Bugüne kadar Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), özellikle temel hak ve özgürlükler konusunda, en temel sendikal hakların kullanılması ile ilgili olarak çok sayıda hukuk dışı girişimde bulunmuş, hukukun en temel ilkelerini ayaklar altına alan kararlara imza atmıştır. MEB’in yasakçı ve hukuk dışı karar ve cezaları mahkemelerden, yüksek yargıdan birer birer dönmesine karşın, bakanlık Eğitim Sen’e yönelik baskıcı ve ayrımcı uygulamalarına ısrarla devam etmekte, Eğitim Sen üyelerini korkutmak ve yıldırmak için olmadık yol ve yöntemler kullanarak açıkça suç teşkil eden tutumlar içine girmektedir.
Eğitim Sen üyeleri hakkında, ülke çapında başlatılan soruşturmalar ve takipsizlik ile sonuçlanan dosyalar siyasi talimatlarla yeniden açılmıştır. Hukuk dışı bir şekilde “suç yaratma” girişimlerinden sonuç alamayan mülki amirler yaptıklarının “sendikal faaliyeti engelleme” suçu olduğunu bile bile Eğitim Sen üyelerini sürgün etmeye çalışarak üyelerimizi yıldırmak ve sindirmek istemektedir. Bu durumun son örneği Muğla’da yaşanmakta, Eğitim Sen üyesi 260 öğretmen 29 Aralık grevi gerekçe gösterilerek il dışına sürgün edilmeye çalışılmaktadır.
Yıllardır eğitimde yaşanan dinselleştirme karşısında laik-bilimsel eğitimi savunanların, eğitimde yaşanan ticarileştirmeye karşı herkes için eşit ve parasız eğitim için mücadele eden Eğitim Sen üyelerinin iktidar ve yandaşlarının hedefinde olduğu bilinmektedir.
Üye ve yöneticilerimizin hemen her faaliyeti baskı ve soruşturmalara konu yapılmakta, siyasi iktidarın anti demokratik uygulamalarına itiraz eden, baskıcı, otoriter uygulamaları karşısında diz çökmeyen herkese gözdağı verilmeye çalışılmaktadır.
Devlet kurumları bütün kararlarını alırken ve uygularken hukuk ilkelerine bağlı olmak ve herhangi bir konuda soruşturma yürütürken tarafsız davranmak zorundadır. Ancak Türkiye’de yaşananlar, idarenin kararları ile hukukun nasıl katledildiği, temel sendikal hak ve özgürlüklerin kullanılmasını bile “suç” kapsamına almak ve bunun üzerinden siyasi talimatlarla cezalar verilmesinin sağlanmaya çalışıldığını göstermektedir.
İktidarın ideolojik çizgisinde olan ve tamamı “siyasal kadro” olarak atanan mülki amirlerin, idari makamların giderek artan yıldırma girişimleri, üyelerimize yönelik olarak açılan disiplin soruşturmaları, verilen cezalar ve sürgün kararları tamamen hukuk dışı ve anti demokratiktir. Kısa bir süre önce, Muğla’da yapılmaya çalışıldığı gibi üyelerimize sendikal eylemler nedeniyle verilen disiplin cezaları nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Türkiye’yi mahkum etmiş ve Eğitim Sen üyesi 90 öğretmene 153 bin TL tazminat ödenmesine hükmetmiştir. Ortada sayısız mahkeme ve AİHM kararı olmasına karşın aynı tutumu sürdüren mülki amirler en temel sendikal hak ve özgürlükleri yok sayıp, hukuk dışı kararlar almaya çalışarak “sendikal faaliyeti engelleme” ve “görevi kötüye kullanma suçu” işlemektedir.
İktidarın politikalarına itiraz eden herkesin hedef haline getirildiği bir dönemde Eğitim Sen’i hedef alarak örgütlü mücadelemizin engellenmeye çalışıldığı açıktır. Bizleri baskı altına almaya çalışan, haklı mücadelemizden döndürmeyi amaçlayan her türlü hukuk dışı kararın alınmasında ve uygulanmasında rol alanlar, işledikleri suçlar nedeniyle bir gün mutlaka hukuk önünde hesap vereceklerdir.
Eğitim Sen üye ve yöneticilerine yönelik her türlü baskı, soruşturma ve sürgünlerin durdurulması için örgütsel ve hukuksal mücadelemizi sürdüreceğimiz bilinmelidir! Üyelerimize yönelik baskı, sürgün ve soruşturmalara son verilmeli, ülke çapında başlatılan cadı avı derhal durdurulmalıdır.