Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Güney Afrika ziyaretine yine Ortadoğu'daki gelişmeler damgasını vurdu. Erdoğan, açıklamaları ile İsrail ve Suriye'ye önemli mesajlar gönderirken, İsrailli bir diplomata İsrail'in elinde atom bombası olması nedeniyle bölge için bir tehdit oluşturduğunu söyledi. Güney Afrika Dışişleri Bakanlığı'nın davetiyle Türk dış politikası konusunda konferans veren Erdoğan'a, İsrail'in Güney Afrika Büyükelçiliği Başkatibi Ya'akov Finkelstein şu soruyu sordu: "Gazze'de tünellerin gıda için kullanıldığı doğru aynı zamanda silah kaçakçılığı için de kullanılıyor. Palmer raporunda Gazze kuşatmasının yasal olduğunu söyledi. Güney Afrika'da yaşıyoruz ve burada düşmanla diyalog yaparak çatışmanın çözülmesi gerektiğine inanıyoruz. Filistin İsrail çatışması sözkonusu olduğunda diyalogla çözülmelidir öyle değil mi? Peki burada Türkiye İsrail büyükelçisini geri göndermişken, bütün bu mevcut çatışma hali nasıl son bulabilir?" Erdoğan sorular üzerine şu mesajları verdi:
"BM'Yİ BİLE VURDUNUZ"
* Bir defa şunu bilmenizi istiyorum. O tünellerden atom bombası, nükleer silah, fosfor bombaları geçmez. İsrail, fosfor bombalarıyla Gazze'yi bombalamıştır. Bu bir kitle imha silahıdır. Ve kitle imha silahı kullanmak suçtur. Buna herhalde evet diyemezsiniz. O tünellerden geçse geçse ancak küçük çaplı silahlar geçebilir. Tüfek geçer. Ama Gazze tanklarla, toplarla kuşatıldı. Bir taraftan da fosfor bombaları atıldı. BM'nin binalarını bile bombaladınız. İsrail bunu da yaptı. Ve hiçbir zaman bende atom bombası var diyemiyor, sessiz kalıyor. Ama İran'da atom bombası var diye herkes İran'a saldırıyor.
* Bu nasıl adalet? Ben şu anda İsrail'i de çevresi için, bölge için tehdit olarak görüyorum. Çünkü kendisinde atom bombası var. Bütün bunların yanında İsrail şu anda işgalci durumdadır ve İsrail bölgede devlet terörü uygulamaktadır, bu yeni değildir. Ve ben soruyorum madem Gazze'den Filistin'den roketler atılmış, bunu ben Olmert'e de sordum, kaç tane İsrailli öldü söyler misiniz? Bize cevap veremediler. Ama biz 7 den 70'e onbinlerce Filistinli'nin Gazzelinin o bölgede İsrail bombalarıyla öldürüldüğünü ve bunun acımasızca yapıldığın biliyoruz.
* Bölgedeki en önemli dostu Türkiye'ydi ve kendi elleriyle aramızdaki dostluğu bozmuş ve Türkiye'yi kaybetmiştir. Bölgede kendini yalnızlığa itmiş durumda. O toprakların sahibi Filistinlilerdir. Siz şu anda Güney Afrika'da hür, rahat, huzurlu yaşıyorsunuz ama Filistinli kendi topraklarında bu huzuru bulamıyor. (Bu sözler alkışlarla karşılandı)
* Özür dilenmedikçe, tazminat ödenmedikçe Gazze'ye ambargo kaldırılmadıkça bizim aramızdaki münasebetlerin düzelmesi mümkün değildir. Temennimiz İsrail hükümetinin yaptığı yanlış hesaptan biran evvel geri dönmesidir.
SURİYE'YE VETO KARARI
* Suriye liderliğinin tüm reform vaatlerine rağmen gereken adımları atmadığını ve halkın sesini halen baskı ve şiddetle susturmaya çalıştığını görüyoruz. BM'de oylama yapıldı. Daimi üyelerin ikisinin veto etmesi neticesinde uyarı niteliğinde hazırlanan tasarı ne yazık ki veto edildi. Bunun veto edilmesi Türkiye gibi veya Avrupa ülkeleri gibi yaptırımlarımızı engellemez. Biz yaptırım paketini ister istemez devreye sokacağız. 910 kilometre sınırımız ve akrabalık bağlarımız var. Bu noktada sessiz kalmamız söz konusu değil.
* (Yaptırımlarınız nedir?) Suriye'den ülkemize zorunlu giriş yapmak durumunda olmuş takriben 7 bin 500 misafirimiz var. Kendilerini ziyaret edip dertleşeceğim. Sonra ön hazırlıklarını yaptığımız yaptırımlar konusunda değerlendirmemizi yapacağız. Etap etap açıklayacağız.
* (Güney Afrika'nın BM'deki çekimser oyu sizi hayal kırıklığına uğrattı mı?) Gönlüm özgürlük mücadelesinde abideleşmiş bir Güney Afrika Cumhuriyeti'nin Suriye halkının yanında yer almasını çok arzu ederdi. Çekimser kalmasını değil, bu uyarının Suriye yönetimine yapılmasının gereğini beklerdim.
* BM'nin reforma edilmesi şarttır. Daimi, geçici üyeliklerin değiştirilmesi lazım.
Sabah