'ÖSYM'de daha önce de hata oldu,kol kırıldı yen içinde kaldı'
"ÖSYM'de yönetici grubun bir kısmını yeni çıkardığımız kanunla YÖK'e göndermeye veya başka görevlere gönderme gibi bir uygulamayı zaten başkan mecburi olarak yaptı. Kanuna uymak için. Bir anda düşman kazanmıştır bir takım insanlar tarafından ve kamuoyuna sızan bazı şeylerin geçmişte de olan ufak tefek hatalar olduğunu ama bunların her zaman kol kırılır yen içinde kalır diye düzeltildiğine şahit olmuş bir insanım.
Rıdvan Memi: Bugüne kadar da aslında benzeri bir takım şeyler vardı fakat kurum içinde mi kaldı?
Mehmet Sağlam: Yönetimle ilgili şeyler vardı bunlar kurum içerisinde kalmıştır.Çıkmadı dışarıya, çünkü öğrenciyi ilgilendiren ve zarar veren bir şey varsa zaten düzeltilir. Onun dışındaki yönetim hataları veya sürtüşmeleri de her zaman kamuoyuna yansımaz"
'ÖSYM'nin şu an 35 sınav yapma kapasitesi yok'
Rıdvan Memi'nin "ÖSYM'nin 35 ayrı sınav yapma kapasitesi var mı?" sorusuna Sağlam'ın yanıtı açıktı:
"Şu anda yok.Geçmişte de olabildiğince zorlandı. Belki şuanda yeni çıkardığınız kanunla alacağı uzmanlarla vesaire bu kapasiteye ulaşabilir ama geçmişte en önemli faktörlerden biriside bu kurumun hiç alakası olmayan konularda sınav yapmak mecburiyetinde bırakılması. Nerede bir olay olmuşsa herkes sonunda ÖSYM'ye vermek suretiyle kendini rahatlattı ama bu kapasite bunu götüremez hale geldi."
'ÖSYM taşeron METEKSAN işin sahibi gibi'
Kozmik Oda'da ÖSYM 'nin neden 1974'ten bu yana 36 yıldır METEKSAN matbaası ile çalıştığı da konuşuldu. 'METEKSAN'ın neredeyse ÖSYM için kurulmuş bir şirket' olduğuna dikkat çeken Mehmet Sağlam şunları söyledi:
"Aslında ama bana sorarsanız ki ben YÖK başkanlığımda öyle yaptım ÖSYM kendi matbaasını kurup, kendiside bastırabilir.
Rıdvan Memi: Bu size anormal gelmiyor mu, 36 yıldır aynı matbaa ile çalışması anormal değil mi?
Mehmet Sağlam: Anormal bana sorarsanız ama o zaman bu işlerin başındaki sorumlu YÖK başkanı da bu işlerin sahibidir. İşin bu tarafı da anormaldir bana sorarsanız yani dünyadaki uygulamaya baktığınız zaman. "Conflict of Interest" diye bir şey var menfaat çatışması diye bir şey var.Doğramacı'nın kendisinin gerçekten büyük bir yükseköğretim konusunda tecrübe sahibi olmuş, uzun süre rektörlükler yapmış, YÖK başkanlığı yapmış bir adam olarak bu işe gösterdiği titizlikte belki de bugüne kadar fazla bir şey ortaya çıkmamıştır ama Doğramacı'dan sonra veya ben oraya geldiğim zaman neden bir kamu görevi bir özel şirkete bu kadar itibar edebilir diye şüpheye düşmüştüm. ÖSYM taşeron, METEKSAN işin sahibi. Yani öğrenci ücretlerini bile METEKSAN tespit ediyordu benim tespit ettiğime göre ne kadar para ödenecek vesaire. Dolayısıyla ben bu görevi bizim tarafımızdan sorumluluğu ve riskleri ne olursa olsun yapılması gerektiği kanaatine varmıştım"
'Merkezi sınav sistemi ile üniversiteye giriş tartışılmalı'
