İşte devletin yaptırdığı en büyük seçim anketi!

--*Devlet seçim anketi yaptırır mı, evet yaptırır. En son seçim anketi TÜİK tarafından geçen hafta açıklandı. Ama durun, bu bildiğiniz anketlerden değil; ne parti isimleri var, dolayısıyla ne de partilerin oy oranları.

--*Devlet seçim anketi yaptırır mı, evet yaptırır. En son seçim anketi TÜİK tarafından geçen hafta açıklandı. Ama durun, bu bildiğiniz anketlerden değil; ne parti isimleri var, dolayısıyla ne de partilerin oy oranları.

--*Açıklanan vatandaşın yaşamından ne ölçüde memnun olup olmadığına ilişkin detaylı veriler. Araştırma kapsamında yok yok!

--*Araştırmanın özeti şu: "Vatandaş eskisi kadar mutlu da değil, umutlu da değil."

--*Özellikle gençlerin mutsuzluğu çok dikkat çekici şekilde artıyor. Unutmayın, ilk seçimde 8 milyona yakın genç ilk kez oy kullanacak.

Dünya'dan Alaattin Aktaş'ın haberine göre; Belki başlığı okuyunca “Devlet seçim anketi mi yaptırırmış” diye düşündünüz ama gözünüz de hemen partileri ve hangisinin ne oranda oy alacağını aramıştır. Yok yok bulamazsınız! Ne parti ismi var bu ankette, dolayısıyla da ne oy oranı. Bu, değişik bir anket. Bu, vatandaşın gelişmeleri nasıl okuduğunu, hangi alanlardaki memnuniyetinin arttığını ya da azaldığını, özellikle de ekonomiye bakışının son dönemde nasıl değiştiğini ortaya koyan bir anket.

Aslında bu bir araştırma; yaşam memnuniyeti araştırması... Ama bu araştırmanın sonuçlarını iyi okuyanlar, okumak isteyenler bir dizi sonuç çıkarabilir, çıkarmalı da...

Bir araştırma olmakla birlikte bu çalışma nasıl okunduğuna bağlı olarak devlet eliyle yapılmış bir kamuoyu yoklaması, bir seçim anketi de sayılır...

TÜİK’in geçen hafta açıkladığı 2021 yılına ilişkin yaşam memnuniyeti araştırmasından söz ediyorum. Açıklamanın yapıldığı gün yoğun bir gündem vardı ve bu araştırmaya ancak bugün eğilme fırsatı bulabildim.

Bu araştırmanın en özet değerlendirmesi şöyle yapılabilir. Daha çok kişiler için kullandığımız bir deyimdir ve sanki değişime ayak direme isteğini çağrıştırır; “Gelen gideni aratır” deriz ya hani, bu söz yıllar için çok uygun düşüyor. Gelen her yıl, geride kalanı aratıyor.

Vatandaşın memnuniyeti azalıyor, umudu kırılıyor. Özellikle de yükseköğretim görmüş olanların ve gençlerin.

Gelin önce genel duruma bir bakalım...

BU GİDİŞLE ÇOĞUNLUK UMUTSUZ OLACAK

TÜİK’in yaşam memnuniyeti araştırmasının son on yılını inceleyince şu tablo çıkıyor karşımıza:

2012-2016 döneminde vatandaşların umutlu ve umutsuz olanlarının oranı hemen hemen hiç değişmemiş. 2017 ile birlikte umutsuzların payı artarken, umutluların payı doğal olarak gerilemeye başlamış. Geçen yıl makas neredeyse 10 puan daha daralmış ve 2021 itibarıyla her 100 kişinin 60’ı umutlu, 40’ı umutsuz olduğunu belirtmiş.

Farkında mıyız, Türk halkı gelecekten umudunu kesiyor. Çok vahim bir durum!

Bugünkü ekonomik sıkıntılar daha da derinleştiği takdirde herhalde 2022’de iyiye doğru bir gidiş söz konusu olmayacaktır. Kaldı ki gelecekten umutlu olduğunu söyleyenlerin 2020’de 100 kişide 70 olan sayısı geçen yıl 60’a inerken ekonomide şimdiki ölçüde sorun yoktu.

EKONOMİK SIKINTILAR KISMEN YANSIDI

TÜİK yaşam memnuniyeti araştırmasında alan çalışmasını kasım ayında yapıyor. Dolayısıyla bu araştırmanın ekonomiye ilişkin verilerine geçen yıl ekimde başlayan ekonomik sıkıntılar kısmen yansımış durumda.

Ancak ekonomideki sıkıntılar kasımdan sonra daha da arttı. Her ne kadar daha sonra gerilemiş olsa da kurun rekor kırması aralık ayında. Kasımda alan çalışması tamamlandıktan sonra fiyatlar rekor artışlar sergiledi. Yani bu olumsuzluklar 2021 verilerine tam yansımış değil.

Buna rağmen geleceğe umutla bakamadığını söyleyenlerin sayısı 100 kişide geçen yıl 30’dan 40’a çıkmışsa ve gidişat değişmezse bir de bakmışsınız bu yıl umutlu ve umutsuzlar eşitlenmiş. Olur mu olur!

2022’NİN 2021’DEN KÖTÜ OLMASI BEKLENİYOR

Yaşam memnuniyeti araştırması kapsamında vatandaşa “bir yıl sonrası için genel olarak yaşama ilişkin beklentisi” de soruluyor. Bu soruya; “daha iyi olacak, aynı olacak, daha kötü olacak” yanıtı verilebiliyor, dileyen “fikrim yok” da diyebiliyor.

Bu yanıtlardan “daha iyi olacak” ve “daha kötü olacak” hangi düzeyde seyrediyor, ona baktık. Ve son on yılda ilk kez geçen yıl bir yıl sonrasına ilişkin beklentisi kötü olanların, iyi olanları geçtiği dikkati çekiyor.

Gelecek beklentisindeki bozulma öylesine belirgin ki...

Biraz geri gidelim; 2015 yılı... Bir yıl sonrasına ilişkin beklentisinin kötü olduğunu ifade edenlerin oranı yalnızca yüzde 8.7. Aradan birkaç yıl geçiyor ve 2018’de “gelecek bir yıl daha kötü olacak” diyenlerin oranı birden artarak yüzde 20’ye çıkıyor, izleyen iki yıl da böyle geçiyor. Son iki yıldaki duruma bakalım:

“Gelecek bir yıldan beklentim iyi” diyenlerin 2020’de yüzde 29 olan oranı geçen yıl yüzde 20.9’a düşüyor.

“Gelecek bir yıldan beklentim kötü” diyenlerin 2020’de yüzde 21.1 olan oranı ise geçen yıl yüzde 33.8’e yükseliyor.

Geleceğe olan bakışı olumsuz olanların oranı böylece ilk kez geçen yıl olumlu bakanların oranını geride bırakıyor.

Hatırlayalım; vatandaşa “bir yıl sonrası için genel olarak yaşama ilişkin beklentiniz nedir” sorusu yöneltiliyor ve alınan yanıtlara göre oluşan durum bu. Beklenti giderek bozulmuş, “daha kötü olacak” diyenler artmış.

Bu beklenti bozulmasında ağırlıklı etkenin ekonomi olduğunu bilmeyen var mı?

EĞİTİM GÖRENİN BEKLENTİSİ YÜKSELİYOR, BU DA MUTSUZLUĞA YOL AÇIYOR

Yaşam memnuniyeti araştırmasında eğitim durumuna göre olan mutluluk-mutsuzluk da ölçülmeye çalışılıyor.

Bu çerçevede gözlenen en tipik sonuç, eğitim düzeyi yükseldikçe insanların daha mutsuz oldukları gerçeği.

En mutlular, bir okul bitirmemiş olanlar. Ama artık kabul etmek gerekir ki bir okul bitirmemiş olanların sayısı giderek azalıyor ve bunlar genellikle yaşlı kesim. Zaten mutluluk oranı ileri yaştaki nüfusta daha yüksek.

Türkiye üniversite bitirmiş boşta gezenler ülkesi oldu. Hele hele üniversite sınavında yapılan son düzenleme ve barajların kaldırılmasıyla birlikte gelecek yıllarda bu gerçeği çok daha acı hissedeceğiz. O yüzden üniversiteliler için yeni bir veri seti ve grafik oluşturduk.

Yükseköğretim yapmış mutlu her 100 kişiye karşı kaç mutsuz var; bu soruya yanıt aradık.

Yanıt grafikte... On yıl önce, 2012’de üniversite mezunu ve mutlu 100 kişiye karşılık 10 kişi mutsuzken, sayı son iki yıl tırmanışa geçmiş ve 2021’de 36’ya yükselmiş.

Bize 2021 için 36 değerini veren oranları da aktaralım. TÜİK’in belirlemelerine göre üniversite mezunlarının 2021’de yüzde 47.6’sı mutlu, yüzde 17.2’si mutsuz. Yüzde 35.2’lik kesim ise durumunu orta diye niteleyenlerden oluşuyor. Biz 47.6’yı 100 kabul edip 17.2’nin karşılığını buluyoruz; ki o da 36.

GENÇLERE NASIL BİR KÖTÜLÜK YAPTIK DA BU KADAR MUTSUZ OLDULAR?

Yıl 2015, yaşları 18-24 arasında olan gençlerin yüzde 64’ü mutlu, yüzde 8’i mutsuz. Yüzde 64’ü 100 kabul ederek yaptığımız hesaplamaya göre 100 mutluya karşılık 12 mutsuz var.

Geldik 2021’e... Mutlu gençlerin oranı yüzde 44’e inmiş, buna karşılık mutsuzların oranı yüzde 20’ye tırmanmış. Yani mutlu her 100 gence karşılık artık tam 46 mutsuz genç var.

Sahi biz ne yaptık; ne yaptık da genç nüfusu böylesine bir mutsuzluk içine sürükledik?

Uzun yıllar her 100 gençten 60’ı 65’i mutluyken, ne yaptık da bu sayıyı geçen yıl 44’e düşürdük.

Aynı şekilde uzun yıllar her 100 gençten 8’i 10’u mutsuzken, bu sayısı 2020’de 14’e, geçen yıl ise 20’ye nasıl çıkardık.

Bir yerlerde hata yaptığımız çok ama çok açık.

Peki bu hatayı düzeltecek yönde bir şeyler yapıyor muyuz?

Bizim görebildiğimiz herhangi bir adım da yok.

7.5 MİLYON GENÇ İLK KEZ OY KULLANACAK

Yaşları 18-23 arasında olan nüfus 7.9 milyon. Bu gençlerin 23 yaşında olanlarının bir kısmı, belki 400 bin kadarı bir önceki seçimde oy kullandı. Yani şu durumda ister 2023 haziranında, ister daha önce yapıldığında yaklaşık 7.5 milyon genç ilk kez sandığa gidecek. Seçime kadar geçecek sürede oy kullanma yaşına gelecek yeni seçmenle birlikte sayı belki 8 milyona çıkacak.

Son duruma göre Türkiye’deki seçmen sayısı 64 milyon olarak tahmin ediliyor. Uzun yılların eğilimleri bu seçmenlerin yaklaşık yüzde 90 kadarının, yani 57.5 milyonunun sandığa gidebileceğini gösteriyor.

Yaklaşık 8 milyon genç seçmenin de yüzde 90’ının sandığa gitmesi durumunda oy kullanacakların sayısı 7.2 milyon kadar olacak. Bu da, 57.5 milyon içinde yüzde 12.5’lik bir pay demek.

Bir varsayım olarak şunu söylemek mümkün:

İlk kez oy kullanacak gençler bir parti kursa ve oylarını o partide toplasa Meclise dördüncü parti olarak girme şansına sahipler.

Genç nüfus ve genç seçmen bu kadar önemli.

Ve genç seçmen bu kadar mutsuz.

Bu mutsuzluğun kaynağına inebilen ve gençlere umut verebilen ittifak ilk seçimde rakibine büyük üstünlük kuracak demektir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

YAŞAM Haberleri