Bu gün, âdetim olan mutat medya taraması yaparken güzel bir haber ilişti gözüme. Güzel diye nitelendirdiğim haber şöyle:
“Memur Sen Heyeti CHP Lideri Kılıçdaroğlu ile Bir Araya Geldi”
Kanlı darbe girişimi sonrası sergilediği duruşundan ve Fethullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) gösterdiği tepkiden ötürü Memur Sen Heyeti, CHP'yi ziyaret etti. Genel Başkan Ali Yalçın, Genel Başkan Vekili Metin Memiş, Genel Başkan Yardımcıları Günay Kaya ve Mehmet Emin Esen, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile makamında bir araya geldi.
Görüşmede Yalçın, Tüm siyasi partilerin söz konusu vatan olduğunda eylem ve söylem birliği içerisinde hareket ederek, darbecilere karşı tek yürek olunmasını önemsediklerini belirtti.
Kanlı darbe girişimi anında TBMM'nin açık tutulmasının ve milletvekillerinin oturuma katılmasının anlamlı olduğunu vurgulayan Yalçın, "Bu duruş millete de güç vermiştir, darbe girişimi başarıyla püskürtülmüştür" şeklinde konuştu.
Yeni Kapı mitinginde siyasetin tek bir karede buluşmasını "Normalleşme" olarak değerlendiren Yalçın, "Bu birlikteliğin yeni anayasa ile taçlanmasını istiyoruz. Biz vesayetçi değil, sivil, özgürlükçü bir anayasa istiyoruz. Herkesin kendini bulabileceği bu anayasa sürecinde CHP'nin sorumluluk almasını talep ediyoruz. Biz bu kapsamda MHP'yi de ziyaret edeceğiz. Siyasi partilerimizin elini taşın altına koymasını isteyeceğiz" dedi.
Kılıçdaroğlu ise ziyaretten duyduğu memnuniyet dile getirerek, "Demokrasi hepimiz için çok önemli. Hangi parti olursa olsun, hangi görüşten yurttaşımız olursa olsun, demokrasi için birlikte mücadele etmeliyiz. Darbe girişimini öğrendiğimiz ilk andan itibaren, karşı bir duruş sergileyerek, demokrasiden yana olduğumuzu duyurduk. Ankara'da bulunan milletvekillerimizi TBMM'ye gönderdik" diye konuştu.
Bu süreçte tüm siyasi partilerin ve sivil toplum örgütlerinin iyi bir sınav verdiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, "Kanlı darbe girişimi sırasında Türkiye tek yürek oldu. Bu tarihi bir duruştu. Bu duruşu sonuna kadar korumalıyız" dedi”
Bakın habere oldukça geniş yer verdim. Bu gün yazacağım yazının neredeyse tümünü bu güzel alıntı kapladı.
Türkiye’nin iki vazgeçilmez kurumunu temsil eden iki kimlik. Dünya görüşlerinin farklı kulvarlarda seyretmeleri bir araya gelmelerine engel değil. Türkiye, kaç zamandır bu görüntülere hasretti. Yapılması gereken yapılmış, diyalog ortamı inşa edilmiş. Devamını dilemek te bize düşen bir temenni.
Hatırlarsanız, Ramazan ayında kaleme aldığım bir yazıda sendikalara bir çağrı yapmış, eğitimcilerin kümelendiği sendikaların yönetimlerinin mübarek günlerin feyiz ve bereketinden istifade etmelerini dile getirmiştim. İlave olarak ta sendika liderlerinin bayramlaşma ziyaretlerinin önemini vurgulamıştım. Çağrımın tezahürünü geçen Ramazan Bayramında görmedim ama bu günlerde Sayın Ali Yalçın’ın inisiyatif alarak gerçekleştirdiği ve devam edeceğini belirttiği ziyaretlerini görmek herkesi memnun etmiş görünüyor.
Hani derler ya, bir musibet bin nasihatten evladır. İşte gün gibi tebarüz etti. Adına ister hain darbe kalkışması deyin, isterse benim benimsediğim tabirle Türkiye’yi işgal girişimi deyin bu eşkıya güruhu hepimizi hizaya getirdi. İyi ki hizaya geldik. Artık öteki tabir ettiklerimizle görüşüyor - konuşuyor ve anlaşıyoruz. Farklı taraflarımızı hazinelerimiz olarak kabul ediyoruz. Kimse başka bir kimseye benim gibi olacaksın diye dayatmıyor. Şimdi hamt makamında olalım ve öyle kalalım.
Yaşadıklarımız bir rahmettir. Geceden gündüzü çıkaran, gündüzü geceye dönüştüren Yüce Mevla’mız bizim için musibetleri hayra tebdil etmiştir. Bu yüzden şükrümüzü ziyadeleştirelim ki seyyiatımız hasenatımız olmaya devam etsin.