İsmail Koncuk: Umarız Olumsuzluklar 2016'da Kalır

Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, geride bıraktığımız 2016 yılını ve gelişmeleri değerlendiren bir yazı kaleme aldı.

Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, geride bıraktığımız 2016 yılını ve gelişmeleri değerlendiren bir yazı kaleme aldı.

Genel Başkan Koncuk yazısında şu değerlendirmelerde bulundu; 

“Siyasi, askeri, sosyal ve ekonomik olarak son derece olumsuz gelişmelere sahne olan bir yılı geride bıraktık.  Hiç kuşkusuz ki 2016, Türk tarihine kara bir leke olarak geçecek hain darbe girişimi ile hatırlanacak bir yıl olacaktır.  15 Temmuz akşamında Türk Silahlı Kuvvetleri içinde nüvelenmiş bir grup, tarihte eşine az rastlanır bir ihanete imza atarak millet iradesini ayaklar altına alma, seçimle gelmiş iktidarı silah zoruyla indirme ve ülke yönetimine gayri meşru yolardan el koyma amacıyla, milletimize karşı kanlı bir saldırı gerçekleştirmiştir. Türk Silahlı Kuvvetlerimizin büyük bir bölümü, emniyet güçlerimiz ve Türk milleti bir bütün olarak, 15 Temmuz günü tarihi bir sınavı başarıyla vermiş ve iradesine karşı girişilen saldırıyı, feraseti ve cesareti ile bertaraf etmeyi başarmıştır. Eli kanlı katiller devletine, cumhuriyetine ve iradesine sahip çıkan milletimize kurşun yağdırırken 242 vatandaşımızın şehadeti, binlerce vatandaşımızın yaralanarak gazi olmasına rağmen milletimiz, siyaset üstü bir tavırla devletimizin büyük bir badireyi en hafif hasarla atlatmasını sağlamıştır. Kuşkusuz ki bu başarıda, görevlerini layıkıyla yerine getiren, her türlü olumsuz koşula rağmen kamu hizmetlerini sürdürerek devlet mekanizmasının işlemesine ve ülkenin bir kaos ortamına sürüklenmesine engel olan kamu görevlilerimizin payı da büyük olmuştur. 

15 Temmuz’da yaşadığımız bu ihanetin ardından OHAL ilan edilirken 100 binin üzerinde kamu görevlisi çıkarılan KHK’lar aracılığıyla gerek açığa alma gerekse ihraçlar yoluyla kamu kurum ve kuruluşlarından uzaklaştırılmış, 42 bin dolayında kişi de terör örgütü üyeliği suçlamasıyla tutuklanmıştır. Bununla birlikte hain darbe girişimi bahane edilerek kamuda yeni bir yapılanmaya gidilmesi, KPSS’nin baypas edilerek kamuya sözlü sınavla personel alımının yaygınlaştırılması, demokratik teamüllerin göz ardı edilerek rektörlüklere, HSYK gibi kurullara seçimsiz atamalar yapılması, kamu görevlileri lehine alınmış mahkeme kararlarının ısrarla uygulanmayarak hukukun üstünlüğü ilkesinin hiçe sayılması gibi uygulamalar da kamuda büyük bir huzursuzluğun yaşanmasına neden olmaktadır. Bu süreçte Türkiye Kamu-Sen olarak her türlü terörist faaliyete karşı en etkili önlemlerin alınması ve terör örgütü üyesi olduğu ispat edilenlerin en ağır cezalara çarptırılması konusundaki kararlılığımızı ısrarla sürdürüyoruz. Buna karşın, kurunun yanında yaşın da yanmaması ve hiçbir masum vatandaşımızın bir haksızlığa uğramaması adına masumiyet karinesinin işletilmesinin, suç unsurları arasında sayılan bir sendikaya üye olma, bir bankaya para yatırma gibi faaliyetlerin kişilerin terör örgütü üyeliğiyle  suçlanmasına dayanak oluşturmaması, kişilerin terör örgütü ile ilişkilendirilmesinde 15 Temmuz’un milat olarak kabul edilmesi ve suçlu oldukları kesin delillerle ortaya konmamış kamu görevlilerinin soruşturmalarının işleri başında gerçekleştirilmesi talebimizi de yineliyoruz. 15 Temmuz’da yaşadığımız bu kalkışmanın temel sebeplerinden birinin; kamuda liyakat ilkesine uyulmadan, yandaş bir kesim oluşturmak adına yapılan adam kayırma ve ötekileştirme olduğu, bu durumdan faydalanan bir grubun ayrıcalıklı bir kesim yaratarak Devletimizin en kilit noktalarına kadar sızmasına neden olduğunu, liyakat ilkesinin uygulanmaması, kişiye bağlı, mülakata dayalı atama ve terfi sisteminde ısrar edilmesi durumunda buna benzer grupların devlet içinde kendilerine yeniden yer edinme imkânı bulacaklarını özellikle vurguluyoruz.        

