Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, İstanbul´da düzenlenen "Cem Vakfının 21. Kuruluş Yıl Dönümü Gecesi"ne katıldı. Bakan Yılmaz burada yaptığı konuşmada, Cem Vakfının bugüne kadar Alevi İslam anlayışı çerçevesinde halkın sosyal ve kültürel taleplerine yönelik çok önemli hizmetleri gerçekleştirdiğini söyledi.
Cem Vakfının kurulduğu günden bu yana ülkenin kültürel zenginliğine, millî birlik ve beraberliğine önemli katkılar sağladığını aktaran Yılmaz, vakfın Alevi vatandaşların birçok sorununu çözdüğünü, var olan sorunların da yetkililere aktarılmasında köprü göreve gördüğünü anlattı.
Bakan Yılmaz, Cem Vakfının Türkiye´de ortak bir gelecek tasavvuru bulunan önemli bir kurum ve değer olduğunu vurgulayarak, "Ülkemizin barış ve huzuruna, millî birlik ve bütünlüğüne katkısı nedeniyle başta İzzettin Doğan Dede olmak üzere Cem Vakfının bütün yetkililerine teşekkür ediyorum. Yaşadığımız bilgi çağında düşünce ve kültür farkılıklarımız zenginliğimizdir. Peygamber Efendimizin yaşadığı dönemde Müslümanlar arasında ayrılık, dini anlayış konusunda yorum farkı yoktu. Onun vefatından sonra İslam toplumunda değişik yorumlar ortaya çıkmıştır, bu da doğaldır. Müslümanlar arasındaki farklı yorumların birçok nedeni vardır. İslam´ı inanç olarak kabul eden milletlerin kendi öz değerlerini Müslüman olduktan sonra da korumaları yaşanılan bölgelerin coğrafi özellikleri, komşu halklarla olan ilişkileri, İslam öncesi kültürün izleri, iktidar mücadelesine bağlı olarak yaşanan siyasi tartışmalar dinin temel kaynağı olan Kur´an-ı Kerim-i yorumlamalardaki farklılar zaman içerisinde değişik dini nitelikli kültürlerin oluşmasına neden oldu. Kültürlerin hiçbiri değişimin dışında değildir.Bunu doğal kabul etmek en doğrusudur. Bu konudaki farklılık Müslümanlık üst kimliğimize engel değildir." diye konuştu.
"Ülkesini ve milletini seven, evrensel değerlere açık bir nesil yetiştirmeyi hedefliyoruz"
Bakan Yılmaz, yüz yıllardır bir arada yaşayan Alevi ve Sünnilerin dindaş ve kardeş olduğunu dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ülkemizde Alevilerle ilgili sorunlar sadece Alevileri, Sünnilerle ilgili sorunlar da sadece Sünnileri ilgilendirmiyor, hepimizi ilgilendiriyor. Çünkü bizler bir vücudun parçaları gibiyiz. Bir organdaki sıkıntıya bir diğerinin ilgisiz kalabilmesi mümkün değildir. Bu anlayışla birlikte sorunlarımızı çözeceğiz. İnanç ve düşüncelerimiz arasındaki aynı ya da farklı yönleri doğru olarak öğrendiğimizde birbirimizi daha iyi anlayacak, daha iyi tanıyarak, karşılıklı iletişim bağımız da güçlenecektir. Alevi kardeşlerimiz bizleri olduğu gibi tanıyacaktır. Bu düşünceyle okullarda okutulan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinin programını, ülkenin kültürel ve dini yönden sahip olduğu çeşitliliği göz önünde bulundurarak, yeniden düzenledik ve düzenliyoruz. Alevi, Sünni ve diğer inanç ve kültürleri ana hatlarıyla tanıtıcı konulara yer verdik. Dinimiz İslam´ı temel özellikleriyle tanıtıcı bilgiler yanında dindeki değişik yorumları özellikle de Alevilik kültürünü okullarda evlatlarımıza öğretmeyi hedefliyoruz. Çocuklarımız bu derslerle Allah´ı, Peygamberimizi ve Ehli Beyti tanıyacak, bütün milletimizin değer verdiği inanç önderlerinin fikirlerini öğreneceklerdir.
Sayın vakıf başkanım ´bugün gururla Alevi olduğumu söylüyoruz´ dedi. Eskiden bu çığırı açan da İzzettin hocamdır. Çığır açmak, yol açmak, zordur. Bu yolu açtığı için kendisine çok teşekkür ediyorum. Bir söz var biliyorsunuz, ´Yetmez ama evet.´ Bakın bizim çocukluk dönemimizde gerçekten Aleviler var mıydı yok muydu bilinmezdi ama Allah´a hamdolsun geçmişe kıyasla diyoruz ki, ´Biz kardeşiz, bu farklılıklar ortak noktalarımızın yanında yüzde bir bile değildir.´ Şimdi Erdoğan başkan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde yeni dönemde neler yer almalı şeklinde bir çalışma yaptı. Neler beklediklerine ilişkin bir çalışmayı bize aktardılar. Arkadaşlarımızla bir çalışma yapıp aktardıkları konuları, yeni müfredatta kardeşlerimize vermek istiyoruz. Bu programlarla mili ve dini değerlerimizi öğrenen, ülkesini ve milletini seven, evrensel değerlere açık bir nesil yetiştirmeyi hedefliyoruz."
"İnsanların en önemli ihtiyaçlarından biri şüphesiz inanç özgürlüğüdür"
Bakan Yılmaz, bu hedeflerin sadece okul programlarıyla da gerçekleştirilemeyeceğinin de farkında olduklarını belirterek, "Her şeyi Milli Eğitimden beklemek de doğru değildir. O halde bu konuda başta anne babalara, eğitimcilere aydınlara, kanaat, inanç önderlerine, Alevi vakıf ve derneklere, siyasetçilere, medya kuruluşlarına, kısacası milletimizin her kesimine büyük sorumluluk düşmektedir. İnsanların en önemli ihtiyaçlarından biri şüphesiz inanç özgürlüğüdür. Bu konuda hükümet olarak kalıcı çözümler üretmeye çalışıyoruz ama Alevi kardeşlerimizin sorunları olduğunu biliyoruz ve biz hükümet olarak bu sorunları çözmede karalıyız, ama birlikte çözeceğiz. Düzenlediğimiz Alevi çalıştaylarının amacı da Alevi kardeşlerimizin sorunların çözmek için yapılan çalışmalardır. Bu konudaki sorunları birlikte çözeceğiz." şeklinde konuştu.
Türkiye´de kimsenin inancı, düşüncesi ve yaşam tarzı nedeniyle suçlanıp, ötekileştirilemeyeceğini aktaran Yılmaz, "Çanakkale´de milli mücadelede, demokrasi kesintiye uğratılmak istendiği dönemde bu milletin bütün fertleri olarak nasıl birlikte mücadele ettiysek bundan sonra da bu ülkede barış içerisinde, Aleviler, Sünniler ve diğer inanç mensupları olarak yaşayıp bu ülkeyi çağdaş uygarlık seviyesini üzerine çıkaracağız. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Bizler bu güzel ülkenin eşit vatandaşlarıyız. Yaşadığımız coğrafya hepimizi bağrına basmıştır. Bu güzel ülkede huzur ve barış içinde yaşamak ortak irademizdir. Bu irade doğrultusunda dayanışmamızı artırmamız ortak görevimizdir." dedi.