Milattan önceki dönemlerden beri birçok kez denendi; ama, yalnız 21 yaşındaki o Osmanlı ulaşabildi bu hayale. Bir çağı kapatıp başka bir çağı açan ve diğerlerinin aksine başarıyla sonuçlanan kuşatma 29 Mayıs'ta yapıldı. Peki nedir bu efsanenin ardındaki hikaye? Neydi İstanbul'un fethinin sırrı? Tarihi ne yönde değiştirdi?
233
SURLARI YIKAN TOPLARIN PLANINI 'FATİH' BİZZAT HAZIRLADI 1453 yılı 23 Mart’ta ordusuyla Edirne’den hareket eden Sultan II. Mehmet, İstanbul surlarını yıkacak büyüklükteki topların planını bizzat kendisi hazırlayarak, o zamana kadar yapılan toplardan çok daha büyük toplar döktürdü.
333
Büyük dahinin balistik hesaplarını bizzat kendisinin yaptığı, yaklaşık 17 ton bakır kullanılarak dökülen ve 1,5 ton ağırlığındaki mermileri 1000 metre uzağa atabilen toplara "Şahi" adı veriliyordu.
433
Fetih için kapsamlı bir plan yapan Sultan II. Mehmet, Bizans'a denizden gelebilecek yardımı önlemek amacıyla Anadolu Hisarı'nın karşısına Rumeli hisarını yaptırdı.
533
Bizans'a Balkanlardan gelebilecek muhtemel Haçlı yardımını önlemek için sınır boylarına akıncı birlikleri gönderdi.
633
Kuşatma 6 Nisan’da başladı. İstanbul'u fetih için 80.000 ile 200.000 arası değişen bir ordu ile İstanbul'a hareket eden II. Mehmet, uzunluğu 22,5 km.yi bulan dönemin en güçlü surları ile mücadele etti.
733
KENTİ TAŞLA ÖRDÜLER; OSMANLI ORDUSU YİNE DE GİRDİ Bizans'ın Haliç'e zincir germesiyle ve kentin kapılarını taşlarla örerek kapamasıyla, Osmanlılar, başta şehre giremedi. İşte burada Sultan II. Mehmet'in kıvrak zekası devreye girdi.
833
Haliç’e girmeden İstanbul’un fethedilmeyeceğini anlayan Sultan II.Mehmet, Tophane’den Kasımpaşa’ya kadar kızaklar döşetti.
933
Gemilerin, kızakların üzerinden kaydırılabilmesi için, Galata Cenevizlilerinden zeytinyağı, domuzyağı ve sade yağ alınarak kızaklar yağlandı. 21-22 Nisan gecesi 67 parça Osmanlı gemisi bu kızaklardan kaydırılarak Haliç’e indirildi. Haliç'e yağlı kızaklarla indirdiği gemilerle surlara saldırdı.
1033
PEYGAMBER EFENDİMİZİN MÜJDESİNE NAİL OLDU Bizans başkenti "Konstantinopolis", 54 gün süren kuşatmayla 29 Mayıs'ta Osmanlı topraklarına geçti. İşte bu günden sonra Fatih ünvanını alan, Sultan II. Mehmed Han aslında sadece bir Fatih değil, müthiş keşifler sahibi bir dehaydı.
1133
Peygamber Efendimizin ‘İstanbul mutlaka fetholunacaktır. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, onu fetheden asker ne güzel askerdir’ sözlerini gerçekleştirebilmek için öncelikle zekasını ortaya koydu Sultan II Mehmet.
1233
18 Nisan’da İstanbul adaları alındı. 22 Nisan gecesi Türk donanması karadan Haliç’e indirildi ve son olarak 29 Mayıs sabahı yapılan taarruzla, yirmi sekiz defa kuşatılan İstanbul, Osmanlı topraklarına katılmış oldu.
1333
29 Mayıs 1453 sabahı, şafak sökmeden önce başlayan top atışlarıyla surlar sarsılıyor, mehter takımı İstanbul semalarını inletiyordu. Bugün büyük bir gündü.
1433
"Şahî" adlı büyük top bugün Topkapı denilen yerdeydi. Fatih’in keşfi olan geliştirilmiş havan topları, Beyoğlu sırtları ve Galata surlarından aşırtma atışlarla Haliç’teki düşman gemilerini batırmaya başlamıştı.
1533
FETHEDİLMESİ ZOR ŞEHİR "CONSTANTINOPLE" (KONSTANTİNOPOLİS) Karadeniz ile Ege'yi birbirine bağlayan deniz yolu üzerinde kurulu olan İstanbul, günümüzde olduğu gibi o zamanlar da oldukça önemli bir şehirdi.
1633
1453 yılına kadar farklı zamanlarda, birçok farklı millet ve medeniyet tarafından defalarca kuşatılmışsa da, gerek Bizans'ın sahip olduğu Rum ateşi (grejuva), gerekse şehrin o zamanlar için aşılamaz olarak görülen surları, bu fetih hareketlerini başarısız kılmıştı.
1733
AÇIK UNUTULAN KAPI HİKAYESİ Batılı tarihçi ve edebiyatçıların bazıları İstanbul'un fethinin son safhasını şu şekilde anlatır: "Surların arasında dolaşan birkaç Türk askeri Edirnekapı ile Eğrikapı arasında bulunan Kerkoporta (Cambazhâne) denilen yayalara ayrılmış küçük kapılardan birisinin aklın alamayacağı bir unutkanlık yüzünden açık kaldığını görürler.
