O, bizim nesil için gazeteci olarak örnek alınacak kişisiydi. Zamanın ilk çıktığı günden itibaren her gün onun yazılarını merakla bekler su içer gibi okurduk. Gerçi ondan önce de kendisini Yeni Devir ve bir dönem yönetimine geçip gazeteyi solcuların bile okumasını sağladığı Milli Gazete günlerinden beri tanırım. Öyle ki bana göre gazetecilikte en başarılı dönemi Milli Gazete direksiyonuna geçtiği dönemdir.
Her şeyin değiştiği gibi Fehmi Koru’da zamanla değişti. Bazı eski hassasiyetlerini değiştirdi. Yaptıklarını bazı mahfillerde akredite olabilmek için mi yaptı bunu ancak kendisi bilebilir.
Ancak bazı lüks mekânlarda sıkça bulunması, Boğaziçinde bir yalı edinmesi, kapalı bir bayan gazetecinin doğum günü partisini öteki mahalleden katılanlarla birlikte bir sandalda kutlamaları bizim mahallede yadırganmadı dersek yalan olur.
Esas kırılma noktası ise yıllarca aleyhine yazılar neşrettiği şeytani bir odağın toplantısına katılmasıydı. 2006 Haziran ayında Bilderberg toplantısına katılan Fehmi Abi, o günden bu güne niçin bu toplantılara katıldığı noktasında tatmin edici bir açıklama yapmadı. Benim esas merak ettiğim ise bu katılıma kim vesile oldu. Bu tür organizasyonlara bildiğim kadarıyla ancak güçlü kişilerin referansı ile katılım olabiliyor.
Şimdi yine bir Fehmi Abi vakıası ile karşı karşıyayız. Bakalım bu transferin arkasından ne çıkacak diye beklemektense kişisel öngörümü serdedeyim.
Bir süredir Habertürk gurubu yeni arayışlar içinde. Ciner, önce Gülenizmden yana tavır takındı. 17 Aralık sürecinde cemaatten kopmadı. Bekle gör politikası güttü. Ne zaman ki Gülenizm Tayyip Bey karşısında mevzi kaybediyor Turgay Ciner de yaşamak için yeni tedbirler almalıyız düşüncesiyle muhafazakar çevrelerde bir isim arayışına girdi. Operasyonu Fatih Altaylı yürütüyordu. Televizyon programına çıkarılmak için çağrılan bir isim tam aradıkları adamdı ama tek kusuru müfrit Erdoğan düşmanıydı. Bu yüzden o isimden vazgeçildi.
Aradıkları kişi ne Tayyip’in şakşakçısı olsun ne de marazi derece de onun düşmanı. Şöyle müstakbel cumhurbaşkanına yakın ama onu da yeri geldimi eleştirebilen biri olsun.
İşte bu noktada Fehmi Abi en mükemmel isimdi. Muhafazakâr çevrelerde saygın bir ismi vardı. Tayyip Bey’e mesafeli bir yakınlığı söz konusuydu. Dahası ve onu mükemmel kılan özelliği ise eski dost Gülen’e de uzak değildi.
Sonuç olarak Fehmi Abi ile Habertürk gurubu bir nevi pozisyon ayarlaması yaptı. Böylece Ciner üzerindeki cemaat tozunu bir anlamda silkeledi. Şimdi artık mesele yeni transferi guruba tam anlamıyla adapte edebilmek.
Sanırım Ciner gurubunun bu girişimi benzer büyük patronlara da ilham kaynağı olacak. Önümüzdeki günlerde bazı medya patronlarının muhafazakâr gazetecilere teklifler götürdüğüne şahit olabiliriz. 10 Ağustos’taki seçimin neticesi bu mevzu üzerinde belirleyici dönüm noktası olacaktır.