Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) politika faizini yüzde 9.75'ten 8.75'e indirdi. Politika faizinin düşmesi kredi maliyetlerinin hafif de olsa aşağıya inmesini sağlayacaktır.
Kredi maliyetleri zaten yaklaşık 6 aydır makul seviyelerde geziniyordu. Şu an mesele, faizin seviyesinden ziyade finansman imkanlarını reel sektöre eriştirebilmek. TCMB faizleri indirse de BDDK çeşitli düzenlemelerle kredi vermenin önünü açsa da bazı bankalar reel sektörü fonlamada gönülsüz davranıyorlar. Bankacılık sektöründe böylesi bir eğilim 2008'deki küresel kriz zamanında gelişmiş ülkelerde de görülmüştü. Merkez bankaları o dönemde çözümü bankaları aradan çıkarıp direkt sermaye piyasası üzerinden şirketleri fonlamada bulmuşlardı.
ALTERNATİF ARAÇLARA İHTİYAÇ VAR
Bizde sermaye piyasasının gelişmiş ülkelere kıyasla çok sığ olması TCMB'nin elindeki politika araçları sınırlandırıyor. TCMB'nin şirketlere daha kolay dokunabileceği alternatif para politikası araçlarını geliştirmeye ihtiyacı var. Son haftalarda TL'de değer kayıplarının artmasının doğurduğu riskler, TCMB'nin mecburen faizler konusunda daha ihtiyatlı davranmasına neden oluyor. Önümüzdeki aylarda ülke risk primimizde gerileme yaşanması ve gelişmiş ülke merkez bankaları ile swap hatlarının kurulması durumunda TCMB'nin faizleri biraz daha aşağıya çekmesi için ortam oluşabilir. Ancak, faiz dışındaki para politikası araçlarının daha fazla etkili olabileceği bir dönemde olduğumuzu da unutmayalım.
EKONOMİK MALİYETİN BOYUTLARI BELİRGİNLEŞİYOR
Sosyal izolasyon uygulamalarının sıkılaşmaya başladığı mart ayı verilerinden ekonomik aktivitedeki daralmaya yönelik ilk işaretleri almıştık. Daralmanın boyutlarına dair daha gerçekçi verilerin asıl nisanda gelmesi bekleniyordu. Zira sokağa çıkma yasağı, karantina ve üretime ara verilmesi gibi uygulamalar asıl bu ay daha sıkı biçimde devreye sokulmuştu. Beklenen oldu.
Ekonomik büyümeye dair birçok öncü gösterge dünya genelinde sert bir şekilde çakıldı. Hizmetler sektörü PMI rakamları gelişmiş ülkelerde 10'lu seviyelere kadar indi. Burada endeks değerinin 50'nin altında olması ekonomik aktivitede daralmaya işaret eder. Normalde endeksin 40'a yaklaşması bile büyümeye dair endişelerin zirve yapmasına neden olurdu. Nisanda PMI rakamlarının tarihteki en düşük seviyelere inmesi, koronavirüs krizinin küresel ekonomi üzerindeki tahribatına dair ciddi sinyaller veriyor. Avrupa ülkelerindeki ekonomik yavaşlama ABD'dekinden daha şiddetli. Avrupa Merkez Bankası Başkanı Lagarde'nin AB liderleri ile yaptığı video konferansta gerekli önlemleri almada geç kalınması durumunda ekonomik aktivitenin yüzde 15 kadar daralabileceği uyarısında bulunduğu iddia edildi.
MOTOR YENİDEN HIZ KAZANACAK
Türkiye'de de nisan itibarıyla rakamlardaki kötüleşme belirginleşti. İmalat sanayi kapasite kullanım oranı yüzde 75.3'ten 61.6'ya indi. Tekstil, giyim, deri, otomotiv ve mobilya, kapasite düşüşünün en keskin yaşandığı sektörler. Martta 99.7 seviyesinde olan reel kesim güven endeksi nisanda 66.8'e düştü. Bu, endeksin 2009'dan beri gördüğü en düşük seviye. Tüketici güvenindeki gerileme ise biraz daha hafif. 2020'nin ikinci çeyreğinde büyüme hem tüketim hem de yatırım harcamaları kalemlerinde eksiye düşecek. Ancak, krizlerle mücadele konusundaki politika deneyimimiz, Türkiye'nin bu süreçten çıkışını hızlandırmada önemli bir avantaj olacaktır. Bununla birlikte, son yedi yılda yaşanan onca sıkıntıya rağmen dimdik ayakta kalmayı başaran reel sektörümüz küresel ekonominin değişen koşullarına kendini en hızlı adapte edenler arasındaki yerini alacaktır. Bugün küresel salgın ve onun ekonomik yansımalarına bağlı olarak rölanti moduna giren Türkiye'nin motoru yeniden ısıtıp erkenden hız kazanacak ekonomilerden biri olması kimseyi şaşırtmamalıdır.
KORONAVİRÜS KRİZİNİN HATIRLATTIĞI GERÇEKLER
* İç savaşlar, işgaller, ayaklanmalar ve darbeler sonucunda uğruna milyonlarca insanın katledildiği petrolün fiyatı eksiye düşecek kadar değersizleşebiliyormuş.
* Avrupa Birliği için zor zamanda birlik olabilmek gerçekten zormuş.
* Nefes alacak havayı ve gücü bulmak hayattaki en değerli şeymiş.
* Normal bir günde yapılan en kötü ciro bile 'çok şükür' denilmesi gerekecek kadar çokmuş.
* Semt bakkalları ve marketleri ne kadar da önemliymiş.
NURULLAH GÜR - Sabah