Erciş ilçesine bağlı Ulupamir köyünde yaşayan Kırgız Türkleri, "Diriliş Ertuğrul" dizisinde de bulunan geleneksel aksesuarları hala günlük
1100
Erciş ilçesine bağlı Ulupamir köyünde yaşayan Kırgız Türkleri, "Diriliş Ertuğrul" dizisinde de bulunan geleneksel aksesuarları hala günlük yaşantılarında kullanıyor.
2100
Zorlu doğa koşulları ve baş gösteren hastalık nedeniyle 1980'li yıllarda Afganistan'ın Pamir Yaylası'ndan Türkiye'ye göç eden Kırgız Türkleri, Erciş ilçesine 30 kilometre uzaklıktaki Altındere mevkisinde oluşturulan "Ulupamir" köyünde hayatlarını sürdürüyor.
3100
Köydeki Kırgızlar, köy meydanında kurdukları oba ve evlerinde eksik etmedikleri, kılıç, yay, ok gibi aletlerle geleneklerine sahip çıkıyor. Kırgızlar, farklı yaşam tarzlarıyla dikkati çekiyor.
4100
Kırgız Türkleri'nden Kenan Aytaç, "Diriliş Ertuğrul" dizisinden sonra Kırgız ürünlerine ilginin arttığını söyledi.
5100
Köy halkının kültürlerini canlı tuttuğunu ifade eden Aytaç, son zamanlarda televizyonlarda yayınlanan birçok dizi için aksesuarların köylerinden temin edildiğini anlattı. Aytaç, Kırgız kültürünün dizilere birebir aktarıldığını ifade ederek, "Dizideki otağ çadırları dahil süs eşyalarının hemen hepsi buradan gitti"
6100
"Öz tarihimize özenelim"
7100
"Yabancı dizilere özeneceğinize atalarımıza, kültürümüze, öz tarihimize özenelim. Atatürk'ümüze, Fatih Sultan Mehmet'e, Dede Korkut'a özenelim. Atalarımızdan tarihimizden faydalanalım. Tarihimizi, özümüzü bildiğimiz sürece 'biz' oluruz. Kültürümüzden, örf adetlerimizden, tarihimizden koparsak yolumuz o zaman bitmiştir. Bunu bitmemek için değerlerimize sahip çıkalım."
8100
Geleneklerinin yaşatılmasında dizilerin öneminin büyük olduğunu ifade eden köylülerden Zeynep Güçlü de kültürlerinin dizilere konu olunmasının mutluluk verdiğini anlattı.
9100
Güçlü, "Yaşadıklarımız filme konu oluyor. Bizde otağın ortasında ateş yakılıyordu. Üzerinde bir demir vardı orada yemekler pişiyordu. Kenarında da ev halkı otururken kadınlar el işlerini yapıyordu." diye konuştu.
10100
11100
12100
13100
14100
15100
26 Ekim Çarşamba günü üçüncü sezonuyla ekrana gelecek dizinin yeni ve eski oyuncuları kamera karşısına geçti. Birçok ünlü oyuncunun yeni sezonda kadroya katılması izleyiciyi şimdiden heyecanlandırdı. Her hafta Çarşamba günü reyting rekorları kıran dizinin başlamasına çok az kaldı. Mehmet Cerrahoğlu: Cazgır, Simon’un hizmetkarı.
16100
Yaman Tümen: Gündüz Alp, Ertuğrul Bey'in oğludur.
17100
Batuhan Karacakaya: Ertuğrul’un küçük kardeşi olan Dündar. Abisine inancı tamdır.
18100
Sedef Şahin: Simon’un kardeşi olan Maria güzel bir kadındır. . Ağabeyinin tüm işlerini ve ilişkilerini bilmektedir.
19100
Erden Alkan: Çavdaroğlu Obasının beyi olan Candar Bey, bozkırın siyaset ocağında pişmiş bir Aslen Tatar olan bir Türkmen beyidir. Çağın siyasi ve askeri bilgi birikimine sahiptir.
20100
Kürşat Alnıaçık: Ural Bey, Candar Bey’in büyük oğludur. Bozkırın kalbinde yetişmiş, bir savaşçıdır. Çavdar obasının baş alpıdır. Savaş ve vahşet onun iliklerine işlemiştir.