Geride bıraktığımız yılda bizleri derinden yaralayan bir başka unsur ise artan terör olayları ve buna bağlı olarak verdiğimiz kayıplar olmuştur. 2015 yılının temmuz ayından sonra artışa geçen terörist faaliyetler, 2016 yılı ile birlikte zirveye çıkmış, yüzlerce asker, polis ve sivil evladımız kahpece kurulan tuzaklara kurban gitmiştir. Artan bu terör eylemleri üzerine; ülkemizi yeni bir paylaşım savaşının sıcak çatışmasına çekmek amacındaki dış güçlerin içimizdeki hain işbirlikçileri ile birlikte yürüttükleri planlarını bozmak, teröristlerin lojistik ve insan kaynağı olarak kullandıkları yakın coğrafyamızı güvenli bir bölgeye dönüştürmek ve sınırlarımızın yanı başında bir oldu bitti ile terörist oluşumların konuşlanmasına izin vermemek üzere, ağustos ayında başlatılan Fırat Kalkanı Harekâtı, Türkiye Cumhuriyeti’nin bekası için son derece önemli bir dönüm noktası olmuştur.  Bu tarihten sonra Devletimizin terörle mücadele konsepti savunmacı anlayıştan, önleyici yaklaşıma geçerken, terörü kaynağında kurutmak ve teröristle kesintisiz olarak her alanda mücadele etmek temelinde bir güvenlik politikası benimsenmiştir. Türkiye Kamu-Sen’in yıllardır dile getirdiği, “Teröristle müzakere değil mücadele edilir” anlayışının yetkililerimiz tarafından da nihayet hayata geçiriliyor olması, ülke güvenliğimiz noktasında atılan olumlu adımlardan bir tanesi olmuştur.        

Geride bıraktığımız yıl, Halep, Telafer, Musul, Doğu Türkistan, Arakan, Filistin gibi insanlığın kanayan yarası haline gelen sorunlar içimizi yakmaya devam etmiş, kanla beslenen emperyalist sömürgeci güçlerin pervasız saldırıları insanlık adına bir utanç vesikası olarak tarihteki yerlerini almıştır.      

2016 yılında yaşadığımız olumsuzluklar yalnızca askeri ve siyasi alanla sınırlı kalmamış, ekonomik anlamda da büyük sıkıntılar baş göstermiştir. Borçlanma temelinde, bütün verimli ve kârlı kuruluşların özelleştirilmesiyle desteklenen sıcak paraya bağlı, üretim yerine tüketime dayalı ekonomi politikaları, daralan tüketim imkânlarına paralel olarak krize girmekte, hizmet sektörü de istihdam üretemediği için işsizlik sürekli olarak artış göstermektedir. Bugün itibarı ile 3,5 milyonu aşan resmi işsiz sayısı %11,3 oranına ulaşmış, istatistiklere dahil edilmeyen işsizlerle birlikte işsiz sayısının 5 milyonu bulduğu tahmin edilmiştir. 

Özellikle döviz kurlarında yaşanan artış, özel sektörü ve kamu maliyesini derinden etkilemektedir. 2015 yılı sonunda 2,91 olan dolar kuru %21’lik artış göstererek 2016 yılı aralık ayı sonunda 3,52 lira seviyesine yükselmiştir. Bu artışa bağlı olarak akaryakıt fiyatları başta olmak üzere bütün tüketim malzemelerine zam gelmiş, memur maaşları dolar kuru bazında %7 oranında eridi ve alım gücü 2008 yılı seviyesinin bile gerisine düşmüştür.   

