İlk ve orta öğretimde öğrencilere ücretsiz ders kitabı dağıtan, üniversite öğrencilerinden harcı kaldıran, öğrenci burslarında yıllar içinde hatırı sayılır artış yapan, anneliğe teşvik için kesenin ağzını açan hükümetin sınav ücretleriyle ilgili politikasını anlamak kolay değil.
Orta öğretime geçişte SBS/LGS sınavını kaldırıp TEOG’u devreye sokan MEB, YGS ve LYS’yi de kaldırma sinyali veriyor. Ancak sınav endüstrisinin patronu ÖSYM’nin sınav ve başvuru ücretleriyle ilgili düzenlemeleri, tartışma konusu olmaya devam ediyor. Burada topu sadece ÖSYM’ye atmayı da doğru bulmuyoruz. Hükümet, nasıl yukarıda saydığımız konularda düzenleme yaptıysa bu konuda da ÖSYM ile işbirliği halinde ilerleme sağlamalı, sınavları ekonomik hale getirmeli. Bunu yaparken de gözünü sınav görevlilerinin ücretine dikmemeli.
Gerçekten ÖSYM’nin yaptığı her sınav, vatandaşa bir maliyet yüklüyor. Biz burada YGS ve LYS sınavlarını mercek altına almak istiyoruz. Bu yıl YGS ve 5 tür LYS’nin ücretini topladığımızda 200 TL gibi bir fatura çıkıyor. Ayrıca başvuru, şifre edinme ve fotoğraf güncelleme de ücrete tabi.
Türkiye’de önemli bir kesimin asgari ücretle çalıştığı hesaba katılırsa 200 TL az para değil. Üniversite sınavlarına hazırlanmanın ailelere getirdiği maliyet ise dar gelirliyi adata cahilliğe mahkum ediyor. Vatandaşın, elindeki mal varlığını satarak çocuğunu üniversiteye hazırladığını söyleyerek dersaneleri kapatırken sınav ücretlerini görmezlikten gelmek hakkaniyetle bağdaşmaz.
Sınav başvurularını alan müdür yardımcıları sanki verilen hizmetin karşılığı olarak çok para alıyorlarmış gibi hepi topu 3 TL olan başvuru ücreti bu sene üçe bölündü. Bu üç TL’nin bölüşümü için de bakanlık ve ÖSYM protokol hazırlamış. Başvuruları kabul edeni ve idareyi canından bezdirecek ve bütün sorumluluğu üzerlerine yıkan dört sayfalık protokolü görünce; bu 3 TL de ne büyük para imiş demekten kendimi alamadım. Protokole göre bu büyük(!) paranın % 40’ı il/ilçe milli eğitim müdürlüklerine, % 30’u başvuru işlemlerini yapan müdür yardımcısına verilecek; kalan % 30 da giderler için kullanılacak. Dört sayfalık protokolün üzerimize yüklediği sorumluluklar ve angaryaya varan iş yükü de cabası.
Bitip tükenmek bilmeyen 3 TL’den kaynaklanabilecek yolsuzluk, aksaklık ve usulsüzlükleri engellemek üzere imza altına alınan bu dört sayfalık protokol, tam bir kara mizah konusu. Sevgili bürokratlarımız nasıl da kılı kırk yarıyor. Maşallah, maşallah sümme maşallah…
Öğrenci başına 1,2 TL’yi, İl/ilçe milli müdürlükleri sınavların yapıldığı binaları sınava hazırlamak için kullanacakmış. Bu zamana kadar sanki binalar sınavlara hazır hale getirilmemiş, büyük sıkıntılar çıkmış da; devlet kendisinin yapması gereken bir hizmeti, başvuru işlemlerini yapan arkadaşın alacağı 1,5 TL’yi 90 kuruşa indirerek çözecek. Bugüne kadar fiilen 3 TL’nin yarısı okul aile birliğine yarısı da başvuru işlemlerini yapan görevliye ödeniyordu. Sorun yaşanmayan bir alanı sorun haline getirmek de ancak böyle olurdu. Tebrikler(!)… Allah aşkına sabır ve inatla şu çok önemli(!) ve her derde deva protokolü okuyun da bürokrasinin ciddiyetini(!) görün.
Hem ÖSYM’yi hem de MEB’i daha önemli sorunlara eğilmeye davet ediyorum.
Erol ERMİŞ
Eğitim-Bir-Sen
İstanbul 3 No’lu Şube Başkanı