21100
Gülsim Ali İlhan: Aslıhan Ural Bey’in tek kızı ve en küçük çocuğudur. Kibar, naif ancak bu yapısından beklenmeyecek derecede iyi savaşçıdır.
22100
Cem Uçan: Candar Bey’in küçük oğlu olan Aliyar ilim erbabı olan biridir. Çağın tüm ilimlerine haizdir. . Güvenilir ve asalet sahibi olması sayesinde çevredeki herkes tarafından saygıyla karşılanır.
23100
Osman Albayrak: Korkusuz, acımasız bir adamdır. Ural’ın yardımcısıdır. Özellikle Ural Bey’e sonuna kadar sadık bir savaşçıdır.
24100
Gülçin Santırcıoğlu: Ural Beyin eşi olan Çolpan, aynı zamanda Karacahisar Kalesinin eski Tekfurunun kızıdır. Ural Bey’i, onunla birlikte yürüdükleri yolda, onun her türlü desteği verecek kadar çok sevmektedir.
25100
Lebip Gökhan: İlk bakışta tipik bir hancı görünümündeki bu adam aslen bir şövalyedir. Çok kurnaz bir adamdır. Kimseyle işi yoktur.
26100
Elif Sümbül Sert: Amanda, tezgahında koku satarak pazarda varlığını sürdürmeye çalışmaktadır. Cesur bir kadın olsa da korunmaya muhtaçtır.
27100
Cenk Kangöz: Handa güvenliği sağlama görevinde bulunur. Simon’un en güvendiği adamlardan biridir. Savaşçı yönü ön plana çıkmaktadır.
28100
Fırat Topkorur: Ticaret alanında söz sahibi olan Hasan, Hanlı Pazarın en zengin tüccarlarındandır.
29100
Gökhan Bekletenler: Çok yetenekli bir ustadır. Hayatında bir çok dönüm noktası bulunan Haçaturyan Usta, tecrübesi ve yeteneği ile ön plana çıkmaktadır.
30100
Serhat Barış: Tristan, köle tüccarıdır.
31100
Ekrem Türker: Dev, Simon’un hizmetkarı.
32100
Ural
33100
DİRİLİŞ RÜYASININ BAŞLADIĞI MEKAN
34100
Mescide sonradan eklenen giriş bölümü ise 1902’li yıllarda Sultan İkinci Abdülhamid Han’ın armağanıdır. Dolayısıyla Osmanlı’nın ilk ve son eserinin ikisi bir arada olduğu nadide bir mekandır Ertuğrul Gazi Kuyulu Mescidi.
35100
Asıl adı "Ertuğrul Gazi Mescidi" olan Kuyulu Mescid'in çok ilginç bir hikâyesi var. Ertuğrul Gazi, Kayı boyunun beyi'dir. .
36100
Osmanlı'nın babası sayılan Ertuğrul Gazi, Ahlat'ta dünyaya gelmiş, göçebe hayatını sonlandırmak üzere bir sonbahar ayının kırağı çalan günlerinde dört yüz çadırla Söğüt’e gelir
37100
Etrafındakilere nerede çok duman çıkıyorsa oraya yerleşeceğiz der. Söğüt düzlüğünün en kalabalık yerleşimi olan Rum mahallesine yakın çadırlar kurulur. Karşı mahalle Müslümanlarındır.
38100
Rumların kendilerine ait bir kiliseleri vardır. Müslüman göçmenler Ertuğrul Gazi'den topluca ibadet etmeleri için bir Cami yaptırmasını isterler. Sen beysin buna gücün yeter derler.
39100
Ertuğrul Gazi bu isteğe olumlu bakar. Camii'nin nerede yapılacağının istişaresi yapılır. Herkes Camii'nin karşıdaki Müslüman mahallesinde olmasını ister. Ertuğrul Gazi aksine Camii'nin Rum mahallesinde olmasını, kendilerinden etkilenecek Rumların Müslüman olacağını düşünür.
