İnsanca Yaşamak İçin Çalınan itibarımızın iadesini İstiyoruz

İnsanca Yaşamak İçin Çalınan itibarımızın iadesini İstiyoruz

EĞİTİM-BİR-SEN ANKARA ŞUBELERİ ADINA MEMUR-SEN ANKARA İL BAŞKANI VE EĞİTİM-BİR-SEN 1 NOLU ŞUBE BAŞKANI MUSTAFA KIR’IN Basın Açıklamasıdır. /19.04.2012

İnsanca Yaşamak İçin Emeğimizin Karşılığını, çalınan itibarımızın iadesini İstiyoruz.

Değerli basın mensupları ve değerli eğitim çalışanlarımız,

Bugün Eğitim-Bir-Sen olarak 81 ilde emeğinin karşılığını alamayan hak ettiği itibarı göremeyen, “Ek Ödeme mağduru öğretmenlerin, üniversite hocalarının, yıllarca emekleri sömürülen fakat sistem içinde yok sayılan uzmanların, denetmenlerin şube müdürlerinin, saymanların, memurların şeflerin teknisyenlerin, teknikerlerin hizmetlilerin şoförlerin 4/C’ lilerin emeklilerin velhasıl tüm eğitim emekçilerinin hislerine tercüman olmak,   Devlet ödeneği almadan okulunun tüm ihtiyaçlarını giderme yolunda fedakârca çalışan,  okul aile birliğine yapılan gönüllü bağıştan dolayı sorgusuz sualsiz potansiyel suçlu sayılan, yağcılık adına uyduruk cezalarla tertemiz sicilleri insafsızca lekelenen okul müdürlerimize sahip çıktığımızı haykırmak,Haksızlığa uğrayan okul yöneticilerimizin haklarını yasal yollardan savunacağımızı haksızlık yapanlarla yargı önünde hesaplaşacağımızı duyurmak üzere buradayız. Eğitim çalışanları olarak bize reva görülen sefalet ücretini protesto etmek için buradayız. Emeğimizin karşılığını yansıtmayan adımıza düzenlenen bordroları yakmak için buradayı

            2,5 milyon kamu çalışanının 2/5 si eğitim-öğretim ve bilim hizmet kolunda bulunmaktadır. Her fırsatta eğitime verdiği önemi dile getirmekten çekinmeyen, merkezi bütçeden en fazla payın eğitime ayırıldığını iddia eden, her alanda kalkınmanın  başladığını, refah düzeyinin arttığını ve kişi başına düşen milli gelirin 15 bin doların üzerine çıktığını, büyüme hızı açısından. Avrupa da  1. Dünyada 3. Sırada yer aldığımızı  övgüyle anlatan hükümete , ,eğitim emekçilerinin yüzde 66,4'ü 'nün yani 3 öğretmenden ikisinin geçinemiyorum' diye feryat  ettiğini, ." birden fazla  bankaya borcu olan öğretmenlerin yüzde 70’e, kredi kartı borcu olanların yüzde 75’´e ulaştığını ve ekonomik olumsuzluklar nedeniyle sağlık sorunları yaşayan öğretmenlerin oranının yüzde 60´ın üzerine çıktığını ifade etmek isterim..

 

  Eğitim çalışanları her gün biraz daha ekonomik gücünü kaybediyor. Sadece ekonomik gücünü değil aynı zamanda itibarını da kaybediyor. Dün kendisine bir harf öğrettiği için köle olunacak kadar kıymeti bilinen öğretmen, ne yazık ki gördüğü hakaretler ve ithamlar yüzünden adeta köle muamelesine tabi tutuluyor.

