Türk milleti tarih boyunca, bütün benliğini saran güçlü imanı sayesinde, hayat boyu hep, ışıl ışıl ümîd ve güvenin parıldayıp durduğu aydınlık noktalarda dolaşmış, ışıkla haşr ü neşr olmuştur. Üzüntü ve burkuntulara düştüğü zaman da, hariçte sebepler arama yerine, ruhunun Hakk'la irtibatını kontrol etmiş; her işinde O Kudret-i Sonsuz'a dayanmıştır. Elinden geldiğince karanlık ruh ve bedbin gönüllerden uzak duran millet; inanç, azim ve kararlılık timsâli şahısları takip etmiş ve bunların neticesi olarak Allah, bu millete bağımsızlığın simgesi İstiklal Marşını bağışlamıştır. Böylece en karanlık atmosferlerde dahi şevk, neşe, sıhhat ve canlılık çığlıkları olup yükselmiştir.
Akif’in kendisine ait olmaktan çıkardığı ve ‘milletin’ dediği İstiklal Marşı, çağları taksim eden, kıt’aları yöneten bir milletin varoluş mücadelesine girişmek zorunda kaldığında hangi duygularla kıyam ettiğini ortaya koyan hisli bir bildiridir. İstiklal Marşı, gelecekte türlü buhranlara tutulduğunda milletimizi ihya edecek kodları da barındıran bir manifestodur. İstiklal Marşı, bir milletin mukaddesleri uğruna ettiği yeminin manzum ifadesi; milletimiz hissiyatı, milli birliğimizin teminatıdır. İstiklal Marşı, şanlı geçmişimiz, umut dolu istikbalimiz ve lekesiz istiklalimiz adına yazılmış, hepimizin iştirak ettiği, kutlu bir sözleşmedir. İstiklal Marşı kader, kıvanç ve tasa birliğinin tercümanı, milletimizin hissiyatı, milli birliğimizin teminatıdır.
Mehmet Akif, söz ve mana bakımından mükemmel bir “İstiklal Marşı” yazmış, bunu da Türk Milleti’ne armağan etmiştir. Marşın yazıldığı zaman maddi olarak soğuk havalarda evde bulunan bir paltoyu arkadaşıyla nöbetleşe giyebilecek kadar çok zor durumda olmasına karşın verilen parayı almamış, Türk Milleti’ne armağan ettiği için Marşı “Safahat” adlı eserine dâhil etmemiştir. Hasta yatağında “Üstad İstiklal Marşı’nın yeniden yazılmasını ister misiniz” sorusu karşılığında yerinden fırlayarak “Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı’nın yazıldığı günleri göstermesin” diyerek çekilen sıkıntıları adeta iliklerine kadar tekrar yaşamış milletine duyduğu sevgiyi benliğiyle ortaya koymuştur.
İstiklal Marşı’nın yazıldığı meş’um günlerin milletimizin başına yeniden gelmemesi için İstiklal Marşı’nı yeniden, anlayarak okumak gerekmektedir. Milletimizin içine fitne sokmak isteyenlere karşı “İman dolu göğsüm”üzle karşı durmak, Batı’nın değerlerini milletimize çağdaş yaşam standardı olarak dayatanlara “Hakkıdır hakka tapan milletimin istiklal” diye haykırmak gerekmektedir.
Milli mücadelede, ülkenin kırık dökük her köşesinde dalga dalga yankılanan, milli azmi ve imanı şahlandıran, milletimizin özgürlük umudunu yeşerterek ilham kaynağımız haline gelen İstiklal Marşı, aynı misyonu bugün de sürdürmektedir. Başta gençlerimiz olmak üzere bu ülkenin bütün fertleri, geçmişimizle bağlarımızı kuvvetlendiren ve geleceğimize ışık tutan İstiklal Marşı’nı, anlayarak ve ruhunu kavrayarak okumalı, dizelerinde yer alan milli sorumluluk duygusuyla ülkemizi gelişmiş dünya ülkeleri arasında en yukarıya taşıma gayreti içinde olmalıdır.
Bizler Eğitim-Bir-Sen ailesi olarak bu sorumluluğun bilincinde olarak, istiklalimizi borçlu olduğumuz aziz şehitlerimizi minnetle anıyor, İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy’a rahmet diliyor, milletimizin İstiklal Marşı Günü’nü kutluyoruz.