Kamudaki üst düzey yöneticilerimiz günü kurtarmak için yaşıyor. Bunun en güzel örnekliğini ise uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik düzenlemesi gösteriyor.
Bu uygulama ilk olarak 2004 yılında başladı.
2004 yılında kanun ile yapılan düzenlemeyle, öğretmenlik mesleği; adaylık döneminden sonra öğretmen, uzman öğretmen ve başöğretmen olmak üzere üçe ayrıldı.
2005 yılında ilk sınav yapıldı, unvanlar dağıtıldı.
Amaç, öğretmenlik mesleğine kariyer getirmek olarak açıklansa da, tek amaç Maliye Bakanlığını zam konusunda aşamayan o günkü MEB yönetiminin, başka bir yolla soruna formül bulmasıydı.
Ancak, büyük gürültü ile Kanuna yazılan bu düzenleme 2005 yılındaki ilk uygulaması sonrasında bir daha hiç gündeme gelemedi.
Geriye dönüp bakıldığında, unvan verilenlerin görevlerinde veya yetkilerinde hiçbir değişim olmadığı, sadece zam vermek için bir düzenlemenin yapıldığı görülecektir.
Ortaya çıkan durum, kamu yönetimine bütüncül bakabilen bir merkezin olmadığını ve Başbakanlığın mevcut koordinasyon yetkisini yeterince kullanmadığını göstermektedir. Bu durum ise günü birlik politiklara hizmet etmekten başka bir işe yaramamaktadır.
Hali hazırda bazı mesleklere kariyer getirmek için başvurulan bu yöntem, önü ve sonu düşünülmüş bir paradigma ile ortaya konmamıştır. Sadece zam odaklı düşünülmüştür. Bu nedenle de 10 yılda sadece bir kez uygulanabilmiştir.