40100
Uzun tartışmalar sonucu Ertuğrul Gazi'nin isteği kabul edilir ama pek çok Müslüman bu karara itiraz edip gönül koyar. Ertuğrul Gazi, Camii'nin yapılacağı yere karar verir ve arsasını o bölgenin sakini olan arsa sahibi Rum’dan satın alır.
41100
Toplamda otuz kişinin birlikte namaz kılacağı elli dört metre karelik Camii 8 ayda inşâ edilir. Gönül koyan ve caminin niçin Rum mahallesinde kurulduğuna bir anlam veremeyen Müslümanlar Camii'ye gelmezler.
42100
Ertuğrul Gazi bir gün kendisine hak vereceklerini düşünür ve sabırla bekler. O yıllarda Müslümanlar su ihtiyacını Söğüt deresinden karşılamaktadırlar. Ancak Rumlardan kötü niyetli bir grup dereye insanı öldürmeyen ama midesini bozan, rahatsız eden bir zehir atarlar. Ertuğrul Gazi dâhil herkes bu durumdan rahatsızlık duymaya başlamış. Dokunmasın diye sular kaynatılıp içilmeye başlanıyor.
43100
Bir gece Ertuğrul Gazi bir rüya görür. Sabah uyandığında caminin girişinde bir söğüt ağacına bakar. Onun dallarındaki yeşilliği görünce rüyasını düşünür. Camii'nin girişinde bir yerde su olacağı kanaatine varır. Orasını kazar. Beş metreye iner su çıkmaz. (İşte Ertuğrul Gazi'nin kazmış olduğu kuyu)
44100
On metreye iner yine su çıkmaz. Ama ısrarından vazgeçmez on beş metrede billur gibi bir su Ertuğrul Gazi'ye "Merhaba" der.
45100
Ertuğrul Gazi suyu gizler, bu durumu kimseye haber vermez. Kuyudan çıkan suyu 3 gün kendisi içer, zehirli olup olmadığını kontrol eder.
46100
Sonra üç gün atına içirir ikisine de bir şey olmaz. Su temizdir.
47100
O yıllarda caminin hemen yakınındaki Rum evlerinde yaşlı karı kocalar yaşarmış. Onlar su kıtlığı içinde günlerini geçirirmiş. Ertuğrul Gazi kuyudan çıkan bu temiz suyu onlara her gün götürmüş. Aradan günler geçer camiyi ve suyu merak eden Müslümanlardan biri gizlice kuyunun başına gelir.
48100
O billur gibi suyu doldurmuş tam içecekken vazgeçer. Suyu içmemiş ama abdest almaya karar verir. O abdest alırken oradan geçen bir Rum onu izlemeye başlar. Ağzına üç kez su götürüp içmeden boşaltmasına bir anlam verememiş. Doğruca köyün bilgesine gitmiş. Bilge adamda şaşırıp kalmış. Rumlar bu durumu çok merak ederler ve bir gün bunu Ertuğrul Gazi'ye sormaya karar verirler.
49100
Ertuğrul Gazi'de konuyu şu şekilde anlatır Rum ahaliye "O abdest alıyordu. Biz ola ki bilmeden ağzımızdan yanlış bir söz çıkmışsa kirli ağzımızı yıkayarak temizleriz ve Allah'a öyle ibadet ederiz" demiştir.
50100
Ertuğrul Gazi, her gün bölgede yaşayan yaşlı Rumlara su götürmeye devam etmiştir. Onlardan bir aile cami arsasını satan Rum’un annesi ile babası imiş. Ertuğrul Gazi'nin bu cömertliğinden ve insani tutumundan etkilenerek Müslüman olmaya karar verirler.
51100
Bu aile ile birlikte kısa sürede 54 Rum Müslüman olup İslam ile şereflenirler. Bu manzara karşısında Ertuğrul Gazi'ye Camii'nin yapımında mekan seçiminde muhalefet eden Müslümanlar nedamet duyarak Ertuğrul Gazi'yi tebrik ederek kendisinden af dilemişlerdir.
52100
Kuyulu Mescid'in kubbesine çıkan fotoğraf sanatçısı Cemil Şahin burada bir ayrıntıyı da fark ediyor.
53100
Kubbe üzerine yüzyıllar önce işlenmiş Kayı sembolü...
