Elazığ'daki depremde enkaz altından çıkarılan yaralılar yaşadıklarını anlattı. Tunceli'den Elazığ'a ziyarete gelen Munzur Üniversitesinde akademisyen olan 39 yaşında Özkan Demirbağ, "Van'daki 2010 depremini yaşamıştım. Deprem başlamadan önce bir uğultu sesi vardı" dedi.
BİNALAR BEŞİK GİBİ SALLANIYORDU
Ev hanımı olan Nursel Başbay "Evdeydim. Deprem olunca her şey yerinden oynamaya başladı. Ben de yeğenim ve erkek kardeşimi çağırayım derken üstüme vitrin düştü. Kolum kırıldı. Kardeşim gelinceye kadar kendimi vitrinin altından sürüne sürüne çıkardım" dedi. Depreme balkonda yakalandığını dile getiren Hayri Akbak, "İkinci katın balkonundan atladım. O an onuncu kat olsa yine atlardım. O an gözüm bir şey görmedi. İki kolumu ve iki bacağımı kırdım." ifadesini kullandı.
ÜZERİMDE TV BİLE VARDI
Pınar Kalay, Mustafapaşa mahallesinde enkaza dönüşen binanın 2. katta oturduğunu söyleyerek, "Elektrikler kesildi, her yer karanlık oldu. Teras katı üstümüze düştü. Saat sabah 4.30'a kadar sesimizi birilerine duyurmak için seslendik. Tam yedi saat enkaz altında kaldım. 7 saat içerisinde hep Ayetül Kürsü okudum. O sureyi hep öyle geçirdim. Telefonum yoktu.
AMBULANS SESLERİNİ DUYUYORDUK
Birilerini aramak için annemin telefonuna elimi uzatmaya çalıştım ama alamadım. Halam da ayağımın üstüne yüzüstü düşmüştü. Ayaklarına beton düşmüştü. Üstümüzde televizyon bile vardı. Dışarıdaki ambulans seslerini duyuyordum. Önce ben daha sonra annem ve halam çıkarıldı. Annem zaten kanser hastasıydı, şuan sağlık durumu kritik. Bir umut bekledik" şeklinde konuştu. Fahri Bayet,"Depremin olduğu esnada berberde traş oluyordum. Dışarı çıktım, başıma tuğla düştü. Belediye otobüsü beni ve başka yaralananları otobüse koyarak hastaneye götürdü" dedi.
Fazlı Şahan Yasemin Asan - YeniŞafak