Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Diyanet Akademisinin kurulmasına yönelik çalışmaları tamamladıklarını belirterek, "Önümüzdeki aylarda hizmet içi eğitimden bir adım öne geçiyoruz hizmet öncesi eğitime başlayacağız." dedi.
Erbaş, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Tavşanlı Meslek Yüksekokulunda İlahiyat Akreditasyon Ajansınca düzenlenen etkinlikte yaptığı konuşmada, yakın tarihte, dini yükseköğretim açısından kaotik ve zorlu bir sürece rağmen Türkiye'de köklü bir ilim geleneğine sahip olunmasının etkisiyle başarılı çalışmalar yapıldığını belirtti. Erbaş, yeni Türkiye'nin din, diyanet, toplum, devlet perspektifine ve gelecek tasavvuruna önemli katkılarda bulunduğunu söyledi.
- "Sınavda belli puanı alanlar göreve başlayacak"
Erbaş, yükseköğretim kurumlarının nicelik ve nitelik ilişkisinin de önemli bir husus olduğunu belirterek, "Fakültelerin, sayı, akademik kadro ve öğrenci potansiyeli açısından gelişmesi olumlu bir durum olmakla beraber, daha önemlisi üretilen bilginin niteliği, yetiştirilen öğrencinin kalitesidir. Diyanet Akademisini kuruyoruz, kanun çalışmalarımızı tamamladık. Önümüzdeki aylarda artık hizmet içi eğitimden bir adım öne geçiyoruz hizmet öncesi eğitime başlayacağız." dedi.
Göreve başlamadan önce imamların eğitileceğini aktaran Erbaş, şunları kaydetti:
"Hizmet öncesi eğitiminin sonunda sınav yapacağız bu sınavda belli puanı alanlar göreve başlayacak, alamayanlar belki bir şans daha tanınır yine başarısız olurlarsa 'Siz başka alanlarda iş arayın.' diyeceğiz. Böyle bir uygulamaya doğru gitmiş olacağız akademi kurulduktan sonra. Amacımız, toplumun ve dünyanın geleceğine sahi dini bilgi ile yetiştirilmiş insan potansiyelimizle hizmet etmek."
Türkiye'de 100'ü aşkın ilahiyat ve İslami ilimler fakültesiyle önemli imkanlara sahip olduklarını ifade eden Erbaş, "Ancak son iki asırda yaşanan travmaların dini ve sosyal hayat alanında neden olduğu sorunların etkileri ve sonuçları halen devam etmektedir. Bilgi ve teknolojinin de etkisiyle bireysel ve toplumsal anlamda ilgi, algı ve olguların çok hızlı değiştiği son asır boyunca dini ve aktüel hayatı etkileyen harici ve dahili pek çok unsurun olduğu da bir gerçekliktir." dedi.
Erbaş, İslami ilimlerin nihai amacının, insanın Rabb'iyle, toplumla ve çevreyle olumlu ilişkiler kurmasını temin etmek olduğunu belirterek, şunları dile getirdi:
"Nitekim ilme ve bilgiye vurgu yapan ayet-i kerimeler ve bu meyandaki hadis-i şerifler nihayetinde insanın Rabb'i ve varlık dünyası ile ilişkilerine kılavuzluk etmektedir. İslam medeniyetinde bilgi, hikmet ve ahlak bir bütündür. Yaşadığımız son iki asra yakından baktığımızda, ilim, bilgi ve felsefenin oldukça öne çıkmasına rağmen bireysel ve toplumsal anlamda, tarihin en büyük krizlerinin yaşandığını görmekteyiz. Bilimsel, teknik ve sosyal alanında yaşanan gelişmelerin, insanlığı neden daha güzel bir hayata taşımadığı sorusu oldukça önemli ve üzerinde düşünmeye değer bir mevzudur. Teknoloji, bilim, ekonomi, hukuk gibi alanlarda yaşanan sorunların temelinde insana, çevreye, evrene bakıştaki çarpık ve yanlış anlayışın yani aslında İslam'ın dünya ve evren tasavvurunun ihmal edilmesinin önemli bir etken olduğunu görmekteyiz. Bununla beraber dini yükseköğretimin, bugün yeryüzünün küresel meseleleri karşısında ortaya koyduğu perspektifin ve duruşun gözden geçirilmeye muhtaç olduğu da aşikardır."
Hiçbir ilim dalının, sosyal gerçeklikleri ve yaşanan hayatı göz ardı edemeyeceğini vurgulayan Erbaş, şunları söyledi:
"Özellikle İslam toplumlarında dinin dışlanarak hiçbir sosyal meselenin tam olarak kavranmasının mümkün olmadığı apaçık bir gerçektir. Bugün küresel anlamda İslamofobi endüstrisiyle bir algı operasyonunun varlığı yanında, İslam toplumlarında da dinin doğru anlaşılması alanında sorunların olduğu, yanlış dini bilgi ve din tasavvurunun, dini kavramların bağlamından koparılarak istismar edilmesinin, yaşanan terör, tefrika, etnik ve mezhebi farklılıkların soruna dönüşmesi gibi meselelerde etkisinin olduğu aşikardır."