15 Temmuz sonrasında başlayan FETÖ soruşturmalarında, Devletin tüm birimleri, ihanet şebekesinin ortaya çıkarılması için azami hassasiyet gösterdi.
Ancak, bu hassasiyet Valilik ve kaymakamlıklarda, aynı ölçüde gerçekleşmiyor.
Örneğin Milli Eğitim Bakanlığı birden fazla parametreye bakıp, 5-6 ortak paydada kesişen personeli için tedbir alırken, Valilikler tek bir ihbar dilekçesine dayanarakaylardır personelini açıkta tutabilmektedir. Üstelik, Valilikler, bir çok Bakanlık ihbar dilekçelerini bir kriter olarak dikkate almamışken, bunu yapabilmektedir.
Yine Bakanlıklar, hem kurumsal ihtiyaç hem de personelin çok fazla mağdur olmaması adına, FETÖ'den dolayı açığa alma işlemlerini hızlıca soruşturup 2 veya 3 ayda sonuçlandırmaktadır. Ancak valilik ve kaymakamlıklar, hala Temmuz ayındaki noktadalar. Valiliklerce uygulanan açığa alma işlemlerinde şuana kadar alınan bir iade kararı bulunmuyor.
Valiliklerin, açığa alma kararları sonrasında iade kararı almaktan çekindiği veya açığa alma kararını OHAL'in sonuna kadar uzatarak FETÖ'yle mücadelede en sert kararlar alan mülki amir imajı oluşturmaya çalıştığı gibi bir izlenim doğmaktadır.
Şu bir gerçek, ihbar dilekçeleri ve kanaat dışında, hiçbir Valiliğin elinde, Bakanlıktan daha fazla bilgi bulunmuyor.
Bu çerçevede, Başbakanlık veya İçişleri Bakanlığının, Valilik ve kaymakamlıkların uyguladığı açığa alma işlemlerine müdahil olmasında fayda bulunmaktadır.
5. ayına girdiğimiz OHAL sürecinde, hala hiçbir iade kararı almamış Valilikler uyarılmalı ve neyi bekledikleri sorulmalıdır.
memurlar.net