 

" 9/1 inde göreve başlayan öğretmenin aldığı maaş 1.577  TL, 1/4 ündeki öğretmenin aldığı n maaş ise 1827,26 TL. 7/1 indeki öğretim görevlisinin aldığı maaş ise 1.856 TL olup, Öğretmenin saat başı aldığı Ek ders ücreti de sadece 7,82 TL dir. Cumhuriyetin ilk yıllarında maaşıyla 25 adet cumhuriyet altını alabilen bir öğretmen maalesef bugün aldığı maaş ile ancak 3 adet altın alabiliyor. Tatil yapmak, günlük gazete almak, evinde internet hizmetlerinden yararlanmak, alanıyla ilgili eserleri takip etmek özellikle eşi çalışmayan öğretmen için lüks sayılır hale gelmiştir. hali pür melali ortada olan eğitim çalışanlarının, eğitimi ve ülkeyi geleceğe taşımayı bırakın, kendilerini gelecek aya taşıyacak mecalleri kalmamıştır..Bu tablo eğitime ve eğitim emekçilerine gösterilen değerin mi? Değersizliğin mi ifadesidir. Kamuoyunun takdirlerine arz ediyorum.

                Değerli basın Mensupları; Öğretmen sorunları ile eğitimin niteliği arasında doğrudan bir ilişki vardır. Sorunlu öğretmenden asla nitelikli bir eğitim beklenemez. 2 ay yaz tatillerinin 3 ay gibi gösterilmesinden, Ek ödemede yok sayılmasından yıllarca köy köy,  ilçe ilçe, il il dolaştıktan sonra bir yerde hizmete devam kararı alan öğretmenlerin ve ailelerinin rotasyon haberleri ile sürekli taciz edilmesinden, norm dışına itilme kaygılarından dolayı eğitim çalışanları sıkıntılıdır. Gönülleri yorgun sinirleri gergin ve sabır taşları çatlamak üzeredir.                            

 

             Bilindiği üzere 666 Sayılı KHK gereği yapılan Ek Ödeme artışlarıyla farklı kurumlarda emsali bulunan unvanlarda bulunan kamu çalışanlarının maaşları eşitlenmek suretiyle sınırlıda olsa iyileştirme yapılması memmuniyet vericidir. Ancak TBMM,C.Başkanlığı ve üst kurul gibi bazı kurumlarda aynı unvanla çalışanların bu eşitlemenin dışında tutulmasını, kamu görevlilerinin büyük çoğunluğunu oluşturan öğretmen, akademisyen gibi çalışanların, diğer kamu kurumlarında emsalinin olmadığı gerekçesiyle yok sayılarak ek ödemelerinde artış yapılmamasını, MEB bünyesinde  joker gibi her alanda çalıştırılan uzmanların yok sayılmasını,ekonomik durumlarının sürekli erozyona uğratılmasını eğitimcilere vurulmuş bir darbe olarak kabul ediyoruz.

 

    Her ne kadar Hükümet 666 Sayılı KHK yi eşit işe eşit ücret vermek amacıyla çıkardığını iddia etse de uygulanışı itibariyle çalışma barışı bozulmuş, kamu çalışanları arasında yeni adaletsizlikler ve mağduriyetler oluşmuştur. Alt birimlerde çalışanlarla üst birimlerde çalışanlar arasındaki makas iyice açılmıştır.  Şimdi sosyal açıdan moralsiz, ekonomik açıdan yetersiz olan 650 bin öğretmen,100 binden fazla akademisyen toplu sözleşme masasında ek ödeme hakkının iadesini ve yapılan adaletsizliğin giderilmesini istiyor.

         

Adrese teslim yasalar çıkarılarak,  M. vekiline, Meclis çalışanına, danışmanına, şoförüne, sekreterine, üst düzey bürokratlarına gizli kararname ile para aktarılırken, Patronların milyon dolarlık “usulsüz sanal kumar cezaları” bir kalemde silinirken ‘cömertlik damarları kabaran, eğitim çalışanları söz konusu olduğunda bütçenin kara deliklerini gösteren, kamu maliyesinin bozulacağını söyleyen, kriz senaryolarını gündeme taşıyan, toplu sözleşme masasına dönük mesajlarıyla daha şimdiden adeta ortamı germeye çalışan Maliye Bakanı’, Mehmet Şimşek’i kamuoyu önünde açıkça uyarıyoruz. Sn bakan Felaket tellallığını bırak, dar ve sabit gelirli eğitim çalışanlarının içine sineceği ekonomik artışı sağlamaya bak.   Kusura bakma sayın bakan bu sefer kuru gürültüye papuc bırakmayacağız. Hakkımızı söke, söke ya alacağız ya alacağız.

