Dershanelerin kapatılması konusunda MEB’de kapalı kapılar arkasında hazırlanan ve tartışmaların devam ettiği bir anda Hükümet’in gündemine gelen dershaneler taslağı, kamuoyunun her kesiminde büyük tartışmalar yarattı. Bu tartışmalar sonunda, tartışmanın taraflarının, tartışma konusu edilen dershanelerin işlevi konusunda, bazı önyargılara sahip oldukları ortaya çıktı.
Öncelikle ifade etmek gerekir ki; başta Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı ve Hükümet yetkilileri olmak üzere, dershanelerin kapatılmasını önerenlerin, bu önerilerinin gerekçelerini savunmakta zorlandıklarını görüyoruz.
Bu durumun en güzel örneğini, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın, 17 Kasım 2013 tarihinde bir televizyon programında, dershanelerin bugünkü durumunu yansıtan açıklamalarında bulabiliriz. Açıklamalar şöyle;
“Dershanelerin özel okula dönüşmesi bugün gündeme gelmedi.2009'da Nimet Baş tarafından imzalanan 2010-2014 MEB Stratejik Planı’nda 2014 yılında dershanelerin % 70'inin özel okula dönüşmesi öngörülüyor. Dershanelerimiz bunu zaten biliyorlar. Lise son sınıf öğrencilerinin % 42'si dershaneye gidiyor. Açık lise hariç, meslek liselerinin oranı ise % 18. 9-12.sınıf arası öğrencilerin dershaneye gitme ortalaması % 14. Fen liselerinde % 57, Anadolu liselerinde % 31. Meslek liseleri % 4. 12.sınıflarda: Fen lisesi % 94, Anadolu lisesi.% 91, meslek lisesi ise % 18. Yani daha başarılı öğrenciler gidiyor. Lise öğrencilerinin dershaneye gitme oranları: İstanbul % 9, Ankara % 14, Kocaeli % 9, İzmir % 12, Van% 5, Ardahan% 9, Ağrı %7, Diyarbakır % 6. 8.sınıfların % 23'ü dershaneye gidiyor. 5-8.sınıf arası öğrencilerin ise %10’u. Bu oran İstanbul’da %10, Ankara'da %12, Şırnak'ta % 3, Ağrı'da%1. 2008'den bu yana SODES(Sosyal Destek Projesi) kapsamında 282 milyon TL ödenek aktarılarak, 1400 ÖSS, 3600 SBS kursu, 1220 okuma salonu açıldı. SODES' ten 568 bin öğrenci yararlandı. Okuma salonları kapatılmıyor yani. Maddi imkânı olmayan ailelere destek olunuyor. Dershanelerin %20’si şuan özel okula dönüşmeye hazır. %50 si ise zaman ve imkân verilirse dönüşebiliriz diyor. Yani %70'i istiyor.”
Bu satırlara nereden bakarsanız bakın, dershanelerin, sınav odaklı eğitim sisteminin bir sonucu olduğunu savunan ve bu sistem ortadan kaldırılmadıkça dershanelere olan ihtiyacın ortadan kalkmayacağını ileri sürenlerin tezlerine bir cevap olmaktan oldukça uzaktır. Dershanelerin, fırsat eşitliğine katkı sağlayan ve alt-orta sınıfa hizmet veren işlevinin doğru olmadığını ispatlamaya çalışan verilerin ortaya konulmaya çalışılmasından ibarettir.
Dershanelerin kapatılmak istenmesinin asıl nedeninin, eğitim sistemindeki işlevinden çok, dershane sahiplerinin ve dolayısıyla “Hizmet” hareketinin bu alandaki ekonomik ve sosyal güç açısından önemli bir aşamaya gelmiş olmasını gösterebiliriz. Kendi otoritesinden başka hiçbir güce tahammül etmek istemeyen siyasi iktidarın, dershanelerin geldiği aşamayı içine sindirememesi, dershanelerin kapatılmasıyla yaşanacak olan eğitim sorunlarını dikkate almayacağını ve eğitim hakkı, girişim hakkı gibi özgürlükleri gözardı edeceğini gösteriyor.
Bu durumda, dershaneleri kapatmak isteyenlerin, dershanelerin işlevi konusunda, eğitim sorunlarının dışında, ekonomik ve sosyal kimi önyargılara sahip olduklarını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Peki dershanelerin kapatılmasını istemeyenlerin, bu konuda gerekçe ileri sürerken, dershanelerin gerekliliğinin, bu kurumların eğitimde gördükleri işlev dışında kimi gerekçeleri kullanmasını nasıl izah edebiliriz?
Dershaneleri kapatmak isteyenlerin ekmeğine yağ sürercesine, dershaneleri varolan eğitim sisteminin açıklarını kapatan ve fırsat eşitliğini sağlayıcı işlevinin dışına taşıyarak, özellikle de “Çözüm süreci” konusunda, bu sürecin tıkanmasına neden olacak tarzda ele almasını nasıl açıklayabiliriz.
Daha da ileri giderek; “Kürt hareketiyle anlaşma yapılarak, dershaneler kapatılmak isteniyor” gibi, “Dershaneler kapatılırsa ülke bölünür,” “Dağa çıkışlar artar” gibi, dershaneleri, Kürt sorununun çözümünün panzehiri gibi sunmak, topu taca atmak anlamındadır. Bu bakış açısı da, dershaneler konusuna önyargılı bakmak anlamına gelmekte ve sorunun çözümünü güçleştirmektedir.
Dershaneleri kapatmak isteyen siyasi iktidar ile başta “Hizmet hareketi” olmak üzere bu kurumları yaşatmak isteyen kesimlerin unutmaması gereken, dershanelerin varlığının, varolan sınav odaklı eğitim sisteminin bir sonucu olduğu, bu sistem değişmedikçe dershanelerin yasa zoruyla kapatılmasının mümkün olmadığı, kapatma noktasında atılacak her adımın geri tepeceği, aslolanın, eğitim sisteminin sınav odaklı olmaktan çıkarılması ve eğitim hizmetinin toplumun her kesimine adaletli bir şekilde, verilmesidir.
Dershanelerin, eğitimi sisteminin açıklarının kapatılmasında ve fırsat eşitliğini sağlayıcı yönde gördüğü işlevinin dışında, taraflarca, kimi önyargılarla tartışılması, sorunu çözme yönünde olumlu bir gelişme sağlamayacaktır.
Hükümetin, dershanelerin kapatılması konusunda, taraflarla yeniden müzakere etme kararı alması olumlu bir adım olmuştur. Ancak konu müzakere edilirken sorun çözülmek isteniyorsa, her iki tarafın da önyargılarından arınması, sorunu, dershanelerin eğitimde gördüğü işlev açısından değerlendirmesi gerekiyor.