İzliyoruz…
Sürpriz gelişmeler olacak…
İktidar partisi çok yakın bir zamanda ayrışma yaşayacak…
Bölünmeler olacak…
Küsüp bırakanlar olacak…
İcbari yöntemlerle koparılanlar olacak…
Kasetler çıkacak ortaya, nerede, kimin tarafından çekildiği belli olmayan.
Her şeye hazırlıklı olmalı, her ihtimali hesaba katmalı…
***
Osman Şimşek, Şimşek Üretiyor
Fethullah Hocaefendinin adına konuşanlara bir yenisi daha eklendi, Osman Şimşek. Kendileri Hoca efendinin açıklamalarını okuduğumuz herkül org sitesinin editörü. Daima yakında bulunuyor.
Dershane tartışmalarına o da katıldı. Şimdi attığı twetlerle tartışmaya yön veriyor. Sayın Şimşek’in mesajlarını öncelikle cemaat okumalı ve gereğini yapmalı. Bakalım bu olgunluğu hizmet mensupları gösterebilecekler mi?
Osman Şimşek’in mesajları şöyle;
"1) Dün yazdığım mesajlarla özellikle işin bu noktaya gelmemesi için çok çile çekildiğini vurgulamak istedim.
2) Bazen sükûtun çığlığı, bazen Bamteli’nin sedası, kimi zaman gidip gelen mektuplar/mesajlar dilimiz oldu.
3) Heyhat ki garaz akıl ve mantığın, uhuvvet ve dostluğun önüne geçti; maalesef bu noktaya gelindi.
4) Kimse kimsenin ihlas zabıtası olmamalı, herkes kendi muhasebesini yapmalı, uhuvveti daha çok yaralamamalı.
5) Dünkü mesajlarımdan sonra bazıları “fakat” deyip muhatabı olmadığım soruları hakaretlerle yönelttiler.
6) Gördüm ki, kimi insanlar için mesele “hakikati öğrenmek” değil, maksat problemin özünü gürültüye boğmak.
7) Anlayacaklarına inansam, cevapları defalarca verilmiş soruları yine yanıtlayacağım; fakat heyhat...
8) Onlara asla mukabele etmeyeceğim; kat’-ı alaka da mesleğimize yakışmaz ama “siz bilirsiniz!” diyeceğim.
9) Şayet mesele şahsî olsaydı; Allah rızası için yine "sükût murakabesi" der ve sessizliğe bürünürdük.
10) Zira, Hocamızın, kendisine kırk sene hakaret edene bile "şahsî hakkımı helal ettim" dediğini biliyoruz.
11) Fakat mesele millet, hizmet ve emanettir. Onun için, lütfen kimse bize “susun artık” demesin.
12) Meselenin bir oldu-bittiye getirilmeyeceğine inandığımız zaman zaten sükût hikmetine gönüllü döneriz.
13) Lâkin mahcup iki üç ses haricinde Bülent-avaz bir seda yoksa ortada ve hala hatada ısrar emareleri çoksa
14)Tahriklere kapılıp üslubumuzu bozmadan hakikatleri nazikçe seslendirmeyi ve insaf beklemeyi sürdüreceğiz."
Osman Şimşek’in açıklamaları, resmi temaslar için ABD’ye hareketinden önce, "Fethullah Gülen’le bu kez görüşmeyeceğim" diyen Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın açıklamalarından hemen sonra ferçekleşti.
Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a eşlik ettiği son ABD ziyaretinde, heyetten ayrılarak, Fethullah Gülen’i ziyaret etmişti. Başbakan Yardımcı, bugün başlayan ABD seyahatinde Gülen’le yeniden bir araya gelip gelmeyeceği sorularına, "New York’a gitmişken yakın bir yerde bulunan Fethullah Gülen’i ziyaret etmeyi gönülden arzu ederim. Kendisini sevdiğimi, saydığımı daha önce de ifade etmiştim. Ama bu kez ziyaret etmeyeceğim. Çünkü Türkiye’de yaşanan son olaylarla bu ziyaretin eleştirileceğini inanıyorum. Gönlümden çok arzu etmeme rağmen sayın muhterem hocamızla bu ziyaretim sırasında görüşmemiz olmayacak diyerek yanıtlamıştı.
