Eğitim-Bir-Sen olarak, TBMM Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanlığı’na ve Millî Eğitim Bakanlığı’na başvuruda bulunarak, görevleri başında öldürülen eğitim çalışanlarının şehit sayılarak 2330 sayılı Kanun kapsamına alınmaları, 3713 sayılı Kanun’da terör eylemlerine maruz kalan kamu görevlileri veya sivil vatandaşlar için öngörülen haklardan faydalandırılmaları ve 5510 sayılı Kanun’un 47. maddesinin uygulandığı hâllerde vazife malullüğüne ilişkin usul ve esasların mağduriyeti önleyecek şekilde somutlaştırılması konularında Öğretmenlik Meslek Kanunu taslağı çerçevesinde düzenleme yapılması için girişimlerde bulunulmasını talep ettik.
Hayatlarını, çocuklarımızın daha iyi olmasına vakfeden eğitimcilere yönelik saldırıların günden güne artmakta olduğu, eğitim çalışanlarına yönelik sözlü taciz, saldırı, darp, bıçakla ve silahla yaralama gibi olayların sıradanlaştığı bir dönemi yaşıyoruz. Çocuklarımıza bilgi, beceri ve değer kazandıran öğretmenlere reva görülen muamele ve gösterilen kayıtsızlık düşündürücü olduğu kadar vahimdir de.
Ödemiş Kaymakçı Çok Programlı Anadolu Lisesi Okul Müdürü Ayhan Kökmen, 15 Aralık 2017’de öğrencisi tarafından silahla öldürülmüştür. Kısa bir süre önce ise Gebze Atatürk Anadolu Lisesi Müdür Yardımcısı Necmeddin Kuyucu, bir öğrenci tarafından bıçaklanarak ağır yaralanmış, kaldırıldığı hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetmiştir. Geçmiş yıllarda sıklıkla benzerlerini yaşadığımız öğretmen cinayetleri, artık toplumsal bir suç dalgası hâlini almıştır. Geçmişte sadece 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde manşet olabilen öğretmenler, ne yazık ki, son yıllarda artık kendilerine yönelik şiddet olaylarıyla anılır olmuştur.
Toplumsal ilginin ve beklentinin odağında olan öğretmenlerimiz artık hakaretin, şiddetin ve itibarsızlaştırma sarmalının içine düşürülmüştür. Eğitimcilere şiddet münferit eylemler olmaktan çıkmış, gittikçe yaygınlık kazanmış, artık toplumsal bir yara hâline gelmiştir. Bu şiddet, eğitim, öğretim hizmetinin yürütülmesini olumsuz etkilemekte, eğitimcilerin verimliliğini düşürmektedir.
Eğitim çalışanlarımız, maruz kaldıkları bireysel terör ve şiddet karşısında ne yazık ki hiçbir haktan ve hukuki korumadan faydalanamamakta; sonu yaralanmayla, sakat kalmayla veya ölümle biten bireysel terör ve şiddet eylemlerine, okullarında, sınıflarında, öğretmen odalarında veya makamlarında kamu görevini yürüttükleri sırada maruz kalmaktadır.
Bu nedenle, kamu görevini yürüttükleri sırada eğitim-öğretim hizmetinin sunumundan kaynaklı olaylar nedeniyle bireysel veya toplu şiddet eylemlerine muhatap olarak yaralanan, engelli hâle gelen, ölen veya öldürülenler eğitim çalışanlarının (ve ölümleri hâlinde hak sahiplerinin), (a) 2330 sayılı Kanun kapsamına alınmaları, (b) 3713 sayılı Kanun’da terör eylemlerine maruz kalan kamu görevlileri veya sivil vatandaşlar için öngörülen haklardan faydalandırılmaları ve (c) 5510 sayılı Kanun’un 47. maddesinin uygulandığı hâllerde vazife malullüğüne ilişkin usul ve esasların mağduriyeti önleyecek şekilde somutlaştırılması konularında Öğretmenlik Meslek Kanunu taslağı çerçevesinde yasal düzenleme yapılması için girişimlerde bulunulmasını istiyoruz.
Millî Eğitim Bakanlığı’na başvuru yazısımız