Erdoğan'dan önemli açıklamalar

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin konuları değerlendiriyor

8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutluyorum. AK Parti olarak kadına yönelik şiddeti sona erdirmek için yoğun mücadele içinde olduk. Genelgelerle ayrımcılığın tüm izlerini silmenin gayreti içinde olduk. Siyasette çok daha fazla görev ve sorumluluk üstlenmesini sağladık. TBMM'deki hanım vekil oranı ilk kez bu dönemde yüzde 9'u aşmıştır.

KADINA ŞİDDETİ LANETLİYORUZ

Yüzde 4 oranını aşmamıştı. Süt izninden sigorta primlerinin yatırılmasına kadar onların yanında olduk. 350 bin kız çocuğunu ve kadını okulla tanıştırdık. Şiddete maruz kalan her kadının derdi bizim de derdimizdir. Ayrımcılığı nasıl reddediyorsak kadına şiddeti insanlık dışı buluyor ve lanetliyoruz. 12 Haziran seçimlerinde kadınlara daha fazla yer vereceğiz Kadınların sorunlarını erkeklerin anlatmasını yanlış buluyorum.

Basın özgürlüğü konusunda görüşlerimizi ifade ettim, İfade özgürlüğünü canımız pahasına savunduğumuzu her fırsatta belirttim. Son dönemde mücadele ettiğimiz karanlık odalar vatandaşı tehdit olark gören milli iradeyi güçten düşürmkye çalışan anlayışın temsilcisiydi bunlar.

Şmdi birileri çıkıp bizi özgürlük karşı gibi konumlandırmaya çalışıyor. Nasıl başlıklar attıklarını çok iyi biliriz. Bunların iktidarlara karşı yıkıma nasıl destek verdiklerini çok iyi biliriz. Hukuksuzluğun hor görmenin ne demek olduğunu çok iyi biliriz. Biz 28 Şubat sürecinde demokrasinin nasıl askıya alındığına şahit olduk. Sadece ben değil pek çok arkadaşım mahkumiyetlerin mağduru olarak bugünlere ulaştılar

Yargının kendi alanın icinde olmadıı yarğglama süreci haktkında görüy belirtemiz son derece yanlıştır. Olay üzerinen hükümetin yıpratılmaya çalışılması daha büyük bir yanlıştır. Birleri hükümete fatiura etmenin gayreti içinde. Başka birileri çıkmış hükümet adım atsın dilerek sürecin içine çekmeye çalışıyor. Bunları ikisi de yanlıştır. Hükümet durması gereken yerdedir.

Basın özgürlüğü demokrasi içinde mümkündür. Basın demokrasiyi rafa kaldırma operasyonların basının nasıl görevler üstlendiğini çok iyi biliyoruz. 28 Şubat sürecinde Manşetlerin nabsıl hazırlandığını nasıl ısmarlama konular verildiğini çok iyi biliyoruz.


Amerika'da basın kuruluşları çetelerin tetikçiliğini yapmıyor, darbelere çanak tutmuyor. Basın üzerinden psikolik hareketler yürütülmüyor.

2002 çalışma şartları ile bugünü kıyaslasın. Zihinlerde mayınlar vardı. Mayınları nasıl temizlendiğini lüften iyi görsün.

Sekiz yıl boyunca manşetine karıştımız gazete oldu mu ? Yalan yazıldığı dönemer oldu ama hakkımızı yargıda aradık. Ne yapacaktım ben de aynı dille mi konuşacaktım. Bu ülkede yargı var. Ben hakkımı yargıda ararım kim olursa olsun
Kalemleinden ne olursa olsun onu akıtacaklar.

Biz muhtar bile olamaz diyen medya ile çarpışa çarpışa bugünlere geldik. Siyasi gücümüzü medyadan değil milletimizden aldık. AK Parti'nin bu tür yöntemlerle muhalif yazarları susturduğu idiasını hakaret kabul ederiz. Yarası olan gocunur.

 

Tutuklanan, gözaltına alınan gazeteciler üzerinden, kampanya başlatanlara da açık açık sesleniyorum. Hangi gazeteci hükümeti eleştirdiği çiin bugün tutukludur? Hangi gazeteci, basın faaliyetinden dolayı tutukludur?

