2005-2010 yılları arasında müdür yardımcılığı sınavı ile yapılan az sayıdaki müdür yardımcısı atamaları hariç yönetici ataması yapılamadı. Hep görevlendirme, vekil uygulamalarına gidildi.
2010'da ağırlığı sınav olan bir atama yapıldı. O atama süreci ile MEB'de bu alanda sistem oluştu, oturacak, yargıya taşıyan bile neredeyse yok, mevzuat ile ilgili genel beğeni var, denilirken birden bir el süreci alt üst etti ve Bakan Çubukçu (Baş) ile başlayan süreç ters düz oldu. Yeni ve yeniden bir sürece girildi ve yıllardır yapılmak istenip her defasında yargı duvarına toslayan mülakat/sözlü sınav sistemi gündeme de mevzuata da oturdu. Üstelik kanuni düzenleme yapılarak.
Hatta yönetici atama sistemi yönetici görevlendirme sistemine dönüştü. Bu da yetmedi şimdi yine en eskiye dönüldü ve yönetici görevlendirmede vekalet, geçici görevlendirme süreci yaşanıyor. Böylece aynı işi yapan insanlar arasında uçurumlar var. Geçici görev ile görev yapana az ek ders, vekile daha fazla. İş aynı, görev aynı ama ücret farklı...
Geçici görevlendirmenin cazibesi sadece bu noktada değil, istediğin zaman görevde de alabiliyorsun.
Ama kaybeden sadece öğretmenler değil eğitimin asli unsuru öğrenciler. Çünkü idareci tedirgin geleceğini göremiyor, bazen sınıftan alınarak yönetici yapılan öğretmen az bir süre sonra tekrar döndürülüyor derken sınıfta öğrenciler allak bullak oluyor. Yani istikrar yok.
En son yine yargı kararı sonrası müdür yardımcılığı için sınavla görevlendirme süreci başlatıldı fakat bunun da akıbeti belli değil.
2016 da yapılan sınav puanı halen geçerli ama tekrar duyuruya çıkmaya niyet yok.
İl Milli Eğitimlere sorulunca bakanlık duyuruya çıkmıyor deniliyor. Bakanlığa sorulunca da yetki valiliklerde diyor.
Bir İl Milli Eğitim Müdürü de çıkıp benim eğitimde başarı için yöneticilikte istikrara ihtiyacım var duyuruya çıkıyorum d(iy)emiyor.
Anlaşılan o ki yeniden sınav yapılması düşünülmüyor. Yani zaten görevlendirme yapılan yöneticilikte, "görevlendirmede geçici görevlendirme" sistem olarak oturtulacak gibi.
Şu anda binlerce kadro boş ya da geçici görevlendirme ile doldurulmuş durumda. Binlerce kadro da Haziran ayında (4 yıl/8 yıl gereği) boşalacak. 2016'da yapılan sınavın geçerlilik süresinin bitmesine az bir zaman kaldı.
Dava sonucu bekleyen MEB'e mahkemelerden zaten haber gitti. Bunu da detayları ile daha önce ele almıştık. http://www.memurlar.net/haber/641423/
MEB artık sistemli bir yönetici görevlendirme sürecine girmelidir. Bu sistemin adı; kayırma, sözlü sınav, geçici görevlendirme... değil, objektif kriterler, sürdürülebilir ve kabul edilebilir, kalıcı bir sistem ile liyakat olmalıdır.
15 Temmuz lanet darbe girişimini yapanlar da onların yapılanmaları da bellidir. Kurumlarda liyakat hakim kılınmazsa bu tehlike her zaman olacaktır. Bugün FETÖ diye karşımıza çıkan durum yarın başka bir şekilde karşımıza çıksın istenmiyorsa esas olanı, ötekileştirmeyen, kurumsallığı, liyakati ön plana çıkaran yaklaşımları hakim kılmamız gerekiyor. Geçmişten ve yaşanan kötü tecrübelerden ders almayanların sonu aynıdır. Bu nedenle de toplumsal uzlaşmanın odağında olması gereken Milli Eğitim Bakanlığı üzerine düşeni yapmalıdır. Çünkü Milli Eğitim Bakanlığı ülkemizde neredeyse tüm bireylere dokunan, tüm bireylerde paydaşı olan tek, en büyük ve en önemli bakanlıktır.
Maksut BALMUK
memurlar.net