Eğitim-Bir-Sen, MEB Teftiş Kurulu Yönetmeliğini yargıya taşıdı!

11.04.2023 tarihli ve 32160 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Teftiş Kurulu Yönetmeliği ile Millî Eğitim Bakanlığı Teftiş Kurulu’nun teşkilat ve görevleri ile çalışma usul ve esaslarını, teftiş kurulu başkanı, başkan yardımcıları...

11.04.2023 tarihli ve 32160 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Teftiş Kurulu Yönetmeliği ile Millî Eğitim Bakanlığı Teftiş Kurulu’nun teşkilat ve görevleri ile çalışma usul ve esaslarını, teftiş kurulu başkanı, başkan yardımcıları, müfettiş ve müfettiş yardımcıları ile büro personelinin görev, yetki ve sorumluluklarını, denetlenenlerin yükümlülüklerini, müfettiş yardımcılarının mesleğe girişlerini, yetiştirilmelerini, yeterlik sınavlarını, atanmalarını, müfettişliğe ve başmüfettişliğe atanma ile çalışma merkezlerinde görevlendirilme usulleri yeniden düzenlenmiştir.

Yönetmelik, hukuka ve kanuna aykırı olduğu kadar eğitime zarar verici sonuçlar doğuracak hükümler de ihtiva etmektedir.

Bakanlık müfettiş yardımcılığı yarışma sınavına katılacak adaylarda, 35 yaşını doldurmamış olma şartı aranmakta ise de bu şartın kanuni bir dayanağı olmadığı gibi, kanunilik ilkesine aykırı bir şekilde yönetmelikle bir mesleğe girişte yaş sınırı konulması hukuka uygun değildir.

Atamaya esas teşkil eden yarışma sınavı puanının, yazılı ve sözlü sınav puanlarının aritmetik ortalaması alınarak belirlenmesi, başarıda asıl belirleyici olması gereken yazılı sınavın ağırlığını azaltacaktır. Aynı hatalı yaklaşımın Bakanlık müfettiş yardımcılarına uygulanan yeterlik sınavında da benimsendiği görülmektedir. Sözlü sınavın kaldırılması, kaldırılmayacak ise yarışma sınavı puanında (ve yeterlik sınavında) yazılı sınava ağırlık verilmesi yerinde olacaktır.

Bakanlık müfettiş yardımcılarının yetiştirilme süresi olan üç yıllık sürenin hesabında, aylıksız izinler ile toplam üç ayı aşan hastalık ve refakat izinlerinin dikkate alınmaması, kanuni bir hakkın kullanımı nedeniyle kamu görevlisinin cezalandırılması anlamına gelmektedir.

Yönetmelikle Bakanlık müfettişleri ve müfettiş yardımcıları, görevleri sırasında kamu kurum ve kuruluşları ve kamuya yararlı dernekler ile gerçek ve tüzel kişilerden gerekli yardım, bilgi, evrak, kayıt ve belgeleri istemeye yetkili olup kanuni engel bulunmadıkça bu talebin yerine getirilmesi zorunlu kılınmış ise de bu hükmün 652 sayılı KHK veya 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin (Millî Eğitim Bakanlığı’na ilişkin hükümlerinde) kanunî bir dayanağı bulunmamaktadır. Kanunî bir dayanak olmaksızın yönetmelik hükmüyle denetim, izleme ve değerlendirme ile inceleme, soruşturma, ön inceleme çalışmalarına tabi olmayan gerçek ve tüzel kişilerden bilgi ve belge istenilmesi kanunilik ilkesine aykırıdır. Yine yönetmelikle denetim, izleme ve değerlendirme ile inceleme, soruşturma, ön inceleme çalışmalarına tabi olan gerçek ve tüzel kişilerin, gizli dahi olsa bütün belge, defter ve bilgileri talep edildiği takdirde ibraz etmek, para ve para hükmündeki evrakı ve ayniyatı ilk talep hâlinde göstermek, sayılmasına ve incelenmesine yardımcı olmakla mükellef oldukları hüküm altına alınmıştır.