Ekonomi politikalarındaki yanlışlara, siyasette yaşanan gelişmeler de eklenince 2016 yılının son çeyreğinde ekonomi %1,8 oranında küçülmüş, ekonomi için tehlike çanlarının asıl 2017 yılının ilk çeyreği için çaldığı ifade edilmiştir. Her kriz döneminde olduğu gibi yine iş adamlarını ve sermayeyi koruyucu tedbirler alarak bu türbülanstan çıkılamayacağı, ekonominin iki bacağı olan üretim ve tüketimin birlikte desteklenmeden, krizlere karşı alınacak tedbirlerin yeterli olmayacağı bilinmelidir.  

Bütün bu gelişmeler, gerçekçi çözümler üretilmediği takdirde ülkemizde paranın değer kaybetmesine rağmen ekonomik durgunluğun da alabildiğine sürdüğü bir stagflasyon sürecinin yaşanması ihtimali olduğunu ortaya koymaktadır.       

Önümüzdeki yıl memurlar adına önemli gelişmelere sahne olacaktır.  2017 yılının ağustos ayı, kamu görevlilerinin 2018 ve 2019 yıllarına ilişkin mali ve özlük haklarının belirleneceği toplu sözleşme görüşmelerine sahne olacaktır. Hatırlanacağı üzere bundan önceki toplu sözleşme görüşmeleri 2015 yılında gerçekleştirilmiş ve yetkili konfederasyon ile hükümet anlaşarak memurların 2015 yılı enflasyon farkı alacağından %1,8’ini iç etmiş, 4/C’li çalışanların mahkeme kararıyla aldıkları 550-600 TL tutarındaki ek ödeme miktarını 150 TL’ye düşürmüştü. Üstelik bu kararlar, sözde yetkili sendikaların alkışları ve tezahüratları altında imza altına alınmıştı. 

Biz, o zaman toplu sözleşme metnine ilişkin eleştiri ve endişelerimizi dile getirirken 4/C’li personel, memur işi yapan kamu işçileri, sözleşmeli personelin kadro konusu başta olmak üzere birçok hususta ucu açık düzenlemeler yapıldığını, toplu sözleşme metinlerinin kesin bağlayıcı hükümler içermesinin zorunlu olduğunu ifade etmiştik.

Bugün gelinen noktada, 2016 yılının başında yürürlüğe girmesi gereken maddelerin dahi uygulamaya konulmadığı, kadro bekleyen 4/C’li ve sözleşmeli personel ile üniversite mezunu işçilerin beklentilerinin karşılanmadığı, bu haliyle toplu sözleşme görüşmelerine hem de yetkili sendikalar eliyle gölge düşürüldüğü gerçeğiyle karşı karşıyayız. Taşeron çalışanlarının da kadro beklentilerinin doruğa çıktığı bu noktada, artık kamuda güvencesiz çalışanın kalmadığı bir yapıya geçilmesi elzemdir. 

Memurun iş güvencesinin bile kaldırılmasının tartışıldığı bir dönemde, önümüzdeki toplu sözleşme sürecinin de bir hezimetle sonuçlanmaması için Türkiye Kamu-Sen’in o masaya yetkili olarak oturması gerektiği bir kez daha görülüyor. Buna karşın biz, her şart altında kamu görevlilerimizin ve emeklilerin haklarını koruma, memurları masada peşkeş çekenlerin ipliğini pazara çıkarma ve yanlışlar karşısında yetkilileri uyarma görevimizi 2017 yılında da kararlılıkla yerine getireceğiz. 

Geride bıraktığımız yılın hiç de iç açıcı geçmediğini ifade etmiştik ancak Kuran-ı Kerim’de mealen “Sizin hayır bildiklerinizde şer, şer bildiklerinizde hayır vardır” buyurulmaktadır. Umudumuz odur ki, 2016 yılında yaşadığımız bütün olumsuzluklar ülkemiz, milletimiz ve devletimiz için hayırlı kararların başlangıçlarına vesile olmuş olsun. 

Bu duygu ve düşünceler ışığında bizlerin huzur ve refahı için gerek yurt içinde gerekse yurt dışında adeta göğüs göğüse bir muharebe yürüten tüm güvenlik güçlerimizin kısa zaman içinde bu operasyonları kesin bir zaferle taçlandırması, artık bir tek güvenlik mensubumuzun ve vatandaşımızın burnunun dahi kanamadan ülkemizin içinde bulunduğu bu karanlık süreçten daha da güçlenmiş olarak çıkması, yeni umuduyla tüm vatandaşlarımızın yeni yılını kutluyor, 2017 yılının tüm insanlığa hayırlar getirmesini temenni ediyorum”

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

MEB PERSONEL Haberleri