Alınan bilgiye göre, Yargı Etiği Kuruluna başvuran hakim, bir televizyon kanalında yayınlanan ve tarih sorularının yöneltildiği yarışma programına katılmasının yargı etiği ilkelerine uygun olup olmadığı konusunda tavsiye istedi. Yargı Etiği Kurulu, para ödüllü yarışmaya hakimin katılmasını uygun bulmadı.
Kurulun bağlayıcı olmayan tavsiye niteliğindeki kararında, yarışmada tüm soruları bilen yarışmacıya 1 milyon lira ödül verildiği, soruların tamamının bilinmemesi durumunda, yarışmacıların doğru cevap verdikleri ölçüde para ödülü kazanabildikleri belirtildi.
Yarışma programının internetten de izlenebildiği kaydedilen kararda, programda eğitim durumları ve meslekleri de dahil yarışmacılara bazı sorular yöneltildiği gibi kazanılacak paranın nasıl harcanacağına dair sohbet amaçlı diyaloglara da yer verilebildiği anlatıldı.
Program sunucusu tarafından her bir sorudan önce kazanılacak para ödülü konusunda hem yarışmacı hem de izleyenlere yönelik kısa bilgilendirmeler yapıldığı da bildirildi.
Hakimin tüm faaliyetlerinde hem mesleğe yaraşır şekilde davranması hem de bunu görüntü olarak ortaya koymasının etik bir yükümlülük olduğuna dikkati çekilen kararda, yarışma programında bilgi ölçmenin yanı sıra ödül kazanma unsurunun da öne çıktığı, özellikle yarışmanın jeneriğinde, sorular sorulurken ve program sırasında sunucu ile yapılan diyaloglarda, "para ödülü" temasının sık sık vurgulandığı belirtildi.
Kararda, yarışma programına katılanın öncelikli amacı para ödülü kazanmak olmasa bile bu hususun yarışmanın kamuya yansıyan ve öne çıkan karakteristik bir özelliği olduğu ifade edildi.
"HAKİM HEDİYE KABUL ETMEZ"
Yargıtay Etik İlkeleri'nin, "Hakim hediye kabul etmez ancak umuma açıklama konusundaki yasal gerekler ve hukuk gözetilmek suretiyle tarafgirlik görüntüsüne yol açmayacak veya yargısal görevlerin icrasında kendini etkileme izlenimi oluşturmayacak yüksek maddi değer taşımayan sembolik, hatıra kabilinden hediye, ödül ve benzeri şeyi alabilir. Uluslararası protokol, nezaket, teamül veya kurumsal nezaketin gerektirdiği hallerde hediye kabulü bu kapsam dışındadır." şeklindeki maddeleri hatırlatılan kararda, şu değerlendirmeler yer aldı:
"Yarışma programında ödül olarak para verildiği dikkate alındığında, söz konusu ödülün maddi değer taşımayan, hatıra kabilinden bir şey olarak kabulüne olanak bulunmamaktadır. Aynı nedenle, yarışma sonucu verilen ödül, uluslararası protokol, nezaket, teamül veya kurumsal nezaketin gerektirdiği haller kapsamında da değildir. Hakim, sürekli olarak halkın gözlemine ve kendisi hakkında yorum yapmasına maruz kalacaktır.
Bu nedenle sıradan vatandaşın yük olarak gördüğü birtakım sınırlamaları kabul etmelidir. Söz konusu davranışlar, toplumun diğer üyeleri tarafından gerçekleştirildiğinde olumsuz kabul edilmeyecek olsa dahi, hakim bu sınırlamalara özgürce ve gönüllü olarak katlanmalıdır. Bu durum hakimin hem mesleki hem de özel hayatı için geçerlidir."
Diğer kamu görevlileri ya da yargı faaliyetleri konusunda görev alan kişiler bakımından uygulanmayan kişisel sınırlamaların, bazı hallerde hakim için uygulanabileceğine işaret edilen kararda, bu nedenle, kamu görevlileri ve hatta avukat gibi yargı faaliyetlerinde görev alan toplumun diğer fertlerinin katılabileceği bazı faaliyetlerin, hakimler için uygunsuz sayılabileceği kaydedildi.
