'ERKEN EVE GİT' DEDİM
"Biz köydeydik. Gittiği dershane ve ders çalıştığı kütüphane teyzesinin evinden uzaktaydı. Kütüphanede geç saatlere kadar çalışıyordu. Gideceği yol uzaktı. Başına bir şey gelir diye endişe ediyorduk. Teyzesi de ben de o eve gelmeden uyumazdık. O gün çok rüzgar vardı. Telefonda konuştuk. 'Yavrum çok bekleme, erkenden eve git' dedim. 'Tamam' dedi. Parası bitmiş, onu konuştuk. 'Sen teyzenden al, ben yakında geleceğim' dedim. Saat 9 gibi olay olmuş. Ben köydeyim. Konya'daki kardeşim buradaki ablamı aramış. 'Kadir'in başına büyük bir iş geldi, annesi çabuk gelsin' demiş. Ablam da bana haber verdi. Kalktık gittik. Rüyamda görsem 'Bu nasıl rüya' derdim. Çocuklarımızı okutmak için didindik hep.
BİR DAKİKA GÖREBİLDİM
Hürriyet'ten Musa Kesler'in haberine göre: Biz geldiğimizde karakola götürmüşler. Polisler (hastaneye götürülürken) halime acıdı. Bir dakikalığına görebildim. Sarıldım yavruma. Yaprak gibi titredi. Ben de titredim. Bir gün de sararmış solmuş. Konuşmadık. 'Üzülme anne' dedi. Çok destek alıyoruz. Herkesten Allah razı olsun. Adalet yerini bulacak inşallah."
KEŞİFTE O ANLARI ANLATTI
Tutuklanarak Konya Cezaevi'ne konulan Kadir Şeker, soruşturma savcısının talebiyle önceki akşam keşif için olayın yaşandığı parka getirildi. Kadir Şeker ve görgü tanıkları o gece olanları tek tek anlattı, yer gösterdi. Polis parkın etrafında geniş güvenlik önlemi aldı.
OLAY AİLEMİZİ YIKTI BIRAKTI
Baba Cengiz Şeker de Kadir'in en son iki hafta önce anneannesinin cenazesi için köye geldiğini anlatarak şunları söyledi: "Bu olay yıktı bıraktı bizi. Hiç aklımızdan geçmezdi. Kadir çok iyi niyetliydi. O an kadının feryatlarını duyunca çekip gidememiş. Adama 'abi' diye de hitap etmiş ama sonu iyi gelmiyor. Ne o adamı tanırız ne de ailesini. Kadir kristal gibi bir çocuk. Yalanı da olmaz. Keşke olmasaydı ama olmuş. Keşke kadınlara şiddet olmasa, televizyonlarda şiddet dizileri olmasa, insanların canı yanmasa, gençlik harcanmasa... Adaletin tecellisini bekliyoruz. Kadir'in masum olduğuna, hiçbir kötülük kastı olmadığına inanıyoruz."