Gümüşhaneli Bürokratlar Derneği(GÜBDER) tarafından organize edilen “Gümüşhaneli Öğretmenler ve Öğrenciler Buluşması” Başkent Öğretmenevi’nde gerçekleştirildi. Programda eğitimciler ve öğrencilerle bir araya gelen Gündoğdu, burada bir konuşma yaptı.
Gündoğdu, aldığı davetler arasında en çok bu davetin kendisini heyecanlandırdığını belirterek, “Çünkü içinde öğrenciler, akademi üyeleri vardı. Bu iki kavram Türkiye’nin şekillenmesinde önemlidir. İçini doldurabilirsek şekillenmeyi biz sağlayabiliriz. Ülke olarak en büyük kaygımız, öğretmenin, öğrencinin, memurun sabah 8 akşam 6 mantığına bürünmesidir, bu sistemin dışına çıkamamasıdır. Devlet, millet ve ülke olarak bize düşen borçluluk duygusu çerçevesinde yolculuk yapmalıyız. Bu şekilde davranırsak, politize olmadan bu ülkeye borcumuzu ödeyebiliriz” dedi.
“EĞİTİMİN EN ÖNEMLİ LOKOMOTİFİ ÖĞRETMEN”
Konuşmasında öğrenciyi merkeze alan bir eğitim sisteminin gerekliliğinden söz eden Gündoğdu, “Türkiye’nin ve gençliğin yeniden inşası, bu eğitim sistemiyle zor. Bugüne kadar eğitim sistemimiz eleme esasına dayanırdı. Hep bir yarış vardı. Eğitim sistemiz test ve tost arasına sıkıştırılmış. Test çözenin değerli olduğu, ahlaklı olanın birey olmanın hiçbir öneminin olmadığı bir eğitim sistemi vardı. Bu durum maalesef memuriyette de meslek memnuniyetsizliğini ortaya çıkarıyordu. Bana göre Türkiye’nin en önemli konusu eğitim ve demokratikleşmedir. Eğitimin en önemli lokomotifi de öğretmendir. Ama öğretmen, bari öğretmen olayım diye mesleğe girmişse, sınıfta onun lider olmasını beklememek gerekiyor. Bu şartlarda idealizmden söz edemeyiz. Bu eğitim sisteminde öğretmenlerin öğrencinin dertleriyle dertlenmesini bekleyemeyiz. Eğitim sisteminin bu çarpıklığının düzeltilmesi gerekiyor” diye konuştu.
Örgütlü olmanın önemine de değinen Gündoğdu, örgütlü olmayı çok önemsediğini, bunun içinde Mehmet Akif İnan’ın yanında yer aldığını, Mehmet Akif Ersoy’un hayranı olduğunu, Necip Fazıl’ın, Bediüzzaman’ın verdiği mücadeleyi miras olarak gördüğünü sözlerine ekledi.
Gündoğdu, “Türkiye’de bir zamanlar başörtüsü zulmünü yaşadık, Mehmetçiklerimizin arasında annesi başörtülü olduğu için, YAŞ kararlarıyla askerlikten atılanlar oldu. Vesayetçi eski Türkiye’de bu algı hakimdi” diyerek geçmişte yaşanan başörtüsü sorununa tepki gösterdi. Gündoğdu, bu vesayetçi sistemin 2010 tarihli referandumla son bulduğunu söyledi.
“EN ÇILGIN PROJE ÇÖZÜM SÜRECİDİR”
“Çözüm Süreci, Çanakkale ruhunun yeniden tesis edilmesidir” diye konuşan Gündoğdu, “Çanakkale’ye gittiğinizde Gazzeli kardeşimizin de orada bizim kurtuluş mücadelemize destek olduğunu göreceksiniz. Orada, Kürt’ün, Türk’ün, Çerkes’in, Laz’nn emperyalizmin topuna tüfeğine karşı, kazma küreklerle kurtuluş mücadelesi verdiğini görürsünüz. Bizim bu ruhu yeniden tesis etmemiz gerekiyor. Çözün süreci bunun tekrardan hayata geçiş evresidir. Kürt sorununda en önemli madde Kamu Güvenliğidir. Kamu Güvenliği kesinlikle sağlanmalıdır, aksi halde birlik ve düzenden söz edilemez. Kamu güvenliği ve çözüm süreci birlikte devam etmelidir. Çözüm süreci Türkiye’nin en önemli çılgın projesidir” ifadelerini kullandı.
