Hizmet-İş Sendikası Adıyaman Şubesi'nin 10. Olağan Genel Kurulu, HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan'ın katılımıyla yapıldı.
Arslan, burada yaptığı konuşmada, Türkiye'nin zor bir süreçten geçtiğini, bu dönemde birlik ve beraberliğin önemli olduğunu belirtti.
Sendika olarak bu birlik ve beraberliğin öncülüğünü, liderliğini yapacaklarını, sendika olarak her yerde devletin üniter yapısına karşı yapılan saldırılara en önde cevap verdiklerini dile getiren Arslan, çalışanların mağduriyetlerinin giderilmesinin en doğal hak olduğunu, bunu talep edeceklerini söyledi.
Ocak ayından mayıs sonuna kadar yüzde 35'in üzerinde enflasyon olduğunu, ocak ayında verilen zamların anlamını yitirdiğini dile getiren Arslan, "Sayın Cumhurbaşkanımız inat ve ısrarla memurlar için çalışanlar için hep şunu söylüyor, 'enflasyona çalışanlarımızı ezdirtmeyeceğiz.' Temmuz ayı için ben de buradan sesleniyorum. Asgari ücret tespit komisyonu derhal toplanmalıdır. Asgari ücrete yapılacak olan artışla bütün çalışanların hakları ve ücretleri aynı oranda artırılmalıdır. Bunu yapmak bizim sorumluluğumuzdur, biz talep edeceğiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın da bizim önümüze koyduğu taahhütlerinin gereği olarak bunu yapacağız." diye konuştu.
- Diyarbakır anneleri
Terör örgütü tarafından dağa kaçırılan çocukları için HDP il binası önünde oturma eylemi yapan Diyarbakır annelerine ilişkin de konuşan Arslan, annelerin bininci gününde onların yanında olduklarını, orada sadece barışı, evlatlarını isteyen, ülkenin geleceğiyle ilgili hayır dualarında bulunan kadınlar olduğunu ifade etti.
Diyarbakır annelerinin tehditle ya da kandırılarak yuvalarından koparılmış çocuklarını sadece kaçıranlardan değil, onların arkasındaki güçlerden de çığlık atarak istediğini anlatan Arslan, "Biz de oradaydık, bizim de annelerimiz, kızlarımız, kadınlarımız bu meydanda o çığlıklara şahitlik etti. O toplantıya katılan kardeşlerimizin PKK yandaşları tarafından iş yerlerinde, evlerinde daha sonra tehdit edildiğine şahit olduk. Bunlar o kadar gemi azıya aldılar ki artık güpegündüz cesaretle üyelerimizin evlerine gidip 'bu toplantıya neden katıldınız' diye hesap sorar noktaya geldiler. Bunlar bizi elbette ki yıldırmayacak. Bunu yapanlardan hesap sormak için gereken hukuki girişimleri de yapmış bulunmaktayız." dedi.
Türkiye'nin dünyaya örnek olan SİHA'larının mimarı Selçuk Bayraktar'ı yargılayacaklarını söyleyen, tehdit eden bir anlayışla karşı karşıya olduklarına işaret eden Arslan, şöyle devam etti:
"Bütün dünya SİHA'larla Türkiye'nin ne kadar önemli bir iş başardığını, yaptığını ve savunma sanayinde artık modern anlamda savaşların şekil değiştirdiğini, bunu yapanların da SİHA ile başardıklarını övünerek çoğu zaman da öykünerek anlatırken, parlamentoda kendisine yer edinmiş sözde siyasetçi müsveddesi, Selçuk Bayraktar'ı ve SİHA'ları düşmanca tanımlıyor, Selçuk Bayraktar'ı da yargılayacaklarını söylüyor. Hatta sahte bir hesaptan Dışişleri Bakanı oluyor kendisi SİHA'ları yasaklıyor, Selçuk Bayraktar'a da 2 haftalık süre veriyor 'fabrikanı bu ülkeden çekeceksin' diye. Şuna bakar mısınız. İhanetin bu kadarı olabilir mi? Bu ülkenin topraklarına içeriden ve dışarıdan saldıran hainlere karşı geliştirilmiş bir savunma silahını düşmanca tanımlayan bir zihniyetten bahsediyoruz. Bu zihniyet Türkiye'de ne yazık ki daha da fazla sesini çıkarmaya başlıyor, gözlerini adeta nefret ve kin bürümüş ne yaptıklarının farkında olarak. Kılcal damarlarımıza, hassas yerlerimize bilerek vurmaya devam ediyor." (AA)