Ek Kadro Neden Gerekli?

"MEB, kopya skandalından sonra derin bir sessizliğe büründü. Oysa, bu skandalın en büyük takipçisi onlar olmalıydı... "

Çünkü işveren konumunda olan da o, eğitimin etik değerlereni koruması gereken de o.

Ama hiç bir şey olmamış ve sanki kendisi bu konunun hiç muhattabı değilmiş gibi gelişmeleri uzaktan izliyor.

Bu süreçte öyle ya da böyle çok can sıkıcı gelişmeler oldu. Olmaya da devam ediyor.

İşte bu yüzden yaşanan mağduriyetleri bir nebze de olsa azaltabilme adına bazı adımların atılması gerekiyor

Bu ek alım da olabilir.

Şubatta yeni atamaların önü de açılabilir.

Yeter ki bir şeyler yapılmak istesin...



Bu sese birileri mutlaka kulak vermeli



Hergün binlerce mail geliyor. Ve hemen hepsi de araştırma, inceleme ve bilgi yüklü. İçlerinde doğru olan da var, abartılı ve yanlış olan da.



Ama her şey öylesine bir birine karıştı ki, bazen yanlışlar üzerine yorumlar yapılıyor.



Ama MEB, ÖSYM ve YÖK yeterince şefaf olsa ya da bir bilgilendirme hattı kursalar, bu tartışmaların beylki de bir bölümü hiç yaşanmayacak.



Ama bunu bir külfet olarak görüyorlar..



İşte çok çarpıcı bir mail daha



Aşağıda kpss hesaplanmasında ki hata açıkca anlatılmıştır. Hala mağduriyetimizi anlamayanlar, inanmayanlar için. Sizden bu durumu artık değiştirilemezse de kopyacıların ayıklanmasını ve hakkı yenen binlerce mağdur öğretmen adayı için kullanma gücü olan kontenjan sayısını artırmasını talep ediyoruz. Bu atamalara yetişemese dahi sözleşmeli alımın öğretmen adaylarının yüzlerni güldürecek şekilde en az 20 bin olmasını ve 2011 yılında alınacak olan 55 bin öğretmenin bi kısmının mağdur olan biz öğretmen adaylarına verilmesi gerekmektedir. Adaletin olduğu ülkemiz ise hala tabi….

Ösym 31 Ekim'de yapılan KPSS'den sonra puan hesaplarında hata olmadığını 3 satırlık kelime oyunlarıyla ispat etmeye çalışmış ve kamuoyunu yine uyutmayı başarmıştır. Ama benim aşağıda vereceğim verileri sağduyulu insanlar kaale alır ve bunu gür sesle dillendirirse bu oyunu bozabileceğimizi düşünüyorum. 10 Temmuzda yapılan ve sadece eğitim bilimleri testi iptal edilen sınavın ardından ÖSYM sayısal veriler açıklamıştır.(Link= http://www.osym.gov.tr/Genel/BelgeGoster.aspx?F6E10F8892433CFF8DF7C92FCA5B4D05C0671D8648333F35). Bu sınavda Gy-Gk testlerinin aritmetik ortalaması toplamda 66,767 dir. Eğitim bilimleri testinin ortalaması ise 61,388 dir. 31 Ekim'de yapılan eğitim bilimleri testinin ortalaması da yine ÖSYM'nin açıklamasına göre 64,536 dır. YANİ, eğitim bilimleri testi iptal edilip yeniden yapılınca aritmetik ortalama artsa da yine Gy-Gk testlerinin ortalamasından düşüktür.



Bu da Gk-Gy testlerinin eğitim bilimleri testinden kolay olduğunu, dolayısıyla, standart sapmanın eğitim bilimleri testinde yüksek olmasını gerektiğini gösterir. Ayrıca, Öğretmen atamalarında kullanılan puan (KPSSP10), Genel Yetenek Testinin %30, Genel Kültür Testinin %30 ve Eğitim Bilimleri Testinin %40 ağırlığı kullanılarak ağırlıklı standart puan olarak hesaplanmakta olduğunu yine ÖSYM açıklamıştır.



Kısacası tüm veriler (KPSSP10) puanı hesaplanırken eğitim bilimleri testinin daha belirleyici olduğunu göstermektedir. Ama sonuçlara bakıldığında bunun tam tersi çok açık bir şekilde gözükmektedir. Örneğin; 104 net Gy-Gk, 91 net Eğ.bil. olan bir aday 88,9 alırken; 91 net Gy-Gk, 104 net Eğ.bil olan bir aday 85,7 puan almıştır. Görünen köy kılavuz istemez. ATAMALAR YAPILMADAN PUANLAR YENİDEN HESAPLANMALIDIR. GY-GK TESTİNDEN FULL'E YAKIN YAPAN KOPYACILAR ÖĞRETMEN OLARAK ATANMAMALIDIR.



abbasguclu.com.tr
kamudan

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

EĞİTİM Haberleri