Erdoğan: Felakete Yol Açar

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İmralı'ya, 15 kişi gitsin. On kişi gitsin. Bu ayrı felakettir. Bu adanın meşruiyetini artırma adımıdır. Dolayısıyla bu tehlikeli adımdır." dedi.

'Silahların gölgesinde siyaset yapanlar var' diyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, cuma günü gerçekleştirdiği Ukrayana ziyaretinin dönüşünde uçakta gündemi değerlendirdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Akil insanları kuran benim. Ama adaya bir de böyle bir ekibin gönderilmesini yanlış buluyorum. Bir ara şu çıktı. 15 kişi gitsin. On kişi gitsin. Bu ayrı bir felakettir. Bu adanın meşruiyetini artırma adımıdır. Dolayısıyla bu tehlikeli bir adımdır." ifadelerini kullandı.

ÇÖZÜM SÜRECİ İLE İLGİLİ TÜM GELİŞMELER İÇİN TIKLAYIN
Dolmabahçe'de gerçekleştirilen toplantı sonrası Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile HDP'lilerin aynı karede fotoğraf çektirmesini doğru bulmadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ''Kürt sorunu demek suretiyle bu ülkede maalesef adeta bir ayrımcılığa doğru çanak tutanlar, bundan rant elde edenler var. Buradan siyasi Kürtçülük yapıyorlar ve bu siyasi Kürtçülükten de rant elde ediyorlar'' dedi.

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan uçakta yaptığı açıklamalardan satırbaşları:

"BEN YILLARDIR BEKLİYORUM"

"Ben yıllardır bekliyorum, yeni değil. 2005'ten bu yana, Diyarbakır konuşmasından bu ana bekliyoruz. Nitekim geçenlerde ne dedim? Uygulamayı görmek lazım. Uygulamayı görmedikten sonra bu konuda bir şey söylemek mümkün değil. Kürt vatandaşlarımın sorunları olabilir, Türk vatandaşlarımın sorunları olabilir. Ama Kürt sorunu demek suretiyle bu ülkede maalesef adeta bir ayrımcılığa doğru çanak tutanlar, bundan rant elde edenler var. Buradan siyasi Kürtçülük yapıyorlar ve bu siyasi Kürtçülükten de rant elde ediyorlar.

"KÜRT VATANDAŞIMIN YAPAMADIĞI NE VAR?"

Biz diyoruz ki bu ülkede benim Kürt vatandaşımın elde edemediği ne var Cumhurbaşkanı mı olamıyor? Başbakan mı olamıyor? Ne olamıyor? Devlet dairelerinde göreve mi gelemiyor? On binlerce Kürt vatandaşım değişik yerlerde öğretmenlik kazanıyor, gidiyor orada öğretmenliğini yapıyor. Ve bütün bunlara rağmen bakıyorsunuz, hâlâ Kürt sorunu diyorlar. Silahların gölgesinde siyaset yapanlar var. Gelinen noktada da tablo ortada: İmralı başka, dağ başka; parti içinde de biliyorsunuz, eşbaşkanları başka, Dolmabahçe'de konuşanlar başka."

"BU TEHLİKELİ BİR ADIMDIR"

Akil insanları kuran benim. Ama adaya bir de böyle bir ekibin gönderilmesini yanlış buluyorum. Bir ara şu çıktı. 15 kişi gitsin. On kişi gitsin. Bu ayrı bir felakettir. Bu adanın meşruiyetini artırma adımıdır. Dolayısıyla bu tehlikeli bir adımdır."

"O TOPLANTIYI DA DOĞRU BULMUYORUM"

Ben oradaki toplantıyı da (Dolmabahçe'de yapılan görüşme) doğru bulmuyorum. Çünkü bu toplantıda Hükümetin Başbakan Yardımcısı'yla şu an parlamento içinde olan bir grubun yan yana o resmi vermesini şahsen doğru bulmuyorum. Daha önceleri gerektiğinde bir arkadaşımız onlarla görüşmeler yapar ve açıklama yapılırdı. Ama o toplantıda olduğu gibi medyanın karşısına çıkmak suretiyle, iki ayrı metin deklare edilmiyordu. Böyle bir şey hiç yaşanmamıştır. Bunu doğru bulmuyorum.

"YENİ YENİ TALEPLER ORTAYA ÇIKIYOR"

Açıklanan 10 maddelik metne gelince; o metinde bir demokrasi çağrısı yok. Bu metnin demokrasi adına neresini kabul edeceğim? Oradaki konuların çoğunun demokrasiyle yakından uzaktan alakası yok. Hâlâ yeni yeni talepler ortaya çıkıyor.