Gerçek kişilerinin gizli bilgileri ile tüzel kişilerin ticari bilgilerinin ibrazı zorunluluğunun getirilmiş olması, özel hayatın gizliliği ve kişisel verilerin korunması hakkına aykırılık teşkil etmektedir. Nitekim Anayasa Mahkemesi, 14.2.2013 tarihli ve 2011/150 Esas 2013/30 Karar sayılı kararında aynı yönde sağlık denetçilerine verilen yetki hükmünü, “özel hayatın gizliliği ve kişisel verilerin korunması hakkına ilişkin olarak kanun hükmünde kararname ile düzenleme yapılmasının mümkün olmadığı” gerekçesiyle iptal etmiştir.

Bakanlık müfettişlerinin görev ve sorumluluklarının yönetmelikte yeniden ancak daha ayrıntılı bir şekilde tanımlandığı görülmektedir. Bakanlık müfettişleri rehberlik, iş başında yetiştirme, denetim, izleme ve değerlendirme, araştırma, inceleme, soruşturma ve ön inceleme çalışmalarını yapmak gibi çok geniş ve derin birden fazla alanda sorumlu kılınmışlardır. Ancak eğitim sisteminin asıl ihtiyacı, teftişin rehberlik ayağının desteklenmesi ve bu suretle eğitimin niteliğinin artırılması iken, yönetmelikte rehberlikten çok denetim ayağına vurgu yapıldığı, yönetmeliğin denetim eksenli bir bakış açısıyla kaleme alındığı görülmektedir.

Bakanlıkça sekiz yıl önce uygulamasına son verilen ders denetimi yönetmeliğin 58. maddesiyle geri gelmiştir. 15-30 dakikalık zaman diliminde “Öğretmenin alanındaki yeterliliğinin; hazırlık ve planlama, uygun öğretim yöntem ve tekniklerini kullanabilme, etkinliklere yer verebilme, ölçme ve değerlendirme, sınıf yönetimi ve pedagojik esaslara uygunluk durumu ile öğrencilerin öğretim programında öngörülen kazanımlara ulaşma düzeyinin incelenip değerlendirilmesi”nin adaletle ve etkili düzeyde sağlanamayacağı açıktır.

Denetleyen ile denetlenen arasında duvarlar ören, güvensizlik oluşturan, çatışma alanına dönüşen soruşturma rolü ile rehberlik rolleri birbirinden ayrılmalıdır. Rehberlik yapanın soruşturma, soruşturma yapanın da rehberlik yapmaması esası yerleşmelidir. Kariyer meslek mensupları olarak kabul edilen il eğitim müfettişlerinin asli görevi rehberlik olmalı, kendilerine soruşturma görevi verilmemelidir. Ancak yayımlanan yönetmelikte soruşturma, rehberlik, denetim, inceleme, araştırma, öz değerlendirme gibi çok sayıda kavram görev olmaktan çok bir yük olarak eğitim müfettişlerine tevdi edilmiştir.

Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesinde (ILO/UNESCO - Uluslararası Çalışma Örgütü / BM Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü) yer alan, “Her teftiş ve denetim sistemi, mesleksel görevlerinin yerine getirilmesinde öğretmenleri özendirici (destekleyici) ve onlara yardım edici biçimde tasarlanmalı ve öğretmenlerin özgürlüğünü, girişkenliğini ve sorumluluğunu sınırlamaktan kaçınmalıdır” hükmü çerçevesinde denetleyen ile denetlenen ilişkisi, ast-üst hiyerarşisinden kurtarılarak açık diyalog ve eşitler arasında etkili iletişim sürecine dönüştürülmelidir.

Eğitimde yüksek performans sergileyen ülkelerde olduğu gibi okulların zayıf yönlerini iyileştirmek, güçlü yönlerini ve gelişim alanlarını tanımlamak, bir bütün olarak okulların niteliğini artırmak; öğretmenlerin moral motivasyonlarının artırtılmasına ve sürekli mesleki gelişimlerine katkıda bulunmak eğitim denetiminin varlık sebebi olmalıdır. Yönetmelik, bu hâliyle bu amacı sağlayamayacaktır.

Eğitim-Bir-Sen olarak, başta Bakanlık müfettiş yardımcılığı yarışma sınavına başvuruda aranan 35 yaş şartı, gerçek ve tüzel kişilere bilgi ve belge verme zorunluluğu getirilmesi ve ders denetimi başta olmak üzere, yönetmeliğin hukuka ve kanuna aykırı maddelerini yargıya taşıdık.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

MEB PERSONEL Haberleri