Eğitim-Bir-Sen, eğitim sisteminin çeşitli göstergelerle detaylı bir biçimde analiz edildiği "Eğitime Bakış 2022: İzleme ve Değerlendirme Raporu"nu açıkladı.
Sendikadan yapılan yazılı açıklamaya göre raporda, veri temelli politika üretme anlayışı çerçevesinde eksikler ortaya koyularak önerilerin sunulması hedefleniyor.
Rapor, eğitime erişim ve katılım, eğitimin çıktıları, öğretmenler ve okul yöneticileri, eğitim-öğretim ortamları ve finansman olmak üzere beş ana bölümden oluşuyor.
Okullaşma oranlarına dikkat çekilen raporda, "2020 öğretim yılında 5 yaş için net okullaşma oranı toplamda yüzde 58,5 iken bu oran 2021-2022 öğretim yılında ciddi düzeyde artarak yüzde 83,4'e yükselmiştir. Geçen öğretim yılına göre kızlarda yüzde 25,3 puan, erkeklerde ise yüzde 24,5 puan artmıştır." ifadeleri yer aldı.
14-17 yaş grubunda net okullaşma oranının ortalama yüzde 92 olduğu, erkeklerde yüzde 92,5, kızlarda ise yüzde 91,6 olarak gerçekleştiği belirtilen raporda, ortaöğretim kademesi zorunlu eğitim kapsamında olmasına rağmen 14-17 yaş grubundaki çocukların yüzde 8'inin eğitim dışında olduğuna işaret edildi.
Özel eğitim ihtiyacı olan öğrencilerin eğitime erişimlerinde son yıllarda önemli artış olduğu vurgulanan raporda, bu öğrencilerin yüzde 37'sinin kız olduğu ve oranın son 5 yıldır aynı kaldığı öne sürüldü.
Raporda, Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) ve Lisans Yerleştirme Sınavlarını (LYS) içerisine alan Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sisteminde (ÖSYS) özellikle 2022'de bir önceki yıla göre başvuru sayısında ciddi bir artış meydana geldiği ifade edildi.
Bunun sebebinin baraj puanının kaldırılması olduğuna işaret edilen raporda, 2022 yılında ÖSYS'ye başvuran 3 milyon 243 bin 334 kişiden, 1 milyon 5 bin 500'ünün bir yükseköğretim programına yerleştiği bilgisi verildi.
Raporda, 2020-2021 eğitim-öğretim yılında okul öncesinde 107 bin 171, ilköğretim kademesinde 643 bin 195, ortaöğretim kademesinde 389 bin 307, toplamda ise 1 milyon 139 bin 673 öğretmenin görev yaptığı belirtilerek, şunlar kaydedildi:
"OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) verilerine göre, Türkiye'de ilkokul düzeyinde kadın öğretmen oranı yüzde 64 iken, ortaokulda yüzde 58'dir. Genel olarak değerlendirildiğinde OECD ülkelerinin neredeyse tamamında Meksika ve Kolombiya'da ortaöğretim kademesi hariç tüm kademelerde kadın öğretmenler erkek öğretmenlerden daha fazladır. Son 10 yıllık süreçte en az öğretmen ataması 2022 yılında yapılmıştır."
Raporda, 14-17 yaş grubunda okullaşma oranı düşük olan illerde ortaöğretime erişimin artırılması, özellikle de kız çocuklarının aleyhine olan illerde eğitimin dışında kalma nedenleri araştırılarak, eğitime erişimlerini sağlamak için yeni ve kapsamlı politikalar geliştirilmesi gerektiği belirtilen raporda, "81 ilde toplamda 279 BİLSEM sayısı yeterli değildir ve özel yetenekli öğrencilerin de erişim sorunu yaşayacağı muhtemeldir. BİLSEM'lerde kurum başına düşen öğrenci yoğunluğu azaltılmalı ve yoğunluğun olduğu illere yeni BİLSEM'ler açılmalıdır." denildi.
- Öğretmenlerin yıllık maaşları OECD ülkeleri ortalamasının altında
Yükseköğretim Kurumları Sınavı'nda özellikle TYT'de temel matematik ve fen bilimleri test türlerinde ortalama netlerin oldukça düşük olduğu kaydedilen raporda, lise son sınıf öğrencilerinin performansını artırmaya yönelik çalışmalar yapılması gerektiği ifade edildi.
Son 5 yıllık dönemde öğretmen atama sayılarında düşüş yaşandığı, 2022'deki atamaların yarısının İstanbul'a yapıldığı işaret edilen raporda, sistem içerisindeki öğretmen ihtiyacının karşılanmasına yönelik hesaplamaların ve bu ihtiyaca yönelik atamaların yapılması gerektiği belirtildi.
OECD ülkeleri arasında tüm kademelerdeki öğretmenlerin kariyer düzeylerine göre yıllık maaşlarının oldukça farklılaştığı öne sürülen raporda, şu ifadeler yer aldı:
"Türkiye'de ilkokul, ortaokul ve ortaöğretim düzeyindeki öğretmenlerin kariyer düzeylerine göre aldıkları yıllık maaşlar bütün düzeylerde hemen hemen aynı olup OECD ülkeleri ortalamasının altındadır. Öğretmen maaşlarının kariyer düzeylerine göre OECD ülkeleri ortalamalarını yakalaması noktasında adımlar atılmalıdır."
Raporda, öğretmen ve sınıf başına düşen öğrenci sayılarının OECD ortalamasının üzerinde olduğu belirtilirken, "İllere göre öğretmen başına düşen öğrenci sayıları ve sınıf mevcudu değişkenleri incelendiğinde iller ve bölgeler arası var olan eşitsizliklerin devam ettiği görülmektedir. Bu nedenle, var olan ve kronik bir problem haline gelen bölgesel eşitsizliğin azaltılması için dezavantajlı bölgelere öncelik verilmeli, bu bölgelerde okul yapılmalıdır." değerlendirmesinde bulunuldu.
Raporda ayrıca, taşımalı eğitim sisteminin en aza indirilmesi, öğrencilerin evlerine en yakın yerlerde eğitim almalarına yönelik politikalar oluşturulması gerektiği belirtildi.
Türkiye'de eğitim harcamaları içinde özel harcama oranının OECD ülkeleri ortalamasının oldukça üzerinde olduğu savunulan raporda, eğitime yönelik özel ve kamu harcamalarının gözden geçirilmesi, eğitimsel eşitsizliklerin önüne geçilmesi için kamusal kaynakların daha da artırılması gerektiği bildirildi. (AA)