Gamze KOLCU
BEDEN eğitimi öğretmeni Seçil Esmanur Erdem (42), 22 Kasım 2013'te dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan'a hakaret ettiği ve konvoyuna yumurta attığı iddiasıyla meslekten ihraç edildi. Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu'nun kararının ardından Hürriyet'e konuşan Erdem, hayatını altüst eden geceyi zaman zaman sesi titreyerek anlattı. Seçil öğretmen, özetle şunları söyledi:
'GÖRDÜM' DİYE BAĞIRDI
"22 Kasım 2013 Cuma akşamında yüksek lisans dersimin bitişinin ardından anneannemin evine gittim. Evde hasta ziyaretine gelen misafirler vardı. Kuzenimle birlikte mutfağa geçtik. Dışarıdan sesler gelince camdan dışarı baktım, kalabalığı gördüm. Caddenin köşesinde bulunan postanenin orada, siyah bir cipin içinde bulunan kişiler binalara bakıyordu. O sırada camdan dışarı baktığımı gördüler ve birisi arabadan inip 'Gördüm seni, Başbakan'a sen hakaret ettin' diye bağırarak binanın altına doğru yürüdü. Cadde eğimli ve anneannemin evi 3'üncü katta olduğu için o kişiyi görebilmek için eğilmem gerekti.
KORUMALAR KAPIYI TEKMELEDİ
Bağırmaya ve beni suçlamaya devam ettiği için cevap verdim. 'Ben salak mıyım, hem hakaret edeceğim hem de camdan bakacağım. Sadece sesler geldiği için dışarı bakıp ve olup biteni anlamaya çalışıyorum' dedim. Adam benimle tartışmaya ve hakaret etmeye, 'MOBESE'ler görüntünü aldı, sesin kayıt altında bak ben sana neler yapacağım' diyerek parmak sallamaya başladı ve 'Terbiyesiz çabuk aşağıya in' dedi. Söz konusu kişilerin Başbakan'ın koruması olduğunu bile bilmiyordum. Aşağıya indim ve daha sonra polisler geldi. Anneannemin, babamın, kuzenimin ve benim nüfus cüzdanlarımızı istediler.
BAŞKA OKULA SÜRDÜLER
Daha sonra polis beni Emniyet'e götürdü ve hakaret edenin ben olduğumu gören bir de yalancı şahit bulmuşlar. Onlar benden şikayetçi oldu, ben de onlardan. Beni hakaret ettiğim suçlamasıyla Emniyet'e götürdüler, yumurta atma olayını ise daha sonradan çıkardılar. O geceyi nezarette geçirdim. Karakolda alınan ifademin ardından sevk edildiğim mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldım. Salı günü Trabzon Bedri Rahmi Eyüboğlu Ortaokulu'na gittiğimde Milli Eğitim Bakanlığı'nın okul idaresini aradığını ve görevden alındığımı öğrendim. Beni başka bir okula sürdüler.
KİMSE ARKAMDA DURMADI
İlk duruşmada hakim, cadde üzerindeki bir pasajda güvenlik görevlisi olarak çalışan yalancı şahidi sıkıştırdı ve iki ifadesinin de birbirinden farklı olduğunu söyledi. Trabzon 2'nci Sulh Ceza Mahkemesi'ndeki dava sonucunda 7 bin 80 lira para cezasına çarptırıldım. Karara itiraz etmek istediğimde ise kendi avukatım da dahil olmak üzere herkes bana 'Bu parayı vermeyeceksin ama vazgeç. Bu ülkenin Başbakanı'yla uğraşıyorsun, burnundan getirirler, süründürürler seni' dedi. Korktukları için kimse arkamda durmadı, hiçbir şey yapmadığım halde infaz edildim. Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu'nun kararıyla 3 Kasım'da meslekten ihraç edildim. Ertesi gün görev yaptığım Kireçhane Ortaokulu'na gittim. Eşofmanları ve spor odasının anahtarlarını teslim ettim, öğrencilerimle vedalaştıktan sonra da okuldan ayrıldım. Bundan sonrası için ne yapacağımı bilmiyorum. Yüksek lisans tezim bitmek üzere. Benim için çizilen bir yol daha mutlaka vardır.
BENİ YEM OLARAK SEÇTİLER
Ben bu ülkeye 18 yıl emek verdim, hizmet ettim. Alnımın akıyla öğrencilerimin, ailemin karşısına çıktım. İşimi her zaman en iyi şekilde yapmak için çalıştım. Bana yapılan bu haksızlığın Allah katında da yeri yok. Kul hakkından, dinden imandan bahsedenlerin benden aldıkları ahla yerlerde sürüdüklerini görmek istiyorum. Kimseye hakkımı helal etmiyorum. Korumalar, 'Biz bir öğretmen yakaladık' diyebilmek, devlet memurlarına aba altından sopa gösterebilmek için beni yem olarak seçti. Çığlık çığlığa 'Ben suçsuzum' diye bağırsam da herkes inanmak istediğine inanacak. Koruma görevlilerinin linç kampanyasının kurbanı oldum."
Hürriyet