Mart 2012 itibarıyla yıllık enflasyon TÜFE’de 10.45’i bulmuş, 2012 yılında kullanılan maktu harçların artırılmasında yeniden değerleme oranı 10.26’ya yükselmiş, sadece Mart ayında, evlerde kullanılan elektriğe yüzde 9.26, doğalgaz fiyatına yüzde 18.70 zam yapılmıştır. Yapılan zamlarla her hafta değişen akaryakıtın litre fiyatının geldiği noktayı açıklamaya bile gerek yoktur. Eğitim çalışanları olarak 2,5 milyon kamu çalışanını ve 1 milyon 8 yüz bin kamu emeklisini ilgilendiren Toplu Sözleşme Uyum Yasamızın çıkmasını ülkeyi germeme adına 19 aydır sabırla bekledik, “,Biz kamu çalışanları olarak Hükümetten Masada ortamı geren değil, eğitim çalışanlarının hakkını ‘veren hükümet’ olmasını bekliyoruz.” Bir an önce toplu sözleşme masasının kurulmasını ve hükümetin, enflasyona ezilen değil, enflasyonu ezen bir teklifle kamu çalışanlarının karşısına çıkmasını bekliyoruz.

 

Bilindiği üzere Konfederasyonumuz tarafından tüm kamu çalışanlarını ilgilendiren toplu sözleşme taleplerimiz kamuoyuyla paylaşılmıştır. Şimdi özellikle eğitimcilerimizi ilgilendiren bazı taleplerimizi sıralamak istiyoruz.

% 16 lık genel maaş zammıyla birlikte, Ek Ödeme mağduru öğretmenler ve öğretim elemanlarına 50 puan artış yapılmasını, yani 314 TL ek ödeme verilerek mağduriyetinin giderilmesini, eğitimcinin hak ettiği ekonomik seviyeye çıkarılmasını ve ek ödemenin emekliliğe yansıtılmasını bekliyoruz.

 

                1/4ünden emekli olan öğretmen, uzman, Şb. Müdürü ve M.Eğitim Müdür Yardımcısı gibi eğitim çalışanlarına 3600 Ek gösterge verilmesini istiyoruz.

Her şey zamlanırken, 7,82 TL de kalan ek ders birim ücretinin  Günümüz şartları dikkate alınarak  15 TL’ye çıkarılmasını, damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmamasını, ek ders esaslarının değiştirilerek adaletli bir dağıtımın ortaya konulmasını bekliyoruz.

İstihdamda güçlük çekilen yörelerde bazı kamu çalışanlarına uygulanan ek tazminat uygulamasının eğitim çalışanlarına da uygulanmasını istiyoruz. Hükümet, herkese kesenin ağzını açıyor. Eğitimciye gelince ek tazminat yerine ek fedakârlık istiyor.

 Bu çarpıklığın düzelmesini, 2006/10344 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına ekli 4 sayılı Cetvel’de yer alan yörelere sürekli görevle atananlara bu yörelerde fiilen çalıştıkları sürece ek gösterge dâhil en yüksek devlet memuru aylığının; 1. bölgede görev yapanlara yüzde 10, 2. bölgede görev yapanlara yüzde 20, 3. bölgede görev yapanlara yüzde 30, 4. bölgede görev yapanlara yüzde 40, 5. bölgede görev yapanlara yüzde 50, 6. bölgede görev yapanlara yüzde 60, 7. bölgede görev yapanlara yüzde 90’ı oranında ek tazminat ödenmesini istiyoruz.