Hakimin konuyla ilgili mevzuat hükümlerine aykırı bir davranışta bulunmamaya da özen göstermesi gerektiği ifade edilen kararda, Hakimler ve Savcılar Kanunu'nun 48. maddesi de anımsatıldı.
Bu düzenlemenin, "Hakim ve savcılar, Adalet Bakanının izin vermesi koşuluyla adalet yüksekokulları ile hizmet öncesi, hizmet içi ve bir üst göreve hazırlama kurslarında meslek ile ilgili konularda ders ve konferans verebilirler. Hakim ve savcılar, kanunlarda belirlenenlerden başka, resmi ve özel hiçbir görev alamazlar, kazanç getirici faaliyetlerde bulunamazlar." hükümlerini içerdiği hatırlatıldı.
Kararda, şu tespitler yapıldı:
"Hakimlerin ödüllü yarışma programlarına katılmalarına izin verildiği takdirde, televizyonda yayınlansın veya yayınlanmasın bu tür faaliyetlerinden gelir elde etmeleri, bu 48. madde çerçevesinde tartışmaya açılabilir ve mesleki davranış kurallarının ihlal edildiği yönünde olası şikayetler gündeme gelebilir. Dolayısıyla, hakimlerin mesleki davranış kurallarının ihlali olarak yorumlanabilecek faaliyetlerden uzak durmaları, yargı görevinin özenle yerine getirilmesi bakımından büyük önem taşır. Bir hakim, yapmayı düşündüğü davranışın etik ilkelere uygunluğunu değerlendirirken, diğer mesleki davranış kurallarını da dikkate almalı ve bu kuralları ihlal etmediğinden emin olmalıdır."
SANAT, SPOR VE DİĞER SOSYAL VE EĞLENCE AMAÇLI FAALİYETLER
Hakimlerin, toplumdan soyutlanmamak amacıyla yargı dışı uygun faaliyetlere katılabilecekleri de belirtilen kararda, hakimlerin, yargı makamının itibarını zedelemediği ve yargısal görevlerini gereği gibi yerine getirmesine engel olmadığı müddetçe, sanat, spor, diğer sosyal ve eğlence amaçlı faaliyetlere katılabilecekleri aktarıldı.
Hakimin, yargı dışı faaliyetlerine ayırdığı emek, zaman ve çaba nedeniyle yargı görevini ihmal etmemesi gerektiğinin de vurgulandığı kararda, "Bu yarışmalar için yapılacak başvurular, ön eleme ve mülakat aşamalarının yanı sıra, daha çok doğru cevap vermek ve dolayısıyla daha çok para ödülü kazanmak için gösterilen çaba, yargı dışı faaliyete aşırı derecede özen ve zaman harcanması riski doğurabilir. Böyle bir durum da hakimin yargısal görevini yerine getirme kapasitesinin azalmasına yol açar." ifadeleri kullanıldı.
Kararda, para ödülünün, yüksek maddi değer taşımayan sembolik veya hatıra kabilinden bir şey olarak nitelendirilemeyeceği, bu nedenle hakimin, para ödüllü bir yarışmaya katılmasının uygun olmadığı sonucuna varıldı.
Hakimin yargısal görevlerindeki yetkinliği kadar, toplumdaki genel görünüşü ve bıraktığı izlenimin de büyük önem taşıdığına işaret edilen karada, yarışma incelendiğinde, hakimin kontrolü dışındaki nedenlerden dolayı mesleğe yaraşırlık görüntüsü üzerinde bazı riskler oluşturabileceğinin de öngörüldüğü anlatıldı.
Kararda, yarışma sırasında oluşabilecek tipik olmayan durumlar, yorumlar, diyaloglar veya yanıt verilemeyen soruların niteliğinin bile hakimin mesleğe yaraşırlık görüntüsü bakımından bazı risklere yol açabileceği de kaydedildi.