Tutuklu ve hükümlü olarak, mesleği gazeteci olarak kayda geçen 27 kişi var. Bunların arasından bir tanesi bile gazetecilik yüzünden cezaevinden değil. Anayasal düzeni zorla değiştirmeye kalkışmak, silahlı terör örgütüne üye olmak, cinsel istismar, ateşli silah bulundurmak, resmi belgede tahribat. 27 kişinin cezaevlerinde bulunma gerekçeleri bunlar. Yani Ak Parti’ye hakaretten dolayı değil. Biz dünyanın en ileri standartlara sahip yasaları çıkardık. Medya kuruluşlarının yöneticileriyle birlikte çıkardık. Yasa maddelerinin yorumlanmasından dolayı çeşitli sorunlar yaşanıyordu. Bunun üzerine gidiyoruz.

Son tutuklamalar yargının tasarrufu ile olmuştur. Hükümetin dahli olamaz. Olursa Anayasa'ya aykırıdır. Aksi ispat edilene kadar herkes masumdur. Yargılamada asıl olan adaletin gecikmeden tecelli etmesidir.

Bu sürecin uzamasını doğru bulmuyoruz. Biz bu işin avukatlığını Silivri'de yaparlardan değiliz. Biz Ergenekon'un avukatlığını yapanlardan olmayacağız. Biz yürütme olarak yargının çok daha hızlı çalışabilmesi için elimizden gelen çabayı gösteriyoruz. Herkesi sorumlu davranmaya ve yargıyı rahat bırakmaya çağırıyorum. Adaletin olabilecek en hızlı şekilde teceli etmesidir. Yargıdan beklentimiz budur.

 

Biz izleyen milletime, sizlere son derece ibret verici bir hadiseyi burada sizlerle paylaşmak istiyorum. 14 Eylül 2010 tarihinde, İngiltere’nin The daily Telegraf gazetesinde bir haber yayınlanıyor. Başlığı şu: İran Türkiye’de iktidardaki Ak Parti’ye 25 milyon dolar bağışladı. Spotta da şu yazıyor:

“İran, Başbakan Erdoğan’ın ülkenin laik anayasasını terk etmeye hazırlandığı korkularını artıracak bir hamleyle, Türkiye’nin iktidar partisi Ak Parti'ye 25 milyon dolar bağış yapmayı kabul etti.”

The daily Telegraf’ta yayınlanan bu haber, 15 dakika sonra İsrail’in Haretz gazetesinde yayınlanıyor. Paslaşmaya dikkat edelim. Türkiye’de açıklamalar başlıyor. Her zaman olduğu gibi, ilk olarak CHP’li milletvekili açıklama yapıyor. Şahsımı suçlayarak gereğini yapacak mısınız başbakan diye soru önergesi yapıyor.

YARSAV Başkanı açıklama yapıyor. Bu haberin kapatma konusu olacağını söylüyor. Psikolojik harekat başladı. CHP Genel başkan yardımcısı bunun kapatma nedeni olduğunu söylüyor. Sorsan hukukta ne olduğunu da bilmez. CHP milletvekili hukukçu, ben bu iddianın doğru olduğuna inanıyorum diyor. Bu güya hukukçu.

Independent’ta iki gün önce çıkan haberde ise, Ak Parti’yle ilgili yalan haberin, yüz kızartıcı olduğunu ifade ederek, bu yazarın Irak operasyonu sırasında olduğu gibi, bu haberde de istihbarat örgütlerinden talimat aldığı yazılarak, özeleştiri çağrısında bulunuldu.

İngiliz gazetesi onurlu davranmış dobra dobra özür dilemiştir. Ancak iki haftadır bu haberi kullananlar acaba aynı onurlu davranışı gösterebilecekler mi? Yüzlerinin kızarıp kızarmadığını bir kez daha buradan sormak istiyorum. Siyasi ahlak özür dilemeyi gerektirir. CHP vekillerini siyasi ahlaka davet ediyorum. Sonra Kılıçdaroğlu, İngiltere'de Türkiye'yi şikayet ediyor. Orada ne diyor biliyor musunuz?

'CHP iktidarda olsaydı Mavi Marmara'ya izin vermezdik' diyor. Bunu da Mavi Marmara şehitlerine yapılmış bir haksızlık olarak görüyorum. Siz korsanlığa susabilirsiniz ilişkiler bozulabilir diye çıtınız çıkmayabilir. Ama haksızlıklar karşısında haykırmaya mazlumlar yanında yer almaya devam edeceğiz.

Prof. Dr. Necmettin Erbakan hocamıza bir kez daha Allah'tan rahmet diliyorum. Mekanı cennet olsun



Kaynak : http://www.internethaber.com/erdogandan-onemli-aciklamalar-333047h.htm#ixzz1G0J1o8qR

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

KAMU PERSONELİ Haberleri