54100
55100
56100
57100
58100
KUTLU DİRİLİŞ'İN MİMARININ MANEVİ MEKANIERTUĞRUL GAZİ TÜRBESİ Söğüt denildiğinde ilk akla gelen yapıların başında hiç şüphe yok ki Ertuğrul Gazi’nin türbesi gelir. Ertuğrul Gazi Türbesi, Söğüt'teki en eski Osmanlı hatırasıdır. Bilindiği üzere Osman Gazi’nin babası olan Ertuğrul Gazi, kaynaklarda Osmanlı hanedanı içinde hakkında en az bilgi sahibi olunan kişilerdendir. Bu durumun en önemli nedeni ise hiç şüphesiz yaşadığı dönemde idare ettiği boyun pek de önemsenecek bir kuvvet teşkil etmemesiydi.
59100
Ertuğrul Gazi hakkında kaynaklar 15. yüzyıldan itibaren bilgi vermeye başlarlar. Hakkında bilinen bazı veriler ise birbirini tutmamaktadır. Babasının adı hakkında bile tarihçiler arasında tam bir mutabakat sağlanamamıştır.
60100
Bazı kaynaklar babasının adını Gündüz Alp, bazıları da Süleyman Şah olarak verir.
61100
Kesin olan bir şey varsa o da Ertuğrul Gazi’nin Söğüt ve civarında yaşadığıdır.
62100
Onun önderliğindeki Türkmenler kışın Söğüt’te kışlamakta, yaz mevsimlerinde ise Domaniç yaylasına çıkmaktaydılar.
63100
Yine Ertuğrul Gazi, bölgedeki tekfurlarla ve Türkmenlerle zaman zaman mücadele etmekte, bazen de ittifaklar kurmaktaydı. Hayatının son demlerinde boy liderliğini oğlu Osman’a devrettiği bilinen Ertuğrul Gazi, muhtemelen 1280’li yılların başında vefat etmiştir.
64100
Ertuğrul Gazi Türbesi, muhtemelen Orhan Gazi zamanında inşa olunmuştur. İlerleyen yıllarda hem 18. yüzyılda III. Mustafa hem de 19. yüzyılda Sultan Abdülmecid ve Sultan İkinci Abdülhamid'in emriyle ciddi onarım ve eklemeler yapılmıştır.
65100
Çam ağaçlarıyla gölgelenen türbenin girişinde sizi II. Abdülhamid döneminden yadigâr, kitabeli iki çeşme karşılar.
66100
Buradan içeriye girdiğinizde altıgen bir gövdenin üzerine oturtulmuş türbe yapısıyla karşılaşırsınız.
67100
Türbenin giriş kapısında kitabesi kırık mezar ise Osman Gazi’nin annesi ve Ertuğrul Gazi’nin hanımı olan Halime Hatun’a aittir.
68100
Türbenin içine girdiğinizde türbe görevlisinin oturduğu ve türbenin eski fotoğraflarının asıldığı bir kısım beliriverir. Bazı pencere pervazlarındaki demir kanatlarda kurşun deliklerine tesadüf edilir. Bu delikler 4 Ağustos 1921-4 Eylül 1922 tarihleri arasında yaklaşık 13 ay Söğüt ve çevresini elinde tutan Yunan askerlerinin açtığı ateş sonrasında oluşmuş.
69100
Dönemin belediye başkanı Mehmed Ragıb Bey’in ifadesine göre Yunan askerleri bununla da kalmayarak Ertuğrul Gazi’nin sandukasını kırmış, mezarı kazarak naaşa ulaşmaya çalışmışlar. Türbedeki Kur’an-ı Kerimlere karşı saygısızca hareket edilmiş ve türbenin muhtelif yerlerine haç işaretleri çizilmiştir.
70100
Türbenin içinde bir de Osman Gazi’nin makam mezarına ait bir mezar taşı bulunmaktadır. Bu taşın bulunduğun mezar da Yunan askerlerince tahrip edilmiştir. Bilindiği üzere Osman Gazi önce Söğüt’te, babasının yamacına gömülmüş ancak sonradan naaşı, vasiyeti gereği Bursa’ya nakledilmiş ve buradaki Elias Manastırı’nda kendisi için hazırlanan kabre konulmuştur.