Yılın ilk altı ayında yapılan  artışın ikinci altı aylık sürede geri alınmamasının önüne geçilmesi için Vergi matrahının yükseltilmesini veya vergi oranının düşürülmesini istiyoruz.

24 Kasım Öğretmenler Günü’nde tüm eğitim çalışanlarına ikramiye verilmesini, Bakanlık denetçilerine ödenen makam ve görev tazminatlarının il eğitim denetmenlerine de ödenmesini, üniversitelerde çalışan idari personele de geliştirme ödeneği verilmesini, öğretim elemanlarının ek ders saatlerinin azaltılıp, ücretlerinin artırılarak bilimsel çalışmaya zaman ayırmasına imkan tanınmasını, Kredi Yurtlar personeline daha önce olduğu gibi ikramiye ödenmesini, öğretim yılına hazırlık ödeneğinin tüm eğitim çalışanlarına yıllık 1000 TL olarak verilmesini, İLKSAN’a zorunlu üyeliğin kaldırılmasını, askerliğini yedek subay olarak yapan eğitim çalışanlarının OYAK kesintilerinin iade edilmesini ve kamuda üvey evlat muamelesi yapılan 4/C’lilere kadro verilmesini talep ediyoruz. .  

         Özür grubu tayinlerinin yılda 2 defa yapılmasın, ağustos ayında gerçekleştirilecek özür grubu atamalarında 2011 yılının Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında ataması yapılan fakat  5 Eylülden sonra göreve başlatılan 48 bin öğretmen için   bir yıllık sürenin hesaplanmasında 30 eylül tarihinin  baz alınarak yapılmasını,. Kariyer basamakları uygulamasındaki süren belirsizliğin giderilmesini istiyoruz.

Buradan, eğitim çalışanlarına sahip çıkmayan, sahip çıkmadığı gibi sözleri ve uygulamaları ile eğitimcileri karşısına almayı ilke edinen Milli Eğitim Bakanı’na sesleniyor, Hangi kararları alırsanız alınız, hangi Hammurabi kanunlarını çıkarırsanız çıkarınız öğretmeni yöneticiyi dışlayarak elde edeceğiniz hiçbir başarı yoktur.  Zira kendi askeriyle kavgalı olan bir komutanın zafer kazanması asla mümkün değildir

Sayın Dinçeri 4+4+4’le ilgili eğitimciyi ve toplumu huzursuz etmekten başka bir işe yaramayan çelişkili açıklamalardan derhal vazgeçmeye davet ediyoruz.. Sendikamızın katıldığı KİK toplantılarında imza altına aldığımız özellikle yöneticilerin 6 saat derse girmelerini zorunluluktan çıkaran kararın hayata geçirilmesini ivedilikle bekliyoruz.

 

Eğitim çalışanları olarak Biz kimseden lütuf beklemiyoruz. Emeğimizin ve alın terimizin karşılığını çalınan itibarımızın iadesini istiyoruz.‘Ekonomi büyüyor, Türkiye zenginleşiyor’ diyenlere, eğer büyüme varsa büyümeden payımızı verin diyoruz. Eşitlik ve adalet adına düzenleme yapanların ortaya çıkardıkları eşitsizlik ve adaletsizliğin giderilmesini istiyoruz. Toplu sözleşme masasında içimize sinen, emeğimizin karşılığını ifade eden yeni bordroyu önümüze koymasını istiyoruz.  Şimdi hep birlikte bordroları yakıyoruz.

Bugünden itibaren bir hafta boyunca derslere, “Eğitim Çalışanıyız, İnsanca Yaşam İçin Hakkımızı İstiyoruz” yazan kokartlarla gireceğiz. Bütün arkadaşlarımızı, kokartları yakalarına takmaya davet ediyor, önümüzdeki hafta yapacağımız eylemde buluşmak üzere herkese teşekkür ediyoruz.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

KAMU PERSONELİ Haberleri