Milli Eğitim Bakanı Sayın İsmet Yılmaz, 18 Temmuz 2017 tarihinde yaptığı basın açıklaması ile 51 derse ait öğretim programlarını güncelleme çalışmalarının sona erdiğini ve yeni programların hazır olduğunu kamuoyuyla paylaştı. Hatırlanacağı üzere, 13 Ocak 2017 tarihinde 51 derse ait öğretim programlarının taslakları askıya çıkarılmış ve 10 Şubat 2017 tarihine kadar eğitimciler, sivil toplum örgütleri ve toplumun tüm farklı kesimlerinden taslak programlar için görüş alınacağı ve görüşler ışığında programlarda iyileştirmeler yapılacağı ifade edilmişti. 13 Ocak’ta yapılan açıklamada Şubat ayında programlara ilişkin çalışmaların sona ereceği belirtilmişti ancak görüldüğü üzere program çalışmaları Temmuz ayına kadar sürmüştür. Nihai hali verilmiş olan programlara ve program hazırlama süreçlerine ilişkin görüşlerimiz şu şekildedir:
Reform ihtiyacı kaçınılmazdır
Eğitim-Bir-Sen olarak, kapsamlı bir müfredat reformuna yönelik bir ihtiyacın varlığını daha önce vurgulamıştık. Bu çerçevede, Gecikmiş Bir Reform: Müfredatın Demokratikleştirilmesi başlıklı raporumuzu Ocak 2017’de kamuoyu ile paylaşmıştık. Müfredatları ve ders kitaplarını inceleyen araştırmalar, müfredatın ve kitapların tek tipçi, endoktrinasyonu hedefleyen, çoğulculuğu dışlayan, farklılıklara imkân vermeyen bir muhtevaya sahip olduğunu, sivil ve demokratik bir vatandaş perspektifinin yer almadığını ortaya koymuştur. Bu ise, daha çoğulcu ve demokratikleştirici, toplumsal taleplere cevap veren müfredat reformunu kaçınılmaz kılmaktadır.
Taslak programlar için görüş alınması, bu görüş ve önerilerin programlara yansıtılması demokratikleştirici bir süreçtir
Programların, kamuoyundan görüş almak üzere askıya çıkarılması, gelen görüşler ekseninde taslak programlarda güncellemeler yapılması farklı kesimlerin sürece katılmasına izin verdiğinden demokratikleşmeyi ve çoğulculuğu geliştiren bir adımdır. Bundan sonraki program güncellemelerinde de taslak programların kamuoyundan görüş almak üzere askıya çıkarılması uygulamasına devam edilmelidir. Bu vesile ile toplumsal talepler programlarda daha fazla yer bulacaktır.
Öğretim programlarını güncelleştirme çalışmaları devam etmelidir
Dünyada ve Türkiye’de yaşanan değişimler, bilimde, ekonomide, sosyal ve kültürel alanda yaşanan gelişmeler, değişen toplumsal ihtiyaçlar ve talepler dikkate alındığında programların belirli sürelerde güncellenmesi gerekmektedir. Zaten, tüm dünyada eğitim sisteminin kalitesini artırmak ve değişen dünyaya ayak uydurmak için öğretim programları belli aralıklara güncellenmektedir.
Yeni öğretim programlarında içerik yoğunluğunun ve mükerrerliklerin azaltıldığı Millî Eğitim Bakanlığı tarafından ifade edilmiştir. Gerçekten de birçok öğretim programında kazanım sayısının azaltıldığı görülmüştür. Bununla birlikte, kazanım sayısının ve içerik yoğunluğunun azaltılması hususunun ders kitaplarına nasıl yansıyacağı oldukça önemlidir. Ders kitapları hazırlanırken, içerik yoğunluğu ve konu bütünlüğünün sağlanması hususlarına özellikle dikkat edilmelidir.
Öğretim programlarının kurucu çerçeve ve ideolojisinde yapılan değişiklikler sınırlı kalmıştır
Öğretim programlarında millî ve evrensel değerlere daha çok vurgu yapılması olumludur. Eğitim-Bir-Sen olarak öteden beri talep ettiğimiz üzere, çoğulcu, farklılıklara izin ve imkân veren, daha empatik ve eleştirel bir tarih anlayışı, toplumsal taleplere duyarlı, tarihi ve kültürü ile barışık bir müfredatın arzu edilen düzeyde oluşturulduğunu söylemek güçtür. Belli bir düşünceyi benimsetmeye yönelik tek yönlü endoktrine edici ifadeler müfredatta var olmaya devam etmektedir.
Kapsamlı bir müfredat reformu konusunda önemli bir toplumsal talep vardır. Böyle bir toplumsal talebin varlığını, hazırladığımız raporda da ifade etmiştik. Yayınlanan programların, bu anlamda pozitif adımlar içerdiği ancak istenen düzeyde bir zihniyet değişimini gerçekleştirme ve toplumsal talepleri karşılama noktasında yeterli olmadığı görülmektedir. Bu çerçevede, farklı toplumsal kesimlerin taleplerinin sağlanması adına müfredat güncellenme çalışmalarına devam edilmelidir.
Son olarak, müfredatın öğretmenler tarafından nasıl uygulanacağı önemli bir husustur. Bu noktada, öğretmenlere doğru bir şekilde rehberlik edilmesi, müfredat uygulamalarının ise yakından izlenip değerlendirilmesi önem arz etmektedir.