Kozmik Oda'da konuşulan bir diğer konu da üniversiteye girişte uygulanan merkezi sınav sistemiydi. Mehmet Sağlam, "Türkiye'nin bu merkezi sınav sistemini artık tartışması gerekiyor mu?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Gayet tabii..Zaten tartışması gerektiği için bunlar oldu. Mesela baktık bazı ülkelerde, üniversiteden önceki notlarına da bakılıyor öğrencinin, nasıl bir öğrenci bu? Onun için bunu araştırması gerektiğini ilk söyleyen benim YÖK'te ve başladı bu araştırmalar ama sonunda bu mesleki teknik eğitimdeki çocukların sırf imam hatiptekilere ceza vermek üzere, işte YÖK'ün 98 kararlarıyla birlikte olmadık şeylere geldi"
'Demirel bana 'Kemal Gürüz'ü unut dedi, 10 gün sonra atadı'
Mehmet Sağlam, kendisinin YÖK Başkanlığından istifası ve yerine Kemal Gürüz'ün atanmasına ilişkin dönemin Cumhurbaşkanı Demirel ile aralarında yaşananları da ilk kez bütün detayları ile Kozmik Oda'da anlattı:
"Olayın aslı şudur; istifa edip siyasete girdikten sonra Sayın Demirel'e allahaısmarladık'a gittim. İltifat etti, kahve içtik beraber. Sonunda, peki ne yapacağız dedi. Efendim dedim yapılacak bir şey yok. Ben birinci sıradayım.Seçilirim, emir buyurursanız atayın yeni başkanı, dedim.seçim sonunu da bekleyebiliriz dedi. Hayır efendim, kurum yıpranır dedim. Peki, kimi atayalım dedi. Müsaade ederseniz ben isim söylemeyeyim, kimi takdir buyurursanız. Yalnız dedim şunu söyleyeyim, 53 rektörümüz var. Bunun 50'si bunu çok rahat yapar duruma geldi. Çünkü artık YÖK tartışmaları bitmişti Türkiye'de benim kanaatime göre. Olay tamamen oturmuştu yerine. Kendi başladı isim söylemeye, kimi söylediyse olur dedim. 5 tane isim saydı. Öyleyse bu akşam bana bunların özgeçmişlerini gönderebilir misiniz dedi. Derhal efendim dedim. Kapının önünde tekrar öptü beni, Kemal Gürüz de olabilir mi dedi. Efendim, takdir sizin dedim. Ama Trabzon'dan büyük hadiselerle ayrıldı, TÜBİTAK'tan sorumlu bakana adeta hakaret eden mektuplarla ayrıldı, sorun yaratabilir, dedim. Siz bilirsiniz dedim. Tamam unut dedi. 10 gün sonra Maraş'ta duydum ki Kemal Gürüz'ü atadı. İşin gerçeği budur."
'Gürüz'ün YÖK Başkanlığı İstanbul'daki özel üniversite sahiplerinin etkisiyle'
"Rıdvan Memi: Size tamam, unut dedikten sonra dönüp Kemal Gürüz'ü atamış olmasını nasıl değerlendirdiniz?
Mehmet Sağlam: Doğrusunu isterseniz ben çok kafa yordum bu işe. Doğramacı'ya sordum, yemin etti ben tavsiye etmedim diye, severdi çünkü ben tavsiye ettim diye. Kim nereye atansa ben gönderdim demeyi severdi. En makul geleni bence bu vakıf üniversiteleri, özel üniversiteler konusunda ben sorumlu mevkideyken anayasa çok açıkça vakıf üniversitesi ve kar etmeyen üniversitelerden söz eder. Dolayısıyla Kemal Gürüz o arada rapor hazırladı, birkaç üniversite profesörüyle beraber. Orada üniversiteleri de onlar devreye soktular. Bu İstanbul tarafından finanse edildiği benim kulağıma geldi
Rıdvan Memi: İstanbul'da özel üniversiteleri kuranlar tarafından...
Mehmet Sağlam: Evet.
Rıdvan Memi: Kemal Gürüz'ün başkan olmasında da, İstanbul'daki özel üniversitelerin sahiplerinin etkisi olabileceğine dikkat çekiyorsunuz.
Mehmet Sağlam: Evet..."