Genel Sekreterimiz Ahmet Özer, okul giriş kapısında elinde fotoğraf makinesiyle başörtülü öğrencileri fişleyen Ege Üniversitesi Uzay Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Renan Pekünlü’ye tepki gösterdi. Ordu evlerinde bile başörtüsüne serbestliğin getirildiğini hatırlatan Özer, özgürlüklerin ana merkezi olması gereken üniversitelerde böyle bir olayın yaşanmasının utanç verici olduğunu söyledi.
Konuyla ilgili bir açıklama yapan Ahmet Özer, şunları kaydetti: “Bizler yıllarca üniversite kapılarında özgürlükleri turnikelere sıkıştırılan kızların gözyaşlarıyla ıslandık. Başörtüsü yasağının uygulanması için öğretim üyelerine dönüp ‘Gerekirse bilimsel çalışmaları askıya alın’ diyen Kemal Alemdaroğlu gibi profesörlerin fütursuzluklarına dişimizi gıcırdattık, ikna odalarında imha edilmeye çalışılan çocukların ağırlaşan sancılarının altında ezildik. Şehit annesini başörtülü olduğu için protokolden çıkaran komutan yüzünden gerildik. Yıllar sonra üniversite kapılarındaki dram bitti diye sevinirken, 28 Şubat apoletlilerine özenen zorbanın biri çıkıyor ve elindeki fotoğraf makinesiyle aymazca başörtülü öğrencilerin fotoğrafını çekiyor, onları fişliyor. Herkesi torna ürünü olarak görmek isteyen bu zihniyet, farklılıklara tahammülde hazım sorunu yaşıyor; ‘kamusal alan’ diye zihinlere çizgiler çiziyor ve bu alanda eğitim almak isteyen çocuklarımızın özgürlüklerini elinden alıyor. Eğer milli mücadelede şehit olan Erzurumlu Nene Hatun, Kara Fatma, Adana’dan Hatice Hatun ve daha niceleri hayatta olsalardı, sizin bu ülkenin çocuğu olduğunuza inanmayıp ‘siz varken düşmana ne gerek var’ diyeceklerinden en ufak bir şüphemiz yok.”
Yeni anayasa ile ‘din ve vicdan hürriyetinin teminat altına alınmasının zorunlu olduğunu vurgulayan Özer, “Kamusal alan adına yapılan dayatmalar ve meşru olmayan yasal düzenlemeler bir an önce son bulmalıdır. Kamusal alana girene kadar değil, bu ülkede zulüm bitene kadar saçmalıklarla mücadele etmek akıl sahibi herkesin ortak görevidir” dedi.
Başörtüsünü Yasaklamak, 28 Şubat Zihniyetini Sürdürmektir
İzmir Şube yöneticilerimiz ve üyelerimiz, derslere başörtüsü ile girdikleri için baskıya maruz kalan üniversite öğrencileriyle birlikte eylem yaptı.
Başörtüsü yasağının devam ettiği Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü önünde, Memur-Sen’e bağlı sendikaların şube başkanı ve yöneticilerinin de katıldığı protesto eyleminde bir basın açıklaması yapan Şube Başkanımız Abdurrahim Şenocak, rektörlerin başörtüsü konusuna şaşı baktığını, birçok üniversitede bu sorun çözülmüşken, İzmir’de halen devam ettiğini ifade etti. Başörtüsü yasağına takılanların, 28 Şubat zihniyetinin devamı olduğunu söyleyen Şenocak, başörtülü öğrencilere not tehdidi, sınıfta bırakma, tutanak tutma, ikna odaları gibi her türlü bilindik baskı yöntemlerinin uygulandığını kaydetti.
Başörtüsü yasağının sürdüğü yerlerden birinin DEÜ Tıp Fakültesi, Hemşirelik Fakültesi ve Fizik Tedavi Rehabilitasyon Meslek Yüksek Okulu olduğunu belirten Şenocak, “Türkiye’de özgürlükler genişliyor, yasaklar kalkıyor, darbeciler yargılanıyor ancak, DEÜ’de hala antidemokratik uygulamalar, yasakçı zihniyet devam ediyor” şeklinde konuştu.
YÖK Kanunu’nun ilgili maddeleriyle öğrenciler için disiplin suçu ihdas etme yetkisinin YÖK’e verildiğini dile getiren Şenocak, “Parlamento dışında hiç bir kurumun yasada özel olarak düzenlenen ve serbestlik tanınan bir konuyu farklı değerlendirme hak ve yetkisi bulunmamaktadır” ifadelerini kullandı.
Ceza ihdas yetkisi YÖK’te olduğu için üniversite rektörlükleri veya dekanlıkların disiplin suçu ihdas edip uygulama yetkisi olmadığının altını çizen Şenocak, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tülay Canda’nın çıkardığı yazıyla fakültede başörtülü öğrenci avı başlattığını, bunun da yasa dışı olduğunu vurguladı.
Eylemde, “Eğitim hakkı engellenemez”, “Üniversite’de psikolojik şiddete son”, “Özgür eğitim, özgür üniversite”, “Doktor olacağım, başım kapalı, kime ne?”, “Öğrenciler burada rektör nerede?” sloganları atıldı.