Demokrasiyi ipten alan polis

Cumhuriyet bombalarının parasını alamayan Yıldırım, eylemden son gün vazgeçti.

'Yakalanmayacaksın' garantisine güvenen Arslan, Danıştay'a tek başına saldırdı. Demokrasiyi ipten ise tüp geçitteki bir polis memuru tesadüfen aldı



Danıştay saldırısının üzerinden 4 yıl geçti. Saldırının artık büyük bir organizasyonla yapıldığı ve darbe zeminini oluşturacak altın vuruş olduğu bütün yönleriyle açığa çıktı. TÜBİTAK'ın Danıştay kameralarına düzenlenen operasyonu ortaya çıkartan raporu, tetikçinin arkasındaki organizasyonla ilgili güçlü verileri ilk kez bu kadar anlaşılır kıldı. Bugüne kadar bilinmeyen ayrıntılara da ulaşarak, darbeye zemin hazırlamak için yapılmış en planlı, en kapsamlı operasyonun; yani Ergenekon'un Altın Vuruşunu'nun perde arkasını aydınlatmak istedik. Alparslan Arslan, Tekin Irşi, Osman Yıldırım, İsmail Sağır, Erhan Timuroğlu'ndan oluşan ekip, tüm yurtta laik kesimi tehdit altında göstermek amacıyla 5, 10 ve 11 Mayıs 2006 tarihlerinde 3 kez İstanbul Şişli'de bulunan Cumhuriyet Gazetesi'ne bomba attılar. Bu bombaların ilk ikisi patlamazken saldırılarda zarar gören de olmadı. Saldırganlara bombalar ise Alparslan Arslan'ın kaldığı Ataşehir'deki villada, Muzaffer Tekin tarafından Arslan ve Osman Yıldırım'a verildi. Tekin'in bu esnada "Bunlar Cumhuriyet Gazetesine atılacak. Rahat olun kimse ölmeyecek. O şekilde olsun. İş bitince size beşyüz bin dolar para vereceğiz. Sizin, attıracağınız kişilere vereceğiniz paraya karışmayız" dediği ifadelere ve iddianamelere yansıdı.

İSMAİL VE ERHAN BEKLEDİ O KEŞİF YAPTI

• Cumhuriyet gazetesine atılan üçüncü bombanın ardından 15 Mayıs 2006'da Alparslan Arslan, Osman Yıldırım, İsmail Sağır, Erhan Timuroğlu ve Tekin Irşi İstanbul'da tekrar biraraya geldi. Arslan ekibe, özel bir iş nedeniyle Tekin Irşi dışında Ankara'ya gitmeyi teklif etti ve Arslan'a ait otomobille yola çıktılar. Akşam saatlerinde vardıkları Ankara'da geceyi Ulus'ta bir otelde geçirdiler. Bu yolculuk esnasında Arslan'ın sessizliği, hiçbir şey yememesi ve tavırları diğerlerinin dikkatini çekmişti ama yol arkadaşlarının 'neyin var' sorularına bir yanıt vermedi. 16 Mayıs 2006 saat 10.00-11:00 sularında Arslan, İsmail Sağır ve Erhan Tımuroğlu ile birlikte Danıştay'a gitti. Aracı binaya yakın bir noktaya park eden Arslan, İsmail ve Erhan'ı arabada bırakarak Danıştay 2. Daire'nin yerini keşfe çıktı. Avukat kimliği bütün kapıları açan Arslan, 2. Daire'nin Ek Bina'daki yerini ve kaçış yollarını kontrol etti. Ekip, aynı gün saat 16.00 sularında Osman Yıldırım'la buluştu. Kritik görüşmede para meselesi yüzünden tartışma çıktı. Yıldırım, İstanbul'a dönmek istedi ancak İsmail ve Erhan uzun uğraşlarla Osman'ı ikna etti, otele döndüler.

FİZİBİLİTE?EKİBİ?DE?ARSLAN?DA?SİLİNDİ

• Tüm bunlar olurken Danıştay'da ilginç güvenlik zafiyetleri ortaya çıkıyordu. Önce 8 sonra da 11 Mayıs'ta güvenlik kameraları arızalandı. OYAK'tan gelen görevliler 11 Mayıs'ta güvenlik kameralarının görüntülerini kaydeden harddiski değiştirdiler. Yani saldırı öncesi kayıtlar, ilk kez 11 Mayıs'ta yok edildi. Eylemin asıl fizibilitesini yapan ekip kimlerse bulunmaları artık mümkün değildi. Planlanmayan bir gelişme yaşandı. 16 Mayıs sabahı Danıştay güvenlikçileri kameraların kayıt yapmadığını fark ettiler. OYAK'tan gelen yetkililer bu sefer harddiskleri yanlarında götürerek, güvenlik kamera sistemini tamamen devre dışı bıraktılar. Böylece Alparslan Arslan'ın o günkü keşif çalışmalarının görüntüleri görüntülenemedi ya da görüntülendiyse de harddiskler arızalanıp teknik servis tarafından önce sökülüp sonra da geri getirilemeyecek şekilde silinince kayıtlar yok oldu. Ve güvenlik kameraları da saldırı oluncaya kadar bir daha çalışmadı. Yine büyük bir tesadüf eseri (!) Danıştay'ın yanındaki Sıhhiye Orduevi'nin yine OYAK Güvenlik'e ait kameraları da kayıt arızası vermişti. Böylece cinayet ekibini teşhis etme imkanı da böylece eşzamanlı bir tesadüf (!) eseri ortadan kalktı. Bu hamleler saldırının arkasındaki organizasyonun elinin uzunluğunu gözler önüne serdi.

FARK EDİLİNCE HARDDİSKLERİ SÖKTÜRDÜ

• Danıştay eylemi taşeron eylemci Osman Yıldırım ve ekibinin gerçekleştirmesi üzerine kurulmuştu. Alparslan Arslan 'B Planı'ydı. Yıldırım'ın eylemden para ve risk sebepleriyle son anda vazgeçmesi üzerine Arslan eylemi yapmak zorunda kaldı. Bu riski göze aldı ama tedbiri de elden bırakmadı. Danıştay eyleminden sonra bir temizlik görevlisi verdiği ifadede, Alparslan Arslan'ın keşif yaptığı sırada bina içerisindeki kapılardan birini zorladığını, "ne aradığını" sorduğunda ise "Avukat olduğunu bir dava takip ettiğini" söylediğini ve hemen aşağıya doğru yöneldiğini, şüphelenerek durumu güvenliğe bildirdiğini anlattı. Temizlikçi uyarmıştı ama Alparslan elini kolunu sallayarak çıkıp gitmişti. Bu fark edilme kritikti. Hemen önlem alındı harddiskler sökülüp götürüldü. Bozuk denen harddiskteki görüntüler geri getirilemez şekilde silindi. Bununla da kalınmadı, herhangi bir terslik olmasın diye yeni bir harddisk de takılmayarak Danıştay emin ellere (!) emanet edildi. Sonraki sabah Türkiye kaosa uyandı.

zaman

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

KAMU PERSONELİ Haberleri