"İNKAR POLİTİKALARI DEVAM ETMİYOR"

Çözüm Süreci, sadece Kürt meselesi üzerine bina edilmiş bir mesele değil. Sürecin meselesi; Güneydoğu'da, Doğu'da, ülkemizde ölümler dursun, anneler ağlamasın üzerine kurulu. Tüm bunlara yönelik bir adımdır. Onun içindir vatandaşlarımız buraya katkı sağlıyor. Biliyorsunuz bunun ilk adımı Demokratik Açılımdır. Ondan sonra Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'dir. Ondan sonra buna Çözüm Süreci dedik.

Bu Kürt sorunundan ayrı bir süreçtir. Kürt sorunu ifadesini kullananlarla ilgili sürekli olarak diyorum ki demek ki bazıları hala ret, inkâr, politikalarının devam ettiğini sanıyor. Biz bunlara son verdik. Kimse ''Tayyip Erdoğan Kürtleri yok farz ediyor'' diyemez. Kürtlere bir tavır sergiliyor diyemez.

"40 BİN İNSAN ÖLDÜ BU ÜLKEDE, YAZIKTIR"

''Gazetelerden bir tanesinde 'Evlatlarımızı istiyoruz' diye yazıyor. Tamam, da bu evlatlar öldüyse, öbür tarafta Türkün evlatları da öldü. Aynı şeyi maalesef diğer etnik unsurlara mensup olan vatandaşlarımızın evlatları da yaşadı. Zaten bütün derdimizi bunun üzerine bina ediyoruz. 40 bin insan öldürüldü bu ülkede. Yazıktır, günahtır.

Diyarbakır meydanındaki anneler niçin ağlıyor? Evlatları dağa kaçırıldığı için. Bu anneler Kürt değil mi? Kürt. Beşinci kattan atılan Yasin Börü Kürt değil mi? Kürt. E nasıl sen onu hem oradan atıyorsun hem de araçla üzerinden geçiyorsun? Bunun hangi vicdanda yeri var?''

"BAŞKANLIK SİSTEMİNE GEÇMEDEN OLMUYOR"

''Hükümetle Cumhurbaşkanı her an her konuyu görüşüyor diye bir şey yok. O dediğiniz başkanlık sistemine geçtiğimiz zaman olabilir. Başkanlık sistemine geçmeden olmuyor. Akil insanlardan böyle bir grubun gönderilmesi konusu benim Başbakanlığım zamanımda da gündeme gelmişti. Bana bunu sordular ve ben dedim ki doğru bulmuyorum. Şu an böyle bir şey yapılıyorsa, bana sorulduğunda ben yine aynı şeyi söylemek durumundayım.

"MESELE BİLGİ ALMAKSA BU ZATEN YAPILIYOR"

Nitekim yine buna katılmadığımı söylüyorum. Çünkü birileri hep bundan geçmişte prim yapmışlardır. Dolayısıyla bu husus istismara açık bir olay. Mesele, İmralı'nın ne dediğini öğrenmek değil mi? Mesele, bilgi almak ve mesaj vermekse zaten bu yapılıyor.''

"BİR DE ZORUNLU MU OLSUN DİYORSUNUZ?"

Anadilde yaygın eğitim diyorsunuz. Bir defa eğitim sistemimizin içerisinde anadil seçmeli ders olarak konuldu mu? Bitti. Daha ne olacak? Bir de zorunlu mu olsun diyorsunuz? Olabilir mi böyle bir şey? Bu ülkenin resmi bir dili var. Batılı ülkelerde, kendi evlatlarımız için bırakın zorunluyu, seçmeli derse bile müsaade etmiyorlar. Hâlbuki AB müktesebatında var bu.

Seçmeli ders olarak biz bunu zaten koymuş durumdayız. Şimdi kalkıp bir de zorunlu istiyorlar. Bu istemelerin ardı arkası kesilmez. Bunlar hep devam eder. Hiçbir alanda bu bitmeyecektir. Niye? Samimi ve dürüst davranmıyorlar. Kimileri bugün halen bu ülkeyi bölmeye yönelik adımlar, talepler peşinde.

"HALKI SOKAĞA DÖKEN BUNLAR DEĞİL MİYDİ?"

Bunlar 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de benim Çankaya'ya çıkamayacağımı söylüyorlardı. Yüzde 52 milletim bana teveccüh gösterdi. O, yüzde 10'u bile bulamadı. Onların tavrını 6-8 Ekim'de gördük. Halkı sokağa döken bunlar değil miydi? Akşam başka sabah başka konuşuyorlar. Bunların bir dediği bir diğerini tutmuyor.

Parlamentonun kürsüsünde AK Parti'nin grup başkan vekili konuşma yapıyor. Ve oradan bakıyorsunuz bir bayan koşuyor sayın Elitaş'a yükleniyor. Üstelik bunlar kadına şiddeti konuştuğumuz hafta oluyor. Parlamentoda bunu yapanların, dağdakilere sırtını dayadığı zaman yapmayacakları bir şey kalır mı?" (Kaynak: Habertürk, Akşam)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

KAMU PERSONELİ Haberleri