Ek ödeme mi, Ek gösterge mi?

Memur-Sen Ankara İl Ve Eğitim-Bir-Sen 1 Nolu Şube Başkanı Mustafa Kır’ın ‘’Ek Ödeme Mi, Ek Gösterge Mi?’’ Konulu Yazılı Basın Açıklamasıdır.11.02.2013

 

Öncelikle şunu ifade etmek istiyorum. Eğitim çalışanlarının yaşadıkları ekonomik sıkıntı sebebiyle onlar üzerinden gündem oluşturmaya çalışmıyorum. Duygu sömürüsü yapmıyorum. Geleceğimizi kurtarma adına yüreğimin sesini dinleyerek, özellikle hükümetin ve yeni Milli Eğitim Bakanımız Prof.Dr. Nabi Avcı’nın dikkatini çekmek için yazıyorum. 

            Eğitim emekçilerine emekli maaşlarının artmasında etkili olacak 3600 Ek göstergenin verileceği yönündeki söylentilerin yayılması, bazı internet sayfalarında  ‘Hükümetten öğretmene ek gösterge müjdesi’ şeklinde haberlerin geçilmesi eğitim emekçilerini ve eğitim yöneticilerini ister istemez bir beklenti içine sokmuştur.  Eğitim emekçilerine Ek Ödeme verilip verilmeyeceği, halen 3000 olan Ek Göstergenin 3600’e çıkarılıp çıkarılmayacağı, bu konularda hükümetin bir çalışmasının olup olamadığı soruları, sorulmaya devam ediyor.

            Bilindiği üzere 06.04.2011 Tarih ve 6223 sayılı kanunun verdiği “yetkiye” dayanılarak, “eşit işe eşit ücret” ilkesinin uygulanacağı iddiasıyla çıkarılan 666 Sayılı KHK

 2 Kasım 2011 tarihli resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Mezkûr K.H.K ile farklı bakanlıklarda aynı unvanla çalışan ve aynı işi gören kamu görevlilerine EK Ödeme adı altında bir iyileştirme yapılmak suretiyle bir kısım kamu görevlisinin maaş ve ücretlerinde eşitlik sağlandığı doğrudur.

             Ancak bir taraftan eşit işe eşit ücret ilkesi ile kamu çalışanları arasında eşitlik sağlanmaya çalışılmış, diğer taraftan Cumhurbaşkanı Genel Sekreterliği, TBMM Genel Sekreterliği, Türk Akreditasyon Kurumu Genel Sekreterliği gibi bazı kurum personelinin ücret ve tazminatlarının 657 Sayılı Yasa kapsamından çıkarılmak suretiyle ayrı bir cetvelle farklı bir ödeme türü ihdas edilmesi ile kamu çalışanları arasında ayırımcılık adına başka bir kulvar açılmıştır.

               Öğretmenlerin, eğitim yöneticilerinin, akademisyenlerin başka kurumlarda muadili yok gerekçesiyle KHK kapsam alanı dışında tutulması, bir taraftan eğitim öğretime verilen değerin ifadesi olduğu gibi diğer taraftan ‘eşit işe eşit ücret’ uygulamasındaki asıl maksadın adaletin sağlanması değil devlet kurumları arasında yeni, yeni imtiyazlı kurumların ve sınıfların oluşturulmasının göstergesidir.

            EK Ödeme beklentilerine 2012 yılında yapılan Kamu Görevlileri Toplu Sözleşme masasında cevap bulamaya, kamu çalışanları arasında en alt birimden maaş alma noktasına getirilen eğitim emekçileri uçan kuştan medet ummaya, lehlerinde her yazılan ve çizileni gerçek sanmaya başlamıştır.

            Gelişmiş her ülkede olduğu gibi ülkemizde de en önemli konu eğitim ve öğretimdir. Çünkü bir ülkenin sosyal ekonomik, kültürel açıdan inkişafı eğitim- öğretimin niteliğine bağlıdır. Nitelikli eğitim ise ancak nitelikli eğitimci ile yapılabilir.

             Bir ülkede eğitim önemli, eğitimin baş aktörü olan eğitimci önemsiz, sahipsiz, mutsuz, umutsuz olabilir mi? Kafası ekonomik sıkıntılarla boğuşan eğitimciden verim alınabilir mi? Böyle eğitim kurumları ile gelecek inşa edilebilir mi?

            Şüphesiz öğretmenlik mesleğinin sorunları ile öğretmenlerin sorunlarını farklı düşünmek mümkün değildir. Öğretmenlerin yetiştirilmesinden çalışma şartlarına kadar, pek çok sorunu sıralamak mümkündür. Ancak eğitim emekçilerinin içinde bulunduğu en önemli sorun ekonomik sorundur. Bu sorun eğitim çalışanlarının bireysel itibarlarını zedelediği gibi mesleki itibarlarını da yok etmektedir.

            Bu gün öğretmenlerin kaygısı maaşlarının azlığından ziyade içinde bulundukları konum sebebiyle geleceği inşa edememe korkusundan kaynaklanmaktadır. Onun için öğretmenleri maaş ve ücretlerinin azlığından şikâyet eder konuma getirmek, öğretmenlere değil bu ülkenin geleceğine yapılan en büyük kötülüktür.

            Bu açıklamadan sonra eğitim emekçilerinin Ek Ödeme ve Ek gösterge kaygısına düşmelerinin sebebini anlamak mümkündür. Peki, Ek Ödeme verilmesi veya Ek gösterge rakamının eğitim emekçileri 3600’e çıkarılması eğitim emekçilerinin hayatında ne değiştirecektir. Ek Ödeme günü kurtarmak, Ek Gösterge de geleceği kurtarmak için verilen bir tazminattır. Çünkü halen çalışan bir eğitim emekçisine 3600 Ek Gösterge verilmesi ile maaşında sağlanacak artış sadece 49,00 TL.dir. Yani emekli kesenekleri dikkate alındığında  çalışan eğitim emekçisine 3600 Ek Gösterge verildiği takdirde çalıştığı sürece maaşına fazla bir yansıma olamayacaktır. Çünkü Ek Ödeme; çalışan öğretmenin maaşına, Ek Gösterge ise emekli olan eğitim emekçisinin maaşına yansıyacak bir iyileştirme türüdür.

             Ancak derece ve kademesi 1/4 olan ve 25 yıl çalışıp emekliye ayrılan bir öğretmenin 3000 ek gösterge üzerinden alacağı emekli aylığı 1397,69 TL ve emekli ikramiyesi 44.797,80 TL iken, aynı öğretmenin 3600 ek gösterge üzerinden emekli olması halinde ise; 1749,48 TL emekli aylığı ve 56.073,06 TL emekli ikramiye alması mümkün olabilecektir.

            Eğitim emekçilerinin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntı EK Ödeme verilmesi suretiyle giderilebileceği gibi emekli olduğunda yaşayacağı ekonomik sıkıntısı ise Ya Ek Ödemenin emekliliğe yansıtılması ya da Ek Göstergenin 3600’a çıkarılması ile giderilebilir.

            Eğitim emekçilerine ve eğitim yöneticilerine ek ödeme mi, yoksa ek gösterge mi verilmelidir? Sorusuna cevap olarak, ya ek ödeme verilip tüm ek ödemeler emekliliğe yansıtılmalıdır. Yahut hem ek ödeme, Hem de ek gösterge verilip hem çalışan hem de emekli olan öğretmenin huzuru sağlanmalıdır.

            Bana haklı olarak sorulacak soruyu tahmin edebiliyorum. Birinci soru: eğitim emekçilerini ve eğitim yöneticilerini ek ödeme dışında bırakan hükümet hem ek ödeme verip, hem de 3600 ek gösterge verir mi?

            İster verilsin, ister verilmesin eğer eğitim öğretim bu ülkenin birincil ve en önemli meselesi ise verilmek zorundadır. Çünkü kurtuluşumuz eğitim öğretimde sağlayacağımız kalıcı başarıya, eğitim emekçilerinin motivasyonuna bağlıdır. Bu gün eğitim emekçileri sosyal açıdan moralsiz ekonomik açıdan yetersizdir.

            İkinci soru: ülkemizin bütçesi bu yükü kaldırır mı? Nice soygunları, vurgunları, yüksek faiz ödemelerini, sözleşmeli kisvesi altında ve Cumhurbaşkanı Genel Sekreterliği, TBMM Genel Sekreterliği, Türk Akreditasyon Kurumu Genel Sekreterliği ve Üst Kurul çalışanlarına ödendiği gibi çok yüksek miktarda ödenen maaşları kaldıran, Avrupa’da birinci dünya da üçüncü en iyi ekonomik göstergelere sahip olan bütçe sıra eğitimciye gelince bu yükü kaldıramam mı diyecektir?  

            Şu iyi bilinmelidir ki dünyada iyi ve kötü adına ne varsa öğretmenlerin eseridir. Öğretmenler toplumun ortak paydasıdır. Sosyal açıdan moralli, ekonomik açıdan yeterli öğretmenin başarısı hayatımızın her alanına yansıyacaktır. Eğitim emekçilerine Ek Ödeme veya Ek Gösterge verilmesi ve emekliliklerine yansıtılması eğitim emekçilerinin değil geleceğimizin kurtulmasına vesile olacaktır.

mustafa-kr19@hotmail.com

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

MEB PERSONEL Haberleri