71100
Türbede ayrıca Kayı boyuna ve Türkiye Cumhuriyeti’ne ait sancakların yanı sıra Türkî cumhuriyetlere ait bayraklar da bulunmakta. Böylelikle Osmanoğullarının Orta Asya coğrafyası ve Türk köklerine gönderme yapılmaktadır. Yine sandukanın hemen dibinde Tunus, Bosna, Lübnan, İran,Romanya gibi bir zamanlar kısmen ya da tamamen Osmanlı idaresi altına girmiş olan bölgelerden getirilen ve birer küçük sandık içinde muhafaza olunan bir avuç toprak bulunuyor.
72100
Türbenin dışında ise neredeyse tamamı makam mezarı olan Osman Gazi’nin silah arkadaşlarına ait kabirler bulunuyor. Bunların arasındaki önemli simalar şunlar: Osman Gazi’nin ağabeyleri olan Savcı Bey ile Gündüz Bey. İsmi Osman Gazi’nin yerine beyliğin liderliği için düşünülen Osman Gazi’nin amcası Dündar Bey ki, kendisi Osman Gazi tarafından ihanet ithamından dolayı öldürülecektir. Osman Gazi’nin yakın silah arkadaşlarından olan ve Kocaeli bölgesindeki bazı önemli beldeleri fetheden Akçakoca, Aydos kalesini fetheden Osman Gazi’nin bir diğer silah arkadaşı Abdurrahman Gazi. Bunların dışında Turgut Alp, Aykut Alp, Kara Mürsel, Saltuk Alp, Konur Alp, Hasan Alp, Samsa Çavuş gibi diğer önemli Türkmen liderleri ile Osman Gazi’nin aynı zamanda yeğenleri olan Aktimur ve Aydoğdu Beyler, Osman Gazi’nin oğulları Pazarlu Bey, Savcı Bey gibi kişilerin de bu türbenin avlusunda makam mezarları bulunmaktadır
73100
DEVLETİN İKİNCİ KURUCUSU ÇELEBİ MEHMED’İN SÖĞÜT’E HATIRASI ÇELEBİ SULTAN MEHMED CAMİİ Söğüt çarşısındaki en önemli eserlerden biri olan Çelebi Mehmet Camii Sultan İkinci Abdülhamid’in hatırasını taşır. Yapı, Söğüt’teki camilerin en büyük ve etkileyici olanı. Bundan dolayıdır halk arasında “Ulu Cami” diye anılıyor. Aynı zamanda şehir merkezinde olduğundan “Çarşı Camii” diye de biliniyor.
74100
Cami, Çelebi Sultan Mehmed’in adını taşıyor olsa da yapının banisinin Orhan Gazi olduğu zannedilmektedir.
75100
Zira buranın masrafları Orhan Gazi Vakfı’ndan karşılanmaktaydı. Bazı araştırmacılar burada önceden Orhan Gazi’nin bir camisinin olabileceğinden bahsediyorlar.
76100
Belki de Orhan Gazi’nin yaptırttığı bu cami, Timur’un bölgeyi istilası sırasında büyük zarar gördü ve Çelebi Mehmed tarafından yeniden inşa olundu.
77100
Ancak bu caminin de zaman içinde harap olduğu biliniyor. Söğüt’e çok büyük yatırımlar yapan Sultan İkinci Abdülhamid Han, camiyi neredeyse tamamen yeni baştan ve eskisinden daha büyük olarak inşa ettirmiştir. Hatta caminin tek orijinal kısmı olarak minare kaidesi günümüze ulaşabilmiş. Yine de camii, kadınlar mahfili, minber ve mihrabı, huzur veren iç mekânı ile son derece etkileyici.
78100
79100
80100
81100
OSMANLI’NIN BAĞIMSIZLIĞINI İLANE EDEN KİŞİ DURSUN FÂKIH HAZRETLERİ Söğüt yolu üzerinde Küre denilen mevkide Osmanlı'nın manevi olarak şekillenmesinde önemli rol oynayan Dursun Fakıh'ın Türbesini görmekteyiz. Bölgeye hakim bir tepede bulunan türbe son derece bakımlıdır.
