Darbe dönemlerini dahi geride bırakan uygulamalarla muhalif tüm sesleri susturmak isteyen, en temel demokratik hak ve özgürlüklerin kullanımına izin vermeyen, OHAL’i kendi hukuksuzluklarına kalkan yapanlar, faşizan politikalarıyla yaşamlarımızı abluka altına almak istemektedir.
Böylesi bir dönemde AKP, yüz bini aşkın kamu emekçisini padişah fermanlarını aratmayan KHK’ler ile bir gecede işsiz bırakmıştır. OHAL ve KHK’ler ile kamu emekçileri aileleriyle birlikte zor koşullara mahkum edilmiş, çocukları ağır travmalarla karşı karşıya bırakılmış ve bugüne kadar 37 kişi intihara sürüklenmiştir. Savunma hakları ellerinden alınarak, haklarında hiçbir somut ve hukuki delil ileri sürülmeden, tamamen keyfi ve hukuksuz biçimde ihraç edilen emekçiler “sivil ölülere” dönüştürülmek istenmektedir.
Artık mızrak çuvala sığmamaktadır. Hükümet, tek adam rejimi ve OHAL uygulamalarıyla AKP’ye itaat etmeyen, politikalarını eleştiren, kendilerine muhalefet eden herkesi zorla, zorbalıkla hizaya getirmeyi, sindirmeyi ve susturmayı amaçlamaktadır.
Ancak AKP faşizminin üzerimizde giderek artan zorbalığına rağmen mücadele tarihimizden ve fiili meşru mücadele anlayışımızdan aldığımız güçle, örgütlü mücadelemizi yükselteceğimizden ve bu karanlığı yırtıp atacağımızdan kimsenin şüphesi olmamalıdır.
Özellikle belirtmek isteriz ki, süresiz ve dönüşümsüz açlık grevinin 75. gününde, evlerine yapılan polis baskınıyla gözaltına alınan ve ardından siyasi talimatlarla tutuklanan üyelerimiz Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın maruz kaldığı şiddet ve hukuksuzluk kaygılarımızı derinleştirmektedir. Bu nedenle Genel Kurul Delegelasyonu olarak, üyelerimiz Semih Özakça ve Nuriye Gülmen’in hemen serbest bırakılmasını ve taleplerinin süratle karşılanarak yaşamlarına sağlıklı biçimde devam edebilmelerinin sağlanmasını istiyoruz.
Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!