Atatürk üzerinden iktidarı ve devlet kurumlarını hedef alan istismar siyasetine cevap arşivlerde çıktı. 30 Ağustos Zafer Bayramı, 29 Cumhuriyet Bayramı'na denk gelen haftalarda verilen cuma hutbelerinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün adının anılmadığı iddiasıyla milleti Diyanet'e karşı kışkırtmaya çalışanlara cevap niteliğindeki tarihi belge 3 Mart 1924'te Hilafetin kaldırılmasının ertesi günü yayınlanmış.
DUALAR MİLLET VE CUMHURİYET'E
'Türkiye Reisi Cumhuru' olarak bizzat kendi imzasıyla Gazi Mustafa Kemal Paşa tarafından Dahiliye Vekaleti'ne (İçişleri Bakanlığı'na) oradan da 'Acele' kayıtlı şifre telgraflarla valiliklere gönderilmiş kararnamede Atatürk, "Bundan sonra hutbelerde isim zikredilmeksizin "millet ve cumhuriyetin saadet ve selametine dua edilmesini" istiyor. Duaların 'millet ve Cumhuriyet'in selameti için yapılmasına ilişkin isteğin gerekçesine de hilafeti kaldıran yasal düzenlemede rastlanıyor. İlgili yasanın birinci maddesinde "halifeliğin hükümet, Cumhuriyet, yani TBMM'nin anlam ve kavramı içinde zaten saklı olduğu" belirtiliyor.
ATATÜRK'ÜN İSTEDİĞİ GİBİ
Diyanet İşleri Başkanlığı'nca 30 Ağustos Zafer Bayramı'nın cuma gününe denk gelmesi nedeniyle "Vatan Bize Emanettir" konulu bir hutbe hazırlanmış ancak hutbede Atatürk'e yer verilmediği gerekçesiyle belli kesimler tarafından eleştirilmişti. Hutbede "Tarih boyunca İslam'ın bayraktarlığını yapan, bu cennet vatanı bizlere emanet eden aziz şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi bir kere daha rahmet, minnet ve şükranla yad ediyoruz" ifadeleri ile şehit ve gaziler anılırken hutbenin Atatürk'ün de imzasını taşıyan ilgili kararnamenin ruhuna uygun okutulduğu ortaya çıkmış oldu.
İşte o kararname
Ba'dema hutbelerde ism zikredilmeksizin "millet ve Cumhuriyet'in selamet ve sa'adetine" du'a edilmesi takarrur etmiş ve bu kararun bi'l- cümle vilayete tebliği dahiliye vekaletine havale edilmiştir.