“12 EYLÜL’ÜN MAĞDURLARI GENÇLERDİR”
Eski Türkiye’de rüyaları bile darbeyle engellenen bir gençliğin olduğunu vurgulayan Gündoğdu, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “12 Eylül döneminde darbeci paşanın ‘Bir sağdan, bir soldan astık’ dediği gençler, lise ve üniversite gençliğidir. Toplum mühendisliği ile milletimiz kamplara ayrıştırıldı, bölündü, parçalandı. Bu alışkanlıkların tamamı eski Türkiye’de kaldı. Eski Türkiye’de 1961 anayasasıyla darbelerin kurumsallaştığı bir yapı mevcuttu. 1961 anayasası ile hakimiyet belirli kurumların eline verilmiştir. Bu sitemde meclis devre dışı kalmış, bütün yetkiler kurumların hükmüne girmiştir. Bu sistem Yeniden Büyük Türkiye ile son bulacaktır. Şimdi bizlere görev düşüyor. Memur-Sen’in gençlik teşkilatı Genç Memur-Sen’e görevler düşüyor. Bütün Türkiye’de örgütlenen Genç Memur-Sen’le, çağın insanı, Kur’an’ın Müslüman’ı gençler yetiştireceğiz. Hem büyük Türkiye’yi hem de kadim medeniyeti birlikte inşa edeceğiz. Medeniyetimizin ihyası için ülkemizi büyük davanın mekanı yapmalıyız.”
YENİDEN BÜYÜK TÜRKİYE YOLCULUĞU
“Yeniden büyük Türkiye yolculuğunda birçok zorlukla karşılaşıyoruz, ama bu zorlukları sabırla, metanetle ve çalışarak aşacağız” diyen Gündoğdu, “Bu yolculuk millet iradesinin hakim olduğu kutlu bir yolculuktur. Millete dayanmayan, millet iradesine güvenmeyen, rakibini egale etmek için darbeciden medet uman anlayışlar, 2010 Referandumu ile tarihin çöp sepetine atılmıştır. Bir daha dirilme şansı yoktur, ölmüştür, millet tarafından öldürülmüştür. Terörün karşısında, kardeşliğin yanındayız, mazlumun tarafındayız. Çözüm sürecini eşit yurttaşlık ve ebedi kardeşlik için destekliyoruz” ifadelerini kullandı.
“MESCİD-İ AKSA’DA İŞGALE HAYIR”
Gündoğdu, Batı uygarlığının da çifte standartları olduğunu vurgulayarak, Mescid-i Aksa'nın zulme uğramasına kimsenin ses çıkarmadığını sözlerine ekledi. Gündoğdu, “Mazlumun rengine bakılmaz. Mazluma sahip çıkmak herkesin görevidir. Mescid-i Aksa onurumuzdur. Onurumuzun çiğnetilmesine asla müsaade etmemeliyiz. Sömürüye, işgale, Siyonizm’e hayır” dedi.
GÜBDER Başkanı Erol Tekçe, programda konuşma yaparak, Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu’ya ve programa katılan herkese teşekkür etti. Programda Yrd. Doç. Dr. Turan Şişman’da bir konuşma yaparak, toplumda en önemli sorunun iletişimsizlik olduğunu bu sorunun aşılması için herkese görev düştüğünü ifade etti. Programa Gümüşhanevi platformu ve Gümüş Gelişim Akademisi Yönetim ve Yürütme Kurulu üyeleri, öğretmenler ve öğrenciler katıldı. Programın sonunda Gündoğdu’ya, GÜBDER Başkanı Erol Tekçe tarafından plaket takdim edildi.