Arınç, dershaneler konusunda ise şunları söylemişti;
"Dershanelerin hepsini hizmet hareketine mensup kurumlar olarak nitelendirirseniz diğerlerine de haksızlık olur. Bu meseleye rasyonel bakmak zorundayız.
Hizmet hareketine bağlı olan kurumlarla ilgili muhterem hoca efendinin hükümetimize karşı yanlış ve farklı bir düşüncesi yoktur. Hükümetimizi ve Başbakanımızı çok sevdiğimizi, dershaneler konusunda farklı düşünüyorsa dershanelerin, etüt merkezlerinin faydalı olduğunu ve kapatılmamasını gerektiğini söylüyor. Kapatmayın ama isterseniz bunları siz kullanın, öğrencilerimize faydalı olsun diyor. Bu bir fedakârlıktır. Diğer dershane sahipleri böyle düşünmüyor olabilir. Böyle bir fedakârlık karşısında hükümetimizin rasyonel düşünmesi gerekir."
***
Eğitim Bir Sen, Neden Net Değil?
Dershane tartışmaları henüz durulmadı.
Özellikle cemaat medyası çok kapsamlı bir faaliyet yürütüyor.
Artık Türkiye'de cemaat medyasının öncülük ettiği dershanelerin niçin kapatılmaması gerektiği yönünde yayın bombardımanı yapan bir medyatik direniş cephesinden söz edilebilir.
Konu, birinci planda öğretmeni ilgilendiriyor, yani öğretmenler dershane konusunda taraftırlar.
Devlet memurluğunun verdiği hukuki konumdan dolayı açıkça görüşlerini açıklayamayan öğretmenler adına sendikalar konuşuyor/konuşmalı.
Eğitim sahasında yetkili olan Memur Sen'e bağlı Eğitim Bir Sen, yetkililerinin dershaneler konusunda net bir şey ortaya koymadıklarını düşünüyorum.
Başkan Sayın Gündoğdu, başından beri konu hakkında hem yeterli performansı sergileyemediği gibi başkanı olduğu sendikanın da görüşlerini net bir şekilde ortaya koyamamıştır.
Şimdi size şöyle bir sual tevcih edilse ne dersiniz:
Eğitim Bir Sen, dershaneler konusunda yapılmak istenen düzenlemeye taraf mıdır yoksa bazıları gibi bu düzenlemeyi "dershanelerin kapatılması" şeklinde mi algılamaktadır?
Takip ettiğim kadarıyla ben bu soruya; Eğitim Bir Sen'in bu konudaki görüşü şudur diyemiyorum.
Ama bu sendikanın tabanının görüşünün ne olduğunu gayet net bir şekilde biliyorum.
Demem o ki Eğitim Bir Sen dershaneler konusunda ortaya net tavırlar koymuyor/koyamıyor.
Haliyle bu da çeşitli spekülatif iddiaları gündeme getiriyor.
***
Bal, Kıvamını Bulamadı
İdris Bal, Polis Akademisi kökenli, beynelmilel ilişkilerde uzman bir profesör.
Çalışmalarını bir ara ASAM bünyesine taşımış ve çeşitli özel üniversitelerde ders vermiş.
Doktora çalışmalarını İngiltere üniversitelerinde yapmış ya işte buraya bir mim koyun.
Başarılı bir kariyer, mükemmel İngilizce, sekiz telif eser ve daha hayatının baharını yaşayan bir potansiyel.
Bir süredir aykırı konuşuyordu.
Parti politikalarına paralel olmayan beyanatları oluyordu.
Başbakan kürsüde konuşurken o Erdoğan’ın söylediklerinin hilafına twetler atıyordu.
Kendisine bu yazıp söylediklerinizden partinin haberi var mı diyenlere:
“Hiç kimseden konuşmak için izin almama gerek yok” şeklinde cevaplar veriyordu.
Yani azıcık politik hayatımızı takip edenlerin anlayabileceği gibi “ihraç” ben geliyorum diyordu.
Ve o talep geldi, muhtemelen Sayın Bal, ihraç edilecek.
Bana henüz bir tebligat yok diyen Bal’a birilerinin sorması lazım: Sen konuşurken kimi haberdar ediyordun ki?
Şık olmadı.
Donanımlı, uluslararası ilişkiler ve güvenlik sorunları konusunda uzman bir isim bedavadan boşa düşecek.
Değerlendirilemez miydi?