82100
Dursun Fakıh da tıpkı Şeyh Edebali gibi aslen Karamanlı'dır.
83100
Şeyh Edebali’nin talebesi olan Dursun Fakıh, sonrasında onun kızlarından biri ile evlenerek Osman Gazi’nin de bacanağı olacaktır. Şeyh’in ölümünden sonra bir nevi Osmanlı’nın ikinci kadısı olur. Dursun Fakıh’ın tarihte oynadığı önemli rol ise hemen türbesinin girişinde belirtilmiş; Dursun Fakıh, Osman Gazi’nin Karacahisar’ı fethetmesinden sonra burada ilk Cuma hutbesini okumuş ki bu hutbe, Osmanlıların ilk bağımsızlık alameti olarak kabul edilmektedir.
84100
KUTLU DİRİLİŞ'İN MANEVİ ÖNDERİ
85100
Şeyh Edebali, Osmanlı beyliği kurulduktan sonra da beyliğin ilk kadısı olmuş ve epey bir süre Bilecik’te ikamet etmiştir. Uzun bir ömür süren Şeyh, damadı Osman Gazi’den birkaç ay kadar önce ölmüş ve bugün mezarının bulunduğu mevkiye defnedilmiştir. Torunu Orhan Gazi’nin, dedesi Edebali ve annesi Malhun Hatun’un gömüldükleri yeri zamanla üzeri kapalı bir türbeye dönüştürdüğü biliniyor. Bu türbelere yapılan eklemelerle mekân, kısa bir süre sonra zaviyeye dönüşecektir. Zaviye-türbe tarihsel süreç içinde pek çok kez tamir gördüyse de en kapsamlı onarımı Sultan İkinci Abdülhamid gerçekleştirecektir. Zaviyeyi ziyaret edenler bu onarımın bir planını “hayat” denilen zaviyenin giriş kısmındaki bölümde görebilirler. Zaviye; türbe, mescid-tevhidhane ve şeyh dairesinden müteşekkildir ve günümüzde son derece bakımlı bir haldedir. Şeyh Edebali’nin türbesinde ise hemen hepsi kendi akrabasından olan kişilerin son istirahatlerine çekildiği on bir adet ahşap sanduka ve mezar vardır. Şeyhin kızı Malhun Hatun ise ilginçtir ki buraya gömülmemiştir. Zaviyedeki işaret levhalarını takip ederseniz, onun da merdivenlerle inilen ayrı bir mekâna defnedildiğini görebilirsiniz. Zaviyede pek çok yere konan ve Ertuğrul Gazi’nin oğlu Osman Gazi’ye vasiyeti niteliğindeki şu sözler de ayrıca dikkat çekiyor: “Bak Oğul! Beni kır Şeyh Edebali’yi kırma. O bizim boyumuzun ışığıdır. Terazisi dirhem şaşmaz. Bana karşı gelirsen üzülür incinirim, ona karşı gelirsen gözlerim sana bakmaz, baksa da görmez olur. Sözümüz Edebali için değil, senceğiz içindir, bu dediklerimi vasiyet say"
86100
KAYI’YI BÜYÜK HEDEFE HAZIRLAYAN HAYME ANA
87100
BÜNYESİNDE ŞEYH EDEBALİ'Yİ MİSAFİR EDENORHAN GAZİ CAMİİ
88100
365 kişilik cemaat kapasiteli mabed 1973 yılında tamirattan geçirilmiş ve restore edilmiştir.
89100
Şeyh Edebali Türbesine 50 m. uzaklıkta olup, en ilginç yanı ise, tüm camilerde minareler camiye bitişik olurken, burada ise asıl minaresi ana binadan 30 m. uzakta bir kayanın üzerine inşa edilmiş olmasıdır.
90100
Sultan İkinci Abdülhamid zamanında önemli bir onarım gören Orhan Gazi Camii Osmanlı Devri Türk mimari sanatının dini mimari alanında ilk kubbeli yapı denemesinin örneğidir
91100
Kubbe üzeri restorasyon sırasında kurşunla kaplandığı için Kurşunlu Camii adıyla da bilinir.