanların aklına şu geliyor: Bu kadar çok itirafçı var bizi kandırıyorlar mı, yalan mı söylüyorlar diye. Bu yönden kimsenin böyle bir tereddüdü olmasın çünkü hakikaten TSK, savcılar, emniyet artık bu örgütün kılcal damarlarına kadar girdiği için neyin, kimin doğru, kimin yalan, kimin verdiği bilgiler yararlı, çok iyi değerlendirebiliyorlar. Güvenilmeyenleri zaten itirafçı yapmıyorlar."
Sonrasında nasıl güveniliyor, mesela göreve devam etme durumları söz konusu mu?
"Hayır, hayır... Özellikle TSK için söylüyorum. TSK'da böyle bir şey yok yani itirafçı olan sadece cezai işlemden indirim sağlıyor yoksa TSK'ya devam etmesi söz konusu değil. İlk dönemde bu vardı, 200-300 pilot yakalanmıştı Konya'da, bunların yaklaşık 100-160 tanesi itirafçı olmuştu, bunları uçurmuştuk biz, hatırlayın. Şu anda öyle bir uygulama yok. İtirafçılık şöyle oluyor: Operasyonla gözaltına alındınız. Ankesörleriniz tespit edildi, diyorsunuz ki itirafçı olacağım, verdiğiniz bilgiler de itirafçı olmak için yeterli düzeyde kabul edilirse, oluyorsunuz. Bu durumda siz sadece cezai indirimlerden yararlanıyorsunuz, en önemli şeylerden bir tanesi de tutuksuz yargılanıyorsunuz. Ama TSK'dan mutlaka ihraç ediliyorsunuz. Yani itirafçı oldum, itiraf ettim, Silahlı Kuvvetler'de devam edeyim, öyle bir şey yok. Katiyen... Bunu herkesin bilmesi lazım, öyle bir şey söz konusu değil."
Üniformaya dönüş yok yani?
"Yok, itirafçıların Silahlı Kuvvetler'e geri dönüş imkanı asla ve kata yoktur. Zaten uygulamada şu an böyledir."