1833
Diğer askerlere de haber verilir ve Türkler bu kapıdan girerek İstanbul'u fethederler. Herkesin unuttuğu bir kapı olan Kerkoporta, küçücük bir rastlantı, dünya tarihinin gidişini değiştirmiştir."
1933
Ancak dönemin Türk kaynakları ile dönemin diğer Latin ve Bizans kaynakları incelendiğinde fethin son aşamasının hiç de bu şekilde olmadığı anlaşılıyor. Açık kapı söylentilerinin gerçekle alakası yoktur.
2033
HALK 'FATİH'İ TANIYAMAZ İstanbul'un fethedildiği o savaşın sonunda Fatih, beyaz atı üstünde İstanbul'a girer; Türk halkı heyecanla onu karşılar. Fatih'in hemen yanında duran hocası Akşemseddin’i padişah sanarak ellerindeki çiçek demetlerini ona vermeye çalışırlar.
2133
Akşemseddin ise gencecik padişah Fatih'i gösterir; ‘Sultan Mehmed odur, çiçekleri ona veriniz’ demek ister. Fatih de Akşemseddin‘i göstererek,’Gidin gene ona verin... Sultan Mehmed benim ama o benim hocamdır’ der.
2233
İSTANBUL’UN FETHi BÜYÜK BiR iMPARATORLUĞUN YOLUNU AÇTI İstanbul'un fethi genç padişaha sonsuz bir kudret ve otorite sağladı. Fetih öncesi büyük karışıklıklar içerisinde çalkalanan Osmanlı Devleti bu fethin getirdiği büyük prestijle hem İslâm dünyasının en parlak devleti haline geldi, hem de düşmanları üzerinde psikolojik yılgınlık yarattı.
2333
Osmanlı Devleti Yükselme dönemine girdi. Başkent Edirne'den İstanbul'a taşındı. Osmanlı toprak bütünlüğü sağlandı. Osmanlı'nın Anadolu - Rumeli geçişi kolaylaştı.
2433
Karadeniz - Akdeniz deniz ticaret yolunun denetimi Osmanlılar'a geçti. Osmanlı Devleti İslam dünyasında haklı bir şöhret ve itibara kavuştu.
2533
O günün dünyasındaki en önemli şehirlerden olan İstanbul'un fethi, dünyada da birçok etki yarattı. Bin yıllık Bizans imparatorluğunun yıkılmasıyla, bir çağı kapatıp bir çağı açtı. Reform hareketlerini ve rönesans dönemini başlattı. Coğrafi keşifleri başlattı.
2633
Bunun yanı sıra Osmanlı Anadolu-Rumeli toprak bütünlüğü sağlandı, İpek ticaret yolu Türkler'in komutasına geçti.
2733
FETİHTEN SONRA ŞEHİRDE TADİLAT BAŞLADI Fatih, İstanbul’u alınca şehrin hemen imar ve onarımına girişti. Bu arada Fatih Sultan Mehmet’in yanında bulunan Akşemsettin, Molla Güranî, Molla Hüsrev ve Molla Zeyrek O’na başvurarak daha önce Ayasofya ve civarı ile Pantokrator’a (Zeyrek) yerleştirilen öğrenciler için bir medrese kurulmasını istemişlerdi.
2833
Fatih, ilim adamlarının isteğini kırmayarak büyük bir cami ile onun yanına "Sahn-ı Semen" (Sekizli Medrese) diye anılan binalar topluluğunun yapılmasını emretmişti. 17 yıl sonra tamamlanan bu eserler ilçenin gelişmesinde en önemli rolü oynamıştı.
2933
Fetihten sonra, büyük bir sosyal ve kültürel etkinlik merkezi olan Fatih Külliyesi’nin kurulması (1463-1470) saraçların ve demircilerin çalıştığı büyük Saraçhane Çarşısı ve Şehzadebaşı’ndaki yeniçeri odalarının yapımı bu bölgede yeni mahallelerin gelişmesine neden olmuştur.
3033
Fatih Külliyesi İstanbul’a Türk döneminin karakteristik görünümünü kazandıran büyük külliyeler dizisinin ilk halkasıdır.
3133
Fatih’in yaptırdığı eserler kümesi (külliye) içinde cami, medrese, hastahane, misafirhane, imaret, hamam, kervansaray, okul, kütüphane ve türbeler (Fatih Sultan Mehmet Türbesi, Gülbahar Hatun Türbesi, Nakşıdil Valide Sultan Türbesi) vardı.
3233
Fatih Sultan Mehmet’ten sonra Osmanlı Devleti’nin başına geçen padişahlarla onların sadrazam ya da paşaları, Fatih ilçesine yaptırdıkları cami, medrese, hamam ve çeşmelerle ün kazanmışlardı.
3333
Fatih’in paşalarından Has Murat Paşa’nın kurdurduğu cami ve çevresi bugün Murat Paşa mahallesi olarak bilinir. Bunu Koca Mustafa Paşa, Küçük Mustafa Paşa, İskender Paşa ve Atik Ali Paşaların yaptırdığı külliyeler izlemiştir.