Eğitim-Sen tarafından yapılan açıklama;
Siyasi iktidar ve Millî Eğitim Bakanlığı (MEB), bugüne kadar defalarca yaptığı gibi, masa başında hazırladığı yeni meslek kanunu ile eğitim emekçilerinin çalışma ve yaşam koşullarını tek taraflı olarak düzenleme ısrarını sürdürmektedir. Geçen hafta bir günde komisyondan geçen düzenleme, dün Meclis Genel Kurulu’na gelerek görüşülmeye başlanmıştır.
Haklarımızı ve taleplerimizi içermeyen, irademizi yok sayan Öğretmenlik Meslek Kanunu’na (ÖMK) karşı demokratik tepkimizi göstermek, düzenlemeye yönelik eleştiri ve önerilerimizi kamuoyu ile paylaşmak mücadeleci bir sendika olarak en doğal hakkımızdır. Ancak dün, sendikamız üye ve yöneticileri gün içinde defalarca polis şiddetine maruz kalmış aralarında MYK üyelerimiz, şube yöneticilerimiz ve üyelerimizin de olduğu 11 arkadaşımız işkence ve kötü muamele edilerek göz altına alınmıştır.
Ülkemizde yıllardır uygulanan, özellikle son yıllarda belirgin bir şekilde artan yıldırma ve korkutma amaçlı saldırıların son hedefi sendikamız yöneticileri ve üyelerimiz olmuştur. Siyasi iktidarın, kendileri gibi düşünmeyen, haksız ve adaletsiz uygulamalar karşısında demokratik itiraz hakkını kullanan, 1 milyonu aşkın öğretmeni yakından ilgilendiren Öğretmenlik Meslek Kanunu’na karşı eleştiri ve itirazlarımıza gösterilen tahammülsüzlük polis şiddeti ve gözaltılar ile sürdürülmektedir.
En doğal ve demokratik haklarımızı kullanmamızın yasa dışı bir şekilde engellenmesi ve sendika üye ve yöneticilerimizin şiddet kullanılarak gözaltına alınması kabul edilemez. Eylem alanında ve gözaltılar sırasında polis şiddeti ile yaralanan yönetici ve üyelerimize yönelik hukuk dışı müdahalede bulunulmuştur. Eğitim ve bilim emekçilerinin haklarına ve taleplerine sahip çıkmasını polis şiddeti üzerinden engellemeye çalışanlara karşı suç duyurusunda bulunacağımız bilinmelidir.
Eğitim Sen, mücadele tarihi boyunca bu tür hukuk dışı müdahale ve saldırılar karşısında geri adım atmamış, bütün engellemelere rağmen eğitim emekçilerinin hakları ve taleplerini sahiplenmeyi sürdürmüştür. Kendilerini hukukun ve kanunların üzerinde sananlar şunu çok iyi bilmelidir ki, haklı taleplerimizi her türlü baskı ve engellere rağmen savunmaya devam edecek, baskı ve tehditlere boyun eğmeyeceğiz. ÖMK’nin Meclis Genel Kurulunda görüşüldüğü süre boyunca Milli Egemenlik Parkında devam edecektir.
Buradan bizleri ısrarla duymak istemeyenlere bir kez daha sesleniyoruz; Öğretmenlik Meslek Kanunu’na öğretmenlik mesleğini itibarsızlaştıran ve öğretmenleri değersizleştiren, öğretmenlerin ekonomik sorunlarına çözüm üretmeyen, eşit işe eşit ücret ilkesini ortadan kaldıran, özlük haklarımızı zayıflatan ve öğretmenler arasındaki ayrımcılığı ve eşitsizliği derinleştiren bir içeriğe sahip olduğu için itiraz ediyoruz.
Türkiye’de halen resmi ve özel üniversiteler bünyesinde toplam 97 eğitim fakültesi bulunmaktadır. Eğitim fakültelerinde verilen eğitimin niteliğini arttırmak için adım atmak yerine MEB, yeni meslek kanunu düzenlemesi üzerinden kendi kadrolarını yetiştirmek için Milli Eğitim Akademisini kurmak istemektedir. MEB’in hedefi öğretmen yetiştirme sorununa çözüm üretmek değil, tamamen kendi güdümünde hareket edecek, iktidarın siyasal amaçlarının içeren ‘Türkiye 100 Yılı Maarif Modeli’ne paralel düşünen ve davranan öğretmenler yetiştirmektir. Üye ve yöneticilerimiz buna itiraz ettiği için polis şiddetine uğramış ve gözaltına alınmıştır.
Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun mevcut haliyle yasalaşması halinde eğitim fakültelerinden mezun olarak öğretmen unvanı alacak meslektaşlarımızın Milli Eğitim Akademisi üzerinden ikinci kez eğitime alınması anlamına gelmektedir. Öğretmenlerin Akademi’de alacakları eğitimde gösterecekleri “başarıya” göre sözleşmeli olarak atanacak olması, iş güvencemizi ciddi şekilde tehdit eden ve kabul edilemez bir durumdur.
Eğitim Sen olarak yetkilileri bir kez daha uyarıyoruz: ÖMK kanun taslağı gerek hazırlanış biçimi gerekse sınırlı içeriği açısından meslek kanunu olmaktan çok uzaktır. Öğretmenlik mesleği gibi 19 milyonu aşkın öğrencinin eğitim hakkını ve bir milyonun üzerindeki öğretmenin mesleğini, çalışma koşullarını, ekonomik ve özlük haklarını böylesine sığ ve dar bir çerçevede düzenlemek doğru değildir. Meclis’te bulunan milletvekilleri eğitim ve bilim emekçilerinin çağrısına kulak vermeli, haklarımızı ve taleplerimizi içermeyen bu düzenlemeye onay vermemelidir.
MEB gerçek bir meslek kanunu hazırlamak istiyorsa ILO ve UNESCO ortak belgesi olan; ‘Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesi’ metni esas alınmalıdır. Sadece öğretmenlerin değil tüm eğitim emekçilerinin ekonomik, demokratik, özlük haklarını iyileştirmek amaçlanmalı, mevcut hakları koruyan, eşit işe eşit ücret ilkesine dayanan, adil ve kapsayıcı bir meslek kanunu hazırlanmalıdır.
Siyasi iktidarı ve Bakanlığı son kez uyarıyoruz ve öğretmenlerin sesine kulak vermeye, gerçek bir meslek kanunu için tüm bileşenlerle birlikte çalışmaya davet ediyoruz.