Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Vekili Latif Selvi, sendikal mücadelenin, emekten, hakkı yenilenden, mazlumdan yana olma mücadelesi olduğunu ifade ederek, “Sendikacılık, bugün imtiyaz sahibi olmak isteyenlerle hak ve adalet arayanların mücadelesidir. Bizler birlikte hareket etmezsek, gücümüzü birleştirmezsek hak ve adalet mücadelesinde başarıya ulaşamayız” dedi.
Samsun genişletilmiş divan toplantısı Atakum’da yapıldı. Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Çakırcı, Samsun 1 ve 2 No’lu Şube Yönetim kurulları, ilçe temsilcileri ve kadınlar komisyonu üyelerinin katıldığı toplantının açılışında konuşan Latif Selvi, “Eğer bir zenginlik varsa, paylaşım eşit olmalıdır. Dünyada açlıktan ölen varsa, bununun sebebi açlık değil, adaletsiz paylaşımdır. Ortak hedefimiz, adil paylaşımın sağlanması için çaba harcamak olmalıdır. Biz Eğitim-Bir-Sen olarak, bu konuda üzerimize düşeni yapmaya çalışıyoruz. Eğitim çalışanlarının insanca bir hayata kavuşmaları için mücadele verirken, ülkemizin daha demokratik ve sivil, geleceğimizin aydınlık olması için elimizi taşın altına koyuyor, mazlum ve mağdurların umudu olma misyonumuzu yerine getirmenin gayretiyle çalışmalarımızı sürdürüyoruz” ifadelerini kullandı.
Herkes insanca yaşasın diye verdiğimiz mücadele devam edecektir
“Dünyada 6 milyar insandan 100 milyonu yaşasın diye bazıları aç mı kalmalı” diye soran Selvi, “Bizler bu anlayışı kabul etmiyoruz. Onun için de haksızlıklarla, gelir dağılımındaki adaletsizliklerle aktif olarak mücadele etmeliyiz. Bunun yolu da, örgütlenmeden geçmektedir. Birlik ve beraberlik içinde olursak, üstesinden gelmeyeceğimiz bir sorun yoktur. Sendika olarak, herkes insanca yaşasın diye verdiğimiz mücadele kararlılıkla devam edecektir” şeklinde konuştu.
Eğitim çalışanları adına çok önemli kazanımlara imza attıklarını kaydeden Selvi, şunları söyledi:
“kronikleşen birçok sorunu toplu sözleşmede çözüme kavuşturduk. Ancak, kamu idaresinin ihmalkârlığı, sorumlu davranmaması yüzünden eğitim çalışanlarının alın terinin karşılığı hem geç hem de eksik ödenmektedir. Sınav görev ücreti konusunda yaşanan bu sorunun çözümü için ilgili bakanlık yetkilileriyle görüşmelerimiz devam etmektedir. Toplu sözleşmede atılan imzanın gereği bir an evvel yerine getirilmeli, eğitim çalışanlarının huzurunu kaçıran yanlış uygulamalardan daha fazla zaman geçirilmeden dönülmelidir. Sorun çözülene kadar bu konunun takipçisi olacağız.”
Çakırcı: demokratikleşme çabaları sürmelidir
Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Çakırcı, katsayı, başörtüsü ve eğitim sistemindeki çarpıklıklar başta olmak üzere pek çok konuda mücadele verdiklerini ve bu konularda kayda değer başarılar elde ettiklerini söyledi.
Devasa bir kurumun sorunlarının da karmaşık ve çok olduğunu, çözüme yönelik tavır ve girişimlerinin, hak ve özgürlük mücadelelerinin sonuna kadar devam edeceğini kaydeden Çakırcı, eğitim çalışanlarının beklenti ve taleplerinin, çözüm bekleyen sorunlarının farkında olduklarını, bunları çözmek için gereken çabayı gösterdiklerini dile getirdi. Özlük ve özgürlük mücadelelerinde ciddi anlamda yol aldıklarını belirten Çakırcı, “El ele vererek, gücümüzü bir araya getirerek, eylemler yaparak, imza kampanyaları düzenleyerek başörtüsü yasağını hep birlikte kaldırdık. Katsayı zulmüne sizlerle birlikte sor verdirdik. Bunlar bu ülke için son derece önemli çıkışlar, önemli çabalardır” diye konuştu.
Türkiye’de son yıllarda meydana gelen olaylara, Gezi eylemlerinden Kobani eylemlerine, 17-25 Aralık küresel darbe operasyonuna bakıldığında, görülen fotoğrafın çok önemli olduğunun altını çizen Çakırcı, “Aslında biz bu fotoğrafı yüz, yüz eli yıl önceden hatırlıyoruz. 1908’de Sultan Abdülhamid’e İttihat ve Terakki kin duyuyordu. İttihat ve Terakki’nin duyduğu kin İngiliz muhipliğini de beraberinde getirmişti. Bu dönem yetişen gençlerin de, ne yazık ki, bir kısmının o dönem yetişen gençlerden bir farkı olmadığını görüyoruz. O tarihe ait çok önemli bir anekdot vardır. İngiliz büyükelçisi İstanbul’a geliyor. İstanbul’a geldiği sırada İttihat ve Terakkili gençler büyükelçiyi karşılamak üzere Sirkeci Tren Garı’na gidiyor. Büyükelçiyi karşıladıktan sonra İstanbul sokaklarında yürüyorlar. Elçi at arabasına binmiş ve bu gençler de tezahüratlar eşliğinde ilerliyorlar. Atları söküp kendileri sırtlanıp elçilik binasına doğru gidiyorlar. Aralarında da o dönemin hocalarından Ubeydullah Efendi vardır. Bu gençlerin gezi gençliğinden farkı var mı? Bu gençlerin Kobani gençlerinden farkı var mı? Aralarından bulunan bu hoca efendinin okyanus ötesindeki hoca efendiden farkı var mı” diye sordu.
Türkiye üzerinde, İslam coğrafyası üzerinde mühendislik faaliyetlerinin devam ettiğini söyleyen Çakırcı, “Mühendislik devam ediyor fakat bu irade, bu sendikal güç bugüne kadar buna fırsat vermedi ve bundan sonra da fırsat vermeyecektir” dedi.
Çakırcı, Türkiye’nin demokratikleşmesinin şart olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu: “Biz demokratikleştikçe, demokratikleşmede mesafe kat ettikçe, uluslararası operasyonların önüne daha fazla geçebileceğiz.”
Türkiye’nin darbe anayasasından ve YÖK kanunundan da kurtulması gerektiğini ifade eden Ramazan Çakırcı, “Eğer biz dünya ile yarışmak istiyorsak, ciddi anlamda bilim insanı yetiştirmek istiyorsak, bunların YÖK kanunu, mevcut YÖK yapısı ile gerçekleşmesi mümkün değildir. Bunun için biz YÖK Yasası’nın değişmesinin elzem olduğunu ifade ediyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
Toplantıda, Samsun 1 No’lu Şube Başkanı Nejdet Güneysu ve 2 No’lu Şube Başkanı Yılmaz Taşova da birer konuşma yaparak, faaliyetleri hakkında katılımcılara bilgi verdiler.