Bugün İstiklal Marşımızın Meclis’te kabulünün 97. yıl dönümüdür. 12 Mart, milletimizin İstiklal Marşı ile bütün emperyalistlere muhtıra verdiği tarih; silah üstünlüklerine ve kalabalık ordularına güvenerek milletimizi dize getirecekleri yanılgısı içinde olan işgalci devletlere bir meydan okumadır.
İstiklal Marşımızın önemi, hayatımızdaki fonksiyonu bizim varlık temelimiz olmasıdır. İstiklal, bizim vazgeçemeyeceğimiz varlık şartlarımızın başında gelmektedir:
“Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım/ Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!”
İstiklal Marşı, Cumhuriyet daha kurulmadan milletin irade ve bağımsızlığının kurumsal yapısı olan Meclis’te 12 Mart 1921’de, bütün mebusların katıldığı genel kurulda, görülmemiş bir ilgi ve tezahüratla kabul edilmiştir. Çünkü bu marş, en az yüzyıldır devam eden çözülme sürecinin ardından bütün mahkûmiyet, mahrumiyet ve mağduriyetlere, bütün örselenmişliğe, ezilmişliğe, çaresizliğe, güvensizliğe tarihî bir silkinişle karşı koyup emperyalizme meydan okumanın en net, en açık ifadesidir.
İstiklal Marşı, en zalim işgal ve saldırılarla Haçlı emperyalizminin darmadağın edip tarihten silmek istediği milletimizin, derlenip toparlanarak muhteşem bir direnişle zafer elde etmesinin destanıdır. Bu anlamda İstiklal Marşı, bir yeniden kıyamın, kurtuluşun, kuruluşun en geniş mutabakat metni, bir varoluş manifestosu gibidir. İmanın, inanç kardeşliğinin haksızlığa boyun eğmeyecek, teslim olmayacak birlik ve direniş yeminidir.
Akif’in ‘Allah bir daha yazdırmasın’ dediği İstiklal Marşı, kâğıt üzerine mürekkeple değil, milletin istiklal ve istikbaliyle özdeştirdiği İslam için, bütün dünya emperyalistlerine karşı ölümüne verilmiş destansı bir mücadelenin teslim olmaz, dize getirilmez, yenilmez ruhuyla, tarihin unutulmaz sayfasına ve kanla yazılmıştır. Bu ölümüne var olma kararlılığında olan ruhtur bizi canlı ve diri tutan.
İstiklal Marşı, varlığını iman, İslam ve hür yaşama idealiyle temellendirmiş bir milletin emperyalizmle savaşını, asla teslim olmayan bir ruh yüceliği ile verdiğinin ifadesidir. Asla umutsuzluğa kapılmayan, ölümüne bir çabanın zafere olan inancıdır. Zafer bizatihi böyle bir inanca, heyecana sahip olmaktır. Gerçek yenilgi bu inanç ve heyecanı yitirmektir. İstiklal Marşı, ancak istiklalle birlikte anlamlı olan imanın, imanla yaşayan istiklalin ne pahasına olursa olsun korunacağının yeminidir. O milletimizin tarihi ahitnamesidir.
Her ne kadar bu marşı Mehmet Akif yazmışsa da esasen topyekûn bir milletin onun şahsıyla bütünleşen engin, derin idrakiyle yazılmıştır. Mehmet Akif, ‘Çanakkale Destanı’ ve ‘İstiklal Marşı’ başta olmak üzere, birçok şiirinde, her noktasına dokunarak bir neslin ruh dünyasını harekete geçirmiştir. Buna rağmen o bütün bir millete aittir. İstiklal Marşı’nı yazan birikim, asırlardır tarihe kök salmış sarsılmaz bir imandır. Hayatımız, varlığımız, medeniyetimiz karakterini imanda bulmuştur. İstiklal Marşı, baştan sona bir milletin uğrunda ölse de terk etmediği dokunulmaz değerlerin, dünya görüşünün, gelecek ufkunun ve amacının dile geldiği, her satırı kanla yazılmış manifestosu, temel deklarasyonu, anayasasıdır. Geçmişten geleceğe yürüyüşünde milletimizin aklını, duygusunu, bilincini, hafızasını, birlik ve bütünlüğünü özlü, veciz ifadelerle inşa eder.
İstiklal Marşı’nın kabul edildiği bugün, tarifsiz acılarla, dayanılmaz sıkıntılarla yazdığımız şerefli tarihin taçlandığı gündür. Bugün, onur ve gurur günümüzdür. Çünkü bugün, Malazgirt’ten başlayıp Mohaç’ta, Kosova’da süren, Çanakkale’de çelikleşen özgür var olma iradesinin, en son 15 Temmuz’da yeniden istiklal kararlılığından bir milim bile geriye gitmeyen yüksek şuurun canlı kaldığının ve canlı kalacağının bir kez daha anlaşıldığı gündür. En son Afrin’de mazlum ve mağdurların kurtuluşu için yürüttüğümüz özgürlük ve adalet savaşında dost düşman bunu bir kez daha görmüştür.
Anlam ve idealini, her zaman yakın durduğu millî değerlere bağlılıkla bütünleştiren Eğitim-Bir-Sen olarak, İstiklâl Marşımızda ifadesini bulan bilinci ve ruhu, kutsal emanet olarak nesilden nesile devretmede üzerimize düşen hiçbir sorumlulukta ihmalkâr davranmadık, davranmayacağız. Özellikle millî birlik ve bütünlüğümüzün içeriden ve dışarıdan saldırı altında olduğu bu dönemde iman ve istiklal ateşini tutuşturan ruh, daima millet onurunun şaşmaz istikameti olmaya devam edecektir.
İstiklal Marşı’nın Meclis’te millî marş olarak kabul edilişinin 97. yılında, milletimizi İstiklal Marşı’nın yazıldığı kaotik ortamlara sokmaya çabalayanlara fırsat vermeyeceğimizi dile getiriyor; Millî Mücadele şehitlerimizi ve Millî Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’u rahmet